X

Bülent Arınç

Bülent Arınç

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı

25 Mayıs 1948 tarihinde Bursa’da doğdu. Babasının adı İbrahim, annesinin adı Ayşe Sevdiye’dir. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdi. Serbest avukatlık yaptı. Adalet ve Kalkınma Partisi Kurucu Üyesi oldu. 20, 21, 22 ve 23. Dönemde seçildi. 22. Dönemde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı olarak görev yaptı. 23. Dönemde Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenter Asamblesi (KEİPA) Türk Grubu Başkanı oldu. Bu görevi esnasında, 60. Hükümette Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcılığı görevine atandı. 61. Hükümette Başbakan Yardımcısı oldu. İyi düzeyde İngilizce biliyor. Evli ve 2 çocuk babasıdır.

HABER

PKK silah bırakırsa ev hapsi konuşulabilir
15 Haziran 2012

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, konuk olduğu aHaber’de PKK’nın silah bırakması durumunda Öcalan’a ev hapsinin konuşulabileceğini söyledi. İşte Arınç’ın açıklamaları…

“Bunlar dile getiriliyor. Tek başına dikkate alınacak bir konu değil. Belki bir yol haritasıyla, yapılması gerekenler sıralamasında, terörün, terör örgütünün silah bırakmasıyla başlayacak bir sürecin içesinde dikkate alınabilecek bir konu olabilir, konuşulabilir. Öncelikle Sayın Başbakanımızın, Kuzey Irak’taki otonom yönetimin de onlara hatırlattığı gibi koşulsuz olarak silah bırakmaları bundan sonrasını da birlikte düşünmeleri gerekiyor.”

HABER

Arınç: Bu gösterileri doğru okumak için hassasiyet içindeyiz
4 Haziran 2013

Başbakan Vekili Bülent Arınç, herkesin Hükümeti olduklarını vurgulayarak, “Bugüne kadar sandıktan çıkan sonuçları doğru okumak için ne kadar büyük bir hassasiyet içinde olduysak bu gösterileri de doğru okumak için o kadar büyük bir hassasiyet içindeyiz. Biz kendimizi hesaba çekeriz ve çekiyoruz, özeleştirimizi yaparız, bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın” dedi.

HABER

Bülent Arınç: Birilerinin bizi silkelemesi lazım
ntv 10 Haziran 2013

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “İstanbul’da biraz ötede başka duygular içinde olan topluluklar var. Onlar da kendilerince tatmin oluyorlar. Sloganları var, sosyal medyadan paylaştıkları var. Birilerinin bizi uyarması, silkelemesi lazım. Ne yapıyoruz, nasıl yapıyoruz? Her yaptığımız işin veya yapamadıklarımızın hesabını vermek çok önemli” dedi.

HABER

Arınç Başbakan Erdoğan’a sitem etti: ” Ben artık ben yokum!”
Milliyet 8 Kasım 2013

Bülent Arınç’tan gündeme bomba gibi düşen sözler
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Belgrad’tan canlı yayınlanan Özel Söyleşi’de gündemi değerlendirdi.

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet sözcüsü Bülent Arınç, Sırbistan’ın başkenti Belgrad’da katıldığı ve TRT Türk’te yayınlanan programda “dava arkadaşım” dediği Başbakan Erdoğan’a üstü kapalı olarak sitem etti.

Öğrenci evleri tartışması tam gaz devam ediyor. Zaman gazetesinin Başbakan Erdoğan’ın öğrenci evleri ile ilgili sözlerini yayınlamasının üzerine Bülent Arınç, “bu asparagas bir haberdir” diyerek yalanlamıştı. Ancak aradan 12 saat geçtikten sonra grup toplantısında Başbakan Erdoğan sözlerinin arkasında durduğunu açıkladı.

Hükümet sözcüsü Arınç ile Başbakan’ın birbiri ile çelişen sözleri hükümeti eleştiren çevreler tarafından kullanılmıştı.

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet sözcüsü Arınç, Sırbistan’ın başkenti Belgrad’da katıldığı ve TRT Türk’te yayınlanan programda “dava arkadaşım” dediği Başbakan Erdoğan’a üstü kapalı olarak sitem etti.

