sinema oyuncusu
1915 yılında Meksika’da doğdu. 1952’de Marlon Brando ile birlikte rol aldığı Viva Zapata’daki oyunu ile ilk yardımcı oyuncu Oscar’ını aldı.
2. Oscar’ını 1956’da ünlü ressam Paul Gauguin’i canlandırdığı “Lust for Life” ile kazandı. Onu unutulmazlar arasına yerleştiren film 1964’te çevrilen “Zorba” oldu. Zorba ona 3. Oscar’ı getirmedi ama bu filmdeki olağanüstü inandırıcı oyunu sinemaseverlerin belleklerine kazıldı.
İslamiyet’in doğuşunu anlatan “Çağrı” filminde Hz. Hamza rolünü oynadı.
Ünlü Yunan armatör Onassis’in yaşamını konu alan filmde de Onassis’i canlandırdı.
Arabistanlı Lawrance, Navarro’nun Topları, Sanchez’in Çocukları, Blöf, Atilla, Notre Dame’ın Kamburu, Muhteşem Matador ve Çöl Arslanı gibi pek çok kaliteli yapıma da usta oyunculuğu yansıttı.
63 yıllık sinema yaşamında 100’ü aşkın filmde rol aldı.
3 Haziran 2001 tarihinde ABD’nin Massachusetts kentinde öldü.
HAKKINDA YAZILANLAR
Tek Kişilik Tango Anthony Quinn
İnkilap Kitabevi
“O sabah, Roma yakınlarında Vigna S. Antonio’daki villasından bisiklet gezintisine çıkan Antohony Quinn, yol boyunca iç hesaplaşmalarından kendini kurtaramaz. İlk eşinin; Katherine De Mille’in, Birleşik Amerika’dan postaladığı, içi kişisel eşyalarıyla dolu sandığın içinden neler çıkacağını bilemediği için, kapağını açmayı bile göze alamamıştır çünkü. O günün akşamına dek sürecek olan elli kilometrelik bu gezinti sırasında, bütün bir çocukluğunu, yenileyebilmek yıllarını, annesini, Meksika Devrimi’nde çatışmalara katılan babasını, babaannesini bir bir belleğinde canlandırır. Girip çıktığı işler, en başta meyve toplayıcılığı, ileri yaşlarda vaizlik denemesi, mimarlık tutkusu ve sonunda sinema oyunculuğu serüveni… Aralarında Carole Lombard, Rita Hayworth ve Ingrid Bergman’ın bulunduğu sinemanın ünlü kadın oyuncularıyla yakın arkadaşlığı ve ona Oscar Ödülleri kazandıran Viva Zapata! ile Lust For Life filmleriyle ilgili birbirinden ilginç anıları… Elinizdeki kitap, ayrıca bir romancı da olan tanınmış biyografi yazarı Daniel Paisner’in katkısıyla gerçekleşti.”
HAKKINDA YAZILANLAR
Anthony Quinn
Sabahat Emir
Türkiye 10 Haziran 2001
Gerçek bir sinemasever için çocukluğundan beri hayranlıkla seyrettiği bir sinema oyuncusunun ölümü aileden birinin kaybı gibidir. Gerçek hayatta görmediğiniz ama en ince mimiklerini, jestlerini tanıyacak kadar aşina olduğunuz insanın birden sonsuzluğa göçüşü hayatınızda belirgin bir boşluk oluşturur.
Anthony Quinn’in ölüm haberini TV haberlerinde işittiğimde böylesi garip, garip olduğu kadar anlamlı bir boşluk içinde hissettim kendimi. Hayatın geçiciliğini idrakle başlayan, çocukluğunuzu, gençliğinizi, yarınlarla ilgili binbir türlü hayallerinizi yutan bu boşluk ince bir hüznü de beraberinde getirdi.
Duyarlı bir yapıya sahipseniz, serde bir de sanatkârlık varsa, gerçeklerin olanca acımasızlığıyla hayallerinizi yutuşundan, düşünce ve duygularınızı yıpratışından incinerek köşe başlarında durup; her şeyi yeni baştan düşünmek, her şeyi yeniden yorumlamak gereğini duyarsınız.
İşte o zaman, boşluğun giderek her şeyi kapladığını görürsünüz. Bir başka boyut üzerinde tefekkür kapılarının sessizce açıldığını hissedersiniz.
Bu yüzden Quinn’in ölümünü bazı gazetelerin “Çağrı” temasına atıfla yorumlayarak vermelerini yadırgamadım üstelik çok anlamlı buldum.
Gazetemiz yazarlarından Özcan Ünlü de “…O da ‘Çağrı’ldı” başlıklı yazısında, Quinn’in hatıralarını topladığı kitabından bahisle sanatçının şöyle dediğini yazıyor: “Önemli olan insanca yaşamak ve insan gibi ölüp gitmek…” İnsan, bu bilinçte oldumu zaten çok dolu ve anlamlı yaşıyor ve yaptığı işte yüreğini ortaya koyduğu için başarılı oluyor.
Anthony Quinn, o kaba saba görünüşlü adam, yaptığı işe öylesine bir yürek koymuştu ki, o sınırsız yürek bütün dünyayı içine almıştı. Doğuda, batıda, Hint’te, Yemen’de hangi ülke halkını canlandırdıysa sanki o ülke halkından biriymiş gibi olağanüstü bir doğallık içinde oynamasının, olağanüstü başarılı olmasının sırrı burdaydı.
Türk seyircisi zaten birbirinden güzel olan filmlerinden, söz gelimi “Zorba”dan, “Viva Zapata”dan, “Navarro’nun Topları”ndan, “Notre Dame’ın Kamburu”ndan, “Sanchez’in Çocukları”ndan Anthony Quinn’i çok iyi tanıyordu ama “Çağrı” filmindeki Hz. Hamza rolüyle ona gönül bağladı. İslam dünyası bu muhteşem filmle ve Quinn’in etkileyici oyunuyla öylesine sarsıldı ki, halk arasında Quinn’in İslam dinine geçtiği söylentileri bile yayıldı.
Halk böyledir, kime gönül bağlarsa onu kendinden bilir. İnsanca yaşamak, insana hizmet etmek, insanı sevmek her zaman hak edilen mükafatı buluyor.
Sinema tarihinin bu devi, sonsuzlukta bir yürek şimdi…