akademisyen, yazar, çevirmen
1872 yılında Bağdat’ta doğdu. Babası Baban oğullarından son asrın tanınmış ilim ve idare adamlarından Mustafa Zihni Paşa’dır. Mustafa Zihni Paşa, Mithat Paşa’nın Bağdat valiliğinde mektupçuluğunu yapmıştır.
Eğitimine Bağdat’ta başladı. Bağdat Rüştiyesi’nin orta kısmını bitirdi. Sonra İstanbul’a geldi. Galatasaray Sultanisi ve Mülkiye Mektebi’nde okudu.
Bir ara Hariciye Nezareti Tercüme Kalemi’nde çalıştıktan sonra Maarif Nezareti Yüksek Tedrisat Müdürlüğüne getirildi. (1911–1912) Galatasaray Sultanisi’nde Arapça okuttu.(1912–1914) Maarif Nezareti Telif ve Tercüme Odası üyeliğinde bulundu (1914–1915). Bu görevini Darülfünun’un lağvedilmesine kadar (1933) aralıksız sürdürdü.
1915 yılında Darülfünun Edebiyat Fakültesi’nde ders vermeye başladı. Fakültede mantık, felsefe, ruhiyat ve ahlak derslerini okuttu. Bir ara Darülfünun rektörlüğünde bulundu.
HAKKINDA YAZILANLAR
Ahmet Naim
Doğu ve Batı kültürüne aşina olan ve bunları çok iyi bilen Ahmed Naim, Arapça, Farsça ve Fransızca’yı çok iyi derecede bilmekteydi. Arap Edebiyatı’ndan seçtiği ve tercüme ettiği parçaları 1901 yılında Servet-i Fünun dergisinde yayımlamaya başladı. Yazılarını “Bedayiu’l-Arab” başlığıyla neşretti.
1908’den itibaren çıkan haftalık Sıratı Müstakim (daha sonraları Sebilür Reşat) dergisinin hadis sayfasını Akif’in ricası üzerine kendisi hazırlıyordu. Daha sonra kendini hadis dalında yetiştirdi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 21 Şubat 1925 tarihinde Diyanet İşleri Reisliği bütçesi görüşülürken ilmiyeden Eskişehir Mebusu Abdullah Azmi Efendi 53 arkadaşının imzasıyla bir önerge sundu. Önerge üzerine Kur’an-ı Kerim’in ve İslami eserlerin Türkçe’ye tercümesine karar verildi. Bu kararın ardından Diyanet Reisi Ahmet Hamdi Aksekili bu işi yürütecek ehil insanları tesbite çalıştı.
Uzun bir uğraşı neticesinde Kur’an mealini Mehmet Akif Ersoy’a, Buhari’nin tercümesini de Babanzâde Ahmet Naim Bey’e verirldi. Buhari Tercümesi görevini üstlenirken, meal yazması için Akif’i kendisi ikna etmişti.
Babanzâde’nin ilmi şahsiyetini ön plana çıkaran diğer bir yönü de hiç kuşkusuz yukarıda da değinildiği gibi bir muhaddis oluşudur. Ahmet Naim’in bu yönü, Sahih-i Buhari’nin Tecrid-i Sarih Tercümesi’ne yazdığı mukaddimede ortaya çıkıyor.
Yazdığı 500 sayfalık bu mukaddime, son derece önemli ve oldukça geniş bir hadis usulü kitabıdır.
Merhum bu mukaddimeden sonra Tecrid-i Sarih’in iki cildini daha tercüme etmiştir. Maalesef bu eseri tamamlayamadan vefat etmiştir.
Daha sonra bu tercüme işini Prof. Dr. Kamil Miras devralmış ve bitirmiştir. Tamamlanan Buhari tercümesi, “tecrid-i sarih” olarak 12 cilt ve bir de fihrist olarak hizmete sunuldu.
Ahmet Naim aynı zamanda felsefe alanında da kendini çok iyi yetiştirdi. Fransız filozoflarından George Fonsgrive’in bir eserini “İlmü’n Nefs” adıyla Türkçeye çevirdi. Bu eserle 1900 felsefi terime karşılık buldu. Bu çabası devrin ilim adamları tarafından taktirle karşılandı.
ESERLERİ:
1) Temrinat 1900
2) Mebadi-i felsefeden İlm-ün Nefs (tercüme) 1915
3) İslamda Dava-i Kavmiyet 1916
4) Hikmet Dersleri (felsefe) 1919
5) İlm-i Mantık (tercüme) 1919
6) Tevfik Fikrete Dair Filozof Dr. Rıza Tevfik Beyfendiye ( cevap) 1920
7) Ahlak-ı İslamiyye Esasları 1924
8) Kırk Hadis (tercüme) 1925
9) Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecridi Sarih Tercümesi 1-2 cilt 1928
sondevir yazısı
Babanzade ailesi, Nazım, Yaşar Kemal ve Necip Fazıl