Avrupa Konseyi tarafından Sırbistan’da düzenlenen “Medya ve Bilgi Toplumundan Sorumlu Bakanlar Konferansı”na katılmak için Sırbistan’ın başkenti Belgrad’da bulunan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Belgrad Kalesinde, TRT Türk Kanal Koordinatörü Nasuhi Güngör’ün konuğu oldu.

Bülent Arınç “Başbakan’ımızın çocuklarımızın üzerinden söylemek istedikleri doğru ve katılıyorum. Ama onun ‘gerekirse yasal düzenleme yaparız’ demesi, ardından gayretkeş bir valimizin bu sözlerin üzerine atlaması çok doğru bir davranış değil” dedi.

ERBAKAN HOCAMIZ RAKİBİN ŞAHADETİ EN GÜÇLÜ ŞAHADETTİR DİYORDU

Ben grup toplantısının arkasından buraya geldim. Görüşlerimi de ifade etmedim. Düşüncelerimi açık biçimde ifade edeyim. Memnuniyetle söyleyeyim, ben Salı Akşamı plan bütçe komisyonunda tartışmalarımız oldu. Bütün muhalefet milletvekilleri CHP, BDP, MHP olsun konuşmalarında “biz size güveniyoruz, siz vicdan sahibisiniz” diyerek başladılar sorularına. 20 küsür senelik siyaset sürecinde bana güveniliyorsa ne mutlu. Erbakan Hocamız en güçlü şahadet rakibin şahadetidir diyordu.

Şüphesiz başbakanımız büyük bir halk kahramanı, dindar, iyi bir aile reisi, siyasette sözünün eri bir insan. Her siyasetçi açısından meseleye böyle bakmamız lazım. Birileri kürsüye çıktığı zaman “dayansın ehli kübur” cinsinden beyitler söylenenler var.

BEN TUTUNAK KATİBİ DEĞİLİM

Ben ağır ceza mahkemesinde avukatlık da yaptım, orada da güvenilir bir isimdim. O adam satılmaz, eğilip bükülmez denirdi. Ben şimdi hükümet sözcüsüyüm. Arkadaşlarıma bilgi verirken söylediğim her sözün yerini bulması lazım. Tutanak katibi değilim, özet yapıyorum. Ama söylediklerim içeride konuşulanlara doğru şekilde uymak zorundayım.

HÜKÜMETİMİ KORUMAK ZORUNDAYIM

Ben hükümet sözcüsü olarak söylediklerimle hükümetimi zor durumda bırakmamalıyım. Hükümetime yara vermemeliyim. Başbakanımı korumak zorundayım ikincisi. Satır satır onun söyledikilerini yanıtlamak zorunda değilim. O gün bir soru soruldu. Ben bulunduğum yerde, ne duymuşsam onu söyledim. Duymadıklarımdan sorumlu değilim. Bakanlar Kurulu toplantısında konuşulmadı bu elbette. Bundan dolayı üzülmem, eksiklik hissetmem, yanlış yaptığımı düşünümüyoru.

Başbakanımız grup toplantısında “böyle şeyler duyuyoruz, bekar genç kızlar ve erkeklerin birarada oturması mahsurlu” dedi. Bu sözler ile benim söylediklerim tezat teşkil etti.

BEN YANLIŞ YAPMADIM AMA…

Ben yanlış yapmadım, ama farklı bir şey söyledi ve benim açıklamalarım ile kendi sözleri arasında bir fark ortaya çıkardı. Ben tevil edemem bunları ama başka pek çok insan “Başbakan’ın beni hiçe saydığını” ileri sürdü. Başbakan’ın sözlerinden ben sorumlu değilim. Kendi düşünür. Bu sözleriyle toplumda sosyal bir yaraya parmak bastığını düşünebilir. Ama aradan 12 saat bile geçmeden çelişki içinde bir şey yaşandı. Bunu ifade etmem lazım. Bu çelişkiye dikkat çeken pek çok isim bizi eleştirdi. Bazı eleştiriler haklıdır, saygı duyuyorum, ama bazıları bizi haksızca vuran, hazır imkan buldum vurayım diye bir şey var.

BEN SADECE BAKAN DEĞİLİM ÇOK ŞEYİ TEMSİL EDİYORUM

Birlikteliğimizin bazen zor günler geçirdiğini biliyorum, bazen münakaşa ettiğimiz oluyor. Biz dava arkadaşıyız. Kader birliği yapıyoruz. Hükümetteki sorumluluğum sadece bakan olduğum anlamına gelmez. Futbol sadece futbol değildir diye bir kitap var. Ben de sadece bakan değilim. Meclis başkanlığı yapmışım, demokrasi yolunda gençliğimi, ailemi, siyasi hayatımı feda etmişim, ben çok şeyi temsil ediyorum. Benim yıpranmamam, hiçe sayılmam lazım. Başbakanımız buna dikkat eder. Ama zaman zaman hepimiz hata yapabiliyoruz.

BAŞBAKAN TOPLUMDA YANLIŞ ANLAŞILMAYA YOL AÇTI

Bir bakan yanlış yapabilir. işinde davranışında yanlış yapabilir. Bunun tartışılacağı yer ekranlar değildir. Hesabını verir ya da vermez. Bu hesap vermek bir yargı demek değildir. Biz siyasi hesap veririz. Başbakan gereğini yap der, bakan bana müsade der. Böyle bir noktaya gelmemek lazım.

Dünkü açıklamalarınız yanlıştı demeden, ima bile etmeden; konuşması başbakan’ın hakkıdır. Ama bana karşı davranışı toplumda yanlış anlaşılmıştır. Buna izin vermemesini benim beklemem de benim hakkımdır.

BENİM SAÇIMI BEYAZLATAN, BELİMİ BÜKEN NE BİLİYOR MUSUNUZ?

Benim saçlarımı beyazlatan, belimi büken ne biliyor musunuz? Başbakan’ı 24 saat takip ederim ben. Onun da böyle bir görevi olmalı, Hükümet Sözcüsünü açmaza düşürmemektir. Buradaki konuşmasıyla biz eleştirilerin odağında olduk. Ben itibarımın, kişiliğimin yıpratılmasını istemem. Birilerinin kum torbası haline getirilmek istemem.

DOST, KARDEŞ OLARAK BAŞBAKANIMIZA SESLENİYORUM

Başbakanımıza dost, kardeş olarak seslenmek isterim, ikimizin sözleri arasındaki çelişkiyi düzeltmesi kendisinden beklenir. Bence de çok doğru olan düşüncelerini Başbakan açıklamalı. Eğer kendi içimizde konuştuk ve değerlendirdiysek ben hükümet sözcüsü olarak çıkar çok güzel bir şekide açıklarım.

Başbakan’ımızın çocuklarımızın üzerinden söylemek istedikleri bu. ama onun gerekirse yasal düzenleme yaparız demesi, ardından gayretkeş bir valimizin bu sözlerin üzerine atlaması çok doğru bir davranış değil.

11 SENEDİR ÖZEL HAYATA HİÇ MÜDAHALE ETMEDİK

Bize siyasetçinin özel hayatı olmaz derlerdi. Bunu söyleyenlerin özel hayata müdahale ediliyor demesi ne kadar yanlışsa, özel hayatın mahrem kalması da o kadar önemli. 11 senedir hiç bir şekilde özel hayata saygısızlık ya da müdahale anlamına gelecek birşeye izin vermedik. Bizi neyle suçlarlar, içki satışındaki düzenleme için suçlarlar; dindar nesil istiyoruz dedik diye suçlarlar. Alkole erişimi sınırlamak Belgrad’da da, Londra’da da, Münih’te de vardır. Ben bunu size bir saat anlatabilirim. Biz şu an AB üyesi pek çok ülkeden daha iyi yakaladık AB normlarını.

EV SAHİBİ ANLAŞMIŞ, KİRAYA VERMİŞ, YAPACAK BİR ŞEY YOK

Ben yedek subaylığımı Kırıkkale’de yaptım. Bazı asteğmenler bazı yanlış şeyler yapmış, bekara ev verilmeyecek denmiş. Bizi tanıyanlar bilenler ev verdi. Oturduk. Ev sahibi kiraya vermişse, gelende tutmuşsa buna yapılacak bir şey yok. Şimdi böyle bir şey yok. İyi veya kötü, doğru veya yanlış bu noktadan geriye dönüş olmaz. Biz çok ileri bir yere geldik. Bundan muhafazakar anlayış zarar görmüş olabilir. Zina fiili suç olmaktan çıkartıldı. Ne zaman Işılay Hanım bakan olduğu zaman. O da çok mazbut bir insandır. Ama ne yapalım ki Anayasa Mahkemesi Zina’yı yasadan çıkardı. Şimdi de böyle devam ediyor. Şimdi zina suç olsun diyene de saygı duyarım, sistem böyle devam etsin diyene de itiraz etmem. Yeni bir tartışma noktasını toplumun içine koymak, alt yapısı olmadan böyle bir şeyi yapmak başbakan olarak ileriye dönük bir vaat olabilir ama bir bakanlar kurulu üyesi olarak böyle bir şeyden haberdar değilim.

BUNDAN SONRA BAŞBAKAN İZİN VERİRSE…

30 büyükşehirde ne kadar çok alırsak önümüzdeki mahalli seçimlerde AK Parti o kadar güçlü olacak. 3 dönem engeli var bizim düzenlememizde. Ben ne vekillik ne belediye başkanlığı istemiyorum dedim daha önce. Başkası birşey demiyor, ona da saygı duyarım. Anadolu’da insanlar siz giderseniz ne olacak bu parti diyor ben daha güçlüleri gelecek merak etmeyin diyorum. Çok sevgi, saygı duyduğum insanlar bu kararı nasıl verirsiniz diyor. Eğer sayın başbakan izin verir, bu kararıma saygı gösterirse ben hiç aday değilim. Manisa’dan aday olmuştum. Burada siyasete başladım ve burada bitireceğim dedim. Listeler ilan edildi, çok haklı çok yerinde gerekçeler söyledi Sayın Başbakan Bursa’dan milletvekili olduk. Eşyanın da tabiatın da bir sınırı var. Benim 19 yaşında başladığım siyaseti sürekli sürdüreceğim diye bir şeyim yok. Meclis Başkanlığı’na veda ettiğim gün 2007’de siyaseti de bırakayım istedim. Ama bu milletin içinden, benim inancıma, davama layık birini Cumhurbaşkanı seçtiremedim. Bundan sonra kimse bana güvenip siyasete yön vermeye çalışmasın.

HABER

Bülent Arınç ameliyata alındı
Hürriyet 6 Mayıs 2014

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Ankara’da ameliyata alındı. Arınç, safra kesesi ameliyatı oluyor.

HABER

Kafkas Diasporası, Arınç’a ‘Yılın Siyasetçisi’ ödülü verdi
Milliyet 9 Kasım 2014

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç eşi Münevver Arınç ile birlikte, Merinos Kültür ve Kongre ve Merkezi’nde düzenlenen ‘8’nci Kafkas Diasporası Yılın En İyileri’ ödül törenine katıldı.

Türkiye’de Çerkes Ethem’in Vatan haini olarak tanıtılmasına yönelik eleştirilere de yanıt veren Arınç, “Türkiye’de hiçbir vatansever, resmi ideolojiye kendini kaptırmış 3-5 kişi dışında Çerkes Ethem’e hain diyemez. Çerkes Ethem, gerçekten İstiklal mücadelesinde varını, yoğunu ortaya koymuş bir insandır. Allah rahmet eylesin. Asil bir insan, gerçek bir Çerkes olduğu için de kendisine tanınan bazı haklarına ve imkanları reddetmek asaletini de göstermiştir. 1936’da çıkan yasa veya kararlara rağmen o yargılanıp aklanmayı, milletin vicdanında tertemiz olmayı arzu etmiş. Ama bu bugüne kadar gerçekleşmemiş. Bence bu parlamentoda bulunup da Çerkes olduğunu iddia eden milletvekilleri için büyük bir ayıptır. Bir kanun teklifine gerek olmayabilir, ama bir meclis araştırması komisyonu kurulması çok isabetli olur. Yani önümüzde çok az bir zaman kaldı. Yetişir mi yetişmez mi bilmiyorum ama bir meclis araştırma komisyonu kurulsa, tarihi araştırsa sonunda Çerkez Ethem’in ne kadar masum olduğu, milletini seven ne kadar büyük bir vatansever olduğu, istiklal mücadelesinde vatanı için hayatını nasıl ortaya koyduğu apaçık ortaya çıkacaktır. Bunu bir fikir olarak söylüyorum. Şuanda meclis araştırmasından başka bir faaliyet aklıma gelmedi. Bugünden sonra bunu gerçekleştirmek üzere talimat vereceğim. Bu konuda parlamentoda hangi arkadaşımızı olursa bir 20 kişi imza atacak. Çerkes Ethem komisyonunu hep beraber kurar ve sonucunu hep birlikte alkışlarız” dedi.

Çerkeslerin misafirperver, temiz ve onurlu insanlar olduğunu söyleyen Arınç, yaşlılara, kadınlara saygılı, dostlarına vefalı olduğunu kaydetti.

Konuşmaların ardından Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a, Kafkas Diasporası Oğuz Berk tarafından ’Yılın Siyasetçisi’ ödülü verilerek kalpak takıldı. Bülent Arınç, daha sonra Çerkes Ethem’in yeğeni Güner Kuban ve Kazım Taymaz’ın kızı Zuhal Taymaz’a Kafkas Diasporası Onur ödüllerini takdim etti.

HABER

Arınç: Türk okullarına müdahale hukuken mümkün değil
27 Ocak 2015

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, dünyanın birçok ülkesinde bulunan Türk okullarına müdahale etmelerinin hukuken mümkün olmadığını söyledi.

Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında gündemdeki konuları değerlendiren Arınç’a, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu’nun yurtdışında bulunan Türk okullarıyla ilgili açıklamaları hatırlatıldı. Hükümetin bu konuda bir çalışması olup olmadığı soruldu. Arınç, kapsamlı bir eğitim çalışması yapıldığını ve Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın bu yönde bir sunum yaptığını belirtti. Konuyla ilgili gelecek Bakanlar Kurulu toplantısında detaylı bir çalışma yapılacağını vurguladı. Yurtdışında devlet tarafından ve vatandaşlar tarafından açılan iki tür okulun bulunduğunu ifade eden Arınç, özel şirketler ve dernekler tarafından kurulmuş bulunan okullara hukuken müdahale etme imkânlarının olmadığını belirtti.

Türk okullarıyla ilgili gelişmelere hukuk çerçevesinde baktıklarını iddia eden Arınç, “Biz hukuk içinde kalacağız. Biz kalmaz isek o ülkenin kendi yasaları onun hukuku içinde meseleye bakmamız lazım. Kaldı ki biz Türkiye Cumhuriyeti’nin laik, sosyal bir devlet olduğu kadar hukuk devleti olduğuna da inanıyoruz. Dolayısıyla yapacağımız çalışmanın da hukuk devleti ilkesine uygun olması gerekir. Bir şirkete zorla el koymak mümkün değil, doğru da değil. Şirketlerin devralınması veya satın alınması suretiyle bu okullardaki eğitim faaliyetlerinin devam etmesi düşünülebilir.” ifadelerini kullandı.

HABER

Paralel yapı iddianamesinde Bülent Arınç ve Hüseyin Çelik var!
Radikal 7 Kasım 2015

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı ve 143 polis hakkında hazırlanan iddianamede, eski hükümet sözcüsü Hüseyin Çelik ve eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın, cemaatin ağır toplarından İlhan İşbilen’le buluştuğu ifade edildi. Buluşmanın nedeni de ‘AKP’de cemaate karşı çıkanları” masaya yatırmak

RADİKAL – Sözcü gazetesinden Aytunç Erkin’in haberine göre, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Okan Özsoy tarafından yürütülen Paralel Devlet Yapılanması’nın “casusluk ve yasa dışı dinleme” