Arif Nihat Asya

Arif Nihat Asya Biyografisi

Türk Edebiyat Tarihi’nde “Bayrak Şairi” Olarak tanınır.
Arif Nihahinde İstanbul Çatalca’da İnceğiz Köyü’nde doğmuştur. Babası Tokatlı Zîver Efendi, Annesi Tırnovalı Fatma Hanımdır. Arif Nihat Asya henüz 1 aylıkken babası ölür. İlköğrenimine İnceğiz Köyünde başladı, daha sonra İstanbul’a geldi. Önce Haseki mahalle mektebine daha sonra Gülşen’i Maarif Rüştiyesi’ne devam etti. Yatılı olarak girdiği Bolu Sultanisi kapatılınca, Kastamonu Sultanisi’ne aktarıldı.

Liseyi Bitirdikten Sonra, ardından İstanbul Üniversitesi Yüksek Öğretmen Okulu Edebiyat Bölümü’nü 1928 yılında edebiyat öğretmeni olarak mezun oldu. Önce Adana’da kolej ve öğretmen okullarında edebiyat öğretmenliği ve yöneticilik yaptı, 1948 yılında Edirne’ye tayin oldu. Değişik tarihlerde de Malatya, Tarsus, ve 1959 da Kıbrıs liselerinde edebiyat öğretmenliği yaptı. En son 1962 yılında Ankara Gazi Lisesi’de görev yaptı.

Milli mücadele dönemi’nde Ankara’da bulundu. Bu dönem onun şiire başladığı, Türklük ve vatan aşkı ıle şiirler kaleme aldığı tarihlerdir.

Edebiyatımızda “Bayrakif Nihat Asya, Bayrak şiirini Adana’nın kurtuluş günü olan bir “5 Ocak”ın heyecanı ile yazdı.

Şiirlerinde hece, arûz ve serbest vezinleri kullanan Arif Nihat Asya, nazmın her tür ve şekliyle eserler vermiştir. Fikrin ağır bastığı şiirlerinde milliyetçilik konusu büyük bir yer tutar. Şiirinde daima bir yenileşme çabası ıçinde olan şair, etkilerden uzak kalarak kendine özgü bol renkli şiir dünyasını oluşturmuştur.

1950 yılında Seyhan (Adana) milletvekili, 1954 yılında Eskişehir milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bulundu.

Milletvekilliğinden sonra tekrar öğrtemenliğe döndü. Ankara Gazi Lisesi edebiyat öğretmeni iken 1962’de emekliye ayrıldı ve Ankara’ya yerleşti. Babıli’de Yeni İstanbul ve Sabah gazetelerinde yazılar yazdı. Özellikle rubailere büyük önem verdi. Rubailerden oluşan 5 ayrı kitap yayınladı. Daha sonra hece veziyle ve serbest vezinli şiirler de yazdı.

Ulusçu şiirleriyle dikat çekti. Yurdun güzelliklerini, doğasını anlatan, kimi zaman yergici ama Türklüğü yücelten şiirleriyle bilinir.

Arif Nihat Asya 5 Ocak 1975’te Ankara’da 71 yaşında vefat etti.

Şiir Kitapları :
1924 – Heykeltraş
1930 – Yastığımın Rüyası
1936 – Ayetler
1946 – Bir Bayrak Rüzgar Bekliyor
1956 – Rubaiyyat-ı Arif
1964 – Enikli Kapı
1956 – Kubbe-i Hadrâ
1964 – Kökler ve Dallar
1964 – Emzikler
1964 – Nisan (rubailer)
1967 – Dualar ve Aminler
1968 – Yürek
1969 – Aynalarda Kalan
1969 – Köprü
1946 – Kanatlar ve Gagalar
1964 – Kıbrıs Rubaileri
1971 – Basamaklar
1971 – Avrupa’dan Rubailer
1967 – Kova Burcu (rubailer)
1971 – Şiirler (Ahmet Kabaklı derledi)
1975-1977 – Bütün Eserleri (Ötüken Yayınları)
– ANNE
– Fetih Marşı

Düz Yazı :
1946 – Kanatlar ve Gagalar (özdeyişler)
1964 – Enikli Kapı (makaleleri)
1967 – Terazi Kendini Tartamaz
1967 – Tehdit Mektup¬ları
1970 – Onlar Bu Dilden Anlar
1975 – Top Sesleri
Arif Nihat Asya’da , bayrak sevgisi en üst noktadadır. Onun “Bayrak” şiiri, millî sembolümüz olan bayrağı, yücelten bir şiirdir. Bayrağa olan duygularını, en iyi şekilde bu şiirle ifade eder: BAYRAK
Ey,mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,
Kızkardeşimin gelinliği,şehidimin son örtüsü!
Işık ışık, dalga dalga bayrağım,
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.

Sana benim gözümle bakmayanın
mezarını kazacağım.
Seni selamlamadan uçan kuşun
yuvasını bozacağım.

Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder…
Gölgende bana da, bana da yer ver !
Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar.
Yurda ay yıldızın ışığı yeter.

Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün.
Kızıllığında ısındık,
Dağlardan çöllere düşürdüğü gün.
Gölgene sığındık.

Ey, şimdi süzgün, rüzgarlarda dalgalan;
Barışın güvercini, savaşın kartalı…
Yüksek yerlerde açan çiçeğim;
Senin altında doğdum,
Senin dibinde öleceğim.
Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim:
Yer yüzünde yer beğen !
Nereye dikilmek istersen,
Söyle, seni oraya dikeyim !
Arif Nihat Asya “Bir Bayrak Rüzgâr Bekliyor” adlı manzumesinde ise bayrağı kişileştirmiş ve onu bir “kahraman” ilân etmiştir. Bunun akabinde de şehitleri, kahramanları ve vatanı yüceltmiştir. BİR BAYRAK RÜZGÂR BEKLİYOR!
Şehitler tepesi boş değil,
Biri var, bekliyor…
Ve bir göğüs nefes almak için
Rüzgâr bekliyor.

Türbesi yakışmış bu kutlu tepeye,
Yattığı toprak belli,
Tuttuğu bayrak belli.
Kim demiş meçhul asker diye?

Destânını yapmış, kasideye kanmış…
Bir el ki ahretten uzanmış,
Edeple gelip birer birer
Öpsün diye faniler.

Öpelim temizse dudaklarımız…
Fakat basmasın toprağına
Temiz değilse ayaklarımız.

Rüzgârını kesmesin gövdeler …
Sesinden yüksek çıkmasın
Nutuklar,kasideler.

Geri gitsin alkışlar, geri…
Geri gitsin ellerin
Yapma çiçekleri!

Ona oğullardan,analardan
Dilekler yeter…
Yazın sarı,kışın beyaz
Çiçekler yeter.

Söyledi söyleyenler demin…
Gel süngülü yiğit, alkışlasınlar.
Şimdi sen söyle, söz senin.

Şehitler tepesi boş değil,
Toprağını kahramanlar bekliyor!
Ve bir bayrak dalgalanmak için
Rüzgâr bekliyor.

Destanı öksüz,sükutu derin
Meçhul Askerin…

Türbesi yakışmış bu kutlu tepeye ;
Yattığı toprak belli,
Tuttuğu bayrak belli…
Kim demiş meçhul asker diye?