mimar
Osmanlı Devlet Adamı, Su Nazırı, başmimar
Seyyid Abdülhalim Efendi
1798’de Mimarlar Ocağı’na girdi. III. Selim’in Avrupa’dan getirdiği hocalardan ders aldı. Mühendishanede kalarak hocalık yaptı. 1824 yılında mühendishanenin en kıdemli hocasıyken Sultan II. Mahmut tarafından başmimarlığa yükseltildi. 1825 yılından 1831’e kadar başmimar unvanını taşıdı. Mimarlar Ocağı’nın kaldırılmasının ardından başmimarlığın yetkisi altındaki işler farklı müdürlüklere dağıtıldı. Başmimarlığa eşdeğer, Ebniye Müdürlüğü’ne getirildi. Bir süre Gelibolu’da idari bir göreve gönderildi. Sonra, Su Nazırlığına getirildi. Osmanlı’nın son döneminde bir çok önemli esere imza attı. 1852 yılında, 54 yıllık mimarlık kariyerine sahip başmimar olarak emekliye sevk edildi. 1855 yılında vefat etti. Eyüp’te Taşlıfurun Dergahı’na defnedildi.
Dr. Selman Can, “Teorik yönü ağır uygulamalarıyla, günümüze kadar eserleri ulaşmış bir mimar” olarak niteledirir.
HAKKINDA YAZILANLAR
Abdülhalim Efendi’nin saraylarını kim çaldı?
Recep Yeter
17 Aralık 2007 Yeni Şafak
Mimar Sinan gibi bir devi yetiştiren Osmanlı’nın son başmimarı Abdülhalim Efendi’yi tanıyan var mı? ‘Hayır’ mı? Siz de hâlâ Dolmabahçe ve Çırağan Sarayı ile Hırka-i Şerif ve Ortaköy Camii’nin mimarını Ermeni Balyan ailesi olarak biliyorsanız, sanat tarihçisi Selman Can’la tanışmalısınız!
Cemal Reşit Rey Konser ve Sergi Salonu, önümüzdeki günlerde bir sergiye ev sahipliği yapacak. “Balyan Ailesi’nin Mimarideki Rolü” isimli fotoğraf sergisi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Müdürlüğü tarafından Atlas Dergisi’nin katkılarıyla hazırlanıyor. Sergide Osmanlı’nın son döneminde etkili olan Balyan soyadlı Ermeni ailenin fertleri tarafından yapıldığı iddia edilen eserlerin fotoğrafları sergilenecek… Buraya kadar her şey normal görünüyor. Ama bu sergiye itirazı olan biri var. Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Selman Can. Master tezini bu konuya ayıran Can, Dolmabahçe ve eski Çırağan sarayının bilinenin aksine Nikağos, Serkis ve Agos Balyan kardeşler tarafından değil, son başmimar Seyyid Abdülhalim Efendi tarafından yapıldığını söylüyor. Hocası Prof. Dr. Nurhan Atasoy’la birlikte Çırağan Sarayı üzerine çalışırken bu gerçeği öğrenen Can, Balyan kardeşlere atfedilen bir çok eserin de aslında son başmimara ait olduğunu yüksek sesle dillendiriyor.
Hepsi de ona ait!
Abdülhalim Efendi’yi önemli hale getiren elbette sadece bu ayrıntılar değil. Sanat tarihçisi Selman Can, hayatıyla ilgili yüzlerce belge buldukları son başmimarın bir çok eserinin ‘kasıtlı ya da cahillikten’ Balyanlar’a ya da farklı mimarlara affedildiğini ifade ediyor. Bu yapılar arasında Eski Çırağan Sarayı, Beyazıt Yangın Kulesi, İzmir Kışlası, Kütahya Mevlevihanesi, Ortaköy Camii, Hırka-ı Şerif Camii Rami Kışlası, Kasımpaşa Bahriye Mektebi hatta Dolmabahçe Sarayı da var. Osmanlı arşivlerindeki defterlerde tespit ettiği mühürlerin Seyyid Abdulhalim Efendi’ye ait olduğunu vurgulayan Can’a göre Abdülhalim Efendi’nin eserleri İstanbulla sınırlı değil. Balkanlarda ve Anadolu’da da bir çok eseri var.
Balyanlar mimar değil, müteahhit!
Dolmabahçe ve Çırağan Sarayı gibi Balyanlara mal edilen bir kaç yapının gerçek mimarının Abdülhalim Efendi olduğunu öğrenen Selman Can, Ermeni kökenli Balyan ailesine mal edilen yapıları araştırmaya başlayınca Abdülhalim Efendi’nin diğer eserlerine de rastlamış. Selman Can’ın dikkatini çektiği en çarpıcı noktalar ise şöyle: Ortada basit bir isim karışıklığı yok. Türkiye’nin kültürel tarihini bilinçli bir sahiplenme var. Bunun sonucu, soykırım meselesinin sıkça dillendirildiği uluslararası arenada, kültürel mirasımız üzerinde hak iddia edilmesine kadar varabilir. Çünkü Ermeni soykırımını savunanlar “Bu coğrafya üzerinde bizim bugün sayısal olarak bir varlığımız yok ama kültürel olarak hala ordayız” diyor. 3. Selim döneminden itibaren de saraya yakınlık kurarak büyük çaplı projelerde görev alan Balyanların isimleri bugün Nusretiye Cami, Dolmabahçe Sarayı, Rami Kışlası, Beylerbeyi Sarayı, Ortaköy Cami, Hırka-i Şerif Camii, Çırağan Sarayı, Beyazıt Yangın Kulesi ve boğaziçinde bir çok kasrın mimarı olarak geçiyor. Yaptığımız çalışmalarda şunu tespit ettik. Balyanlar bu yapılarda demin anlattığımız şekliyle mimar değil müteahhit, yapıların kalfası durumundalar O döneme ait belgelerde “şu yapıyı şu kadar parayla üzerime aldım müteahhidiyim” diye imzaları var. Ama yabancılara kendilerini mimar olarak tanıtıyorlar. Balyanların ismi o dönemde bir çok yolsuzluk olayına da karışmış.
Örneğin fabrika yapmak üzere aldıkları Galatasaray adasını kendi miraslarına kaydetmişler.
Zaman
Habibe Demircan
2 Ocak 2007
Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde 13 yıldır Osmanlı mimarisi üzerinde araştırmalarda bulunan Yard. Doç. Selman Can, Osmanlı’ya üç kuşak hizmet ettiği bilinen Balyan ailesinin mimar değil, müteahhit olduğunu söylüyor. Aileden Senekerim Balyan’ın eseri olarak gösterilen Bayezit Kulesi, Kirkor Balyan’a ait olduğu belirtilen Rami Kışlası, Garabet Balyan’a bağlanan eski Çırağan Sarayı, Nikoğos Balyan’a mal edilen Ortaköy ve Hırka-i Şerif camileri; Başbakanlık Osmanlı Arşivleri’ndeki belgelere göre Osmanlı’nın son başmimarı Seyyid Abdülhalim Efendi’nin eseriymiş. Selman Can, Dolmabahçe Sarayı’nın planlarını da o zaman 16 yaşında olan Nikoğos Balyan’ın çizemeyeceğini, arşivlerin sarayın planlarını çizen kişi olarak son başmimar Seyyid Abdülhalim Efendi’yi işaret ettiğini belirtiyor. Osmanlı Devleti’nin mimarlık örgütü Hassa Mimarlar Ocağı’nın kaldırılmasıyla etkin hale gelen balyan ailesinden Serkis Balyan’a Sultan II. Abdülhamid döneminde ‘sermimar-ı devlet’ unvanı verilmiş. Ancak Selman Can’a göre bu paye, en üst düzey mimar anlamını taşımıyor. Can, Serkis Balyan’ın saraydaki özel bağlantıları sayesinde bu unvanı aldığını söylüyor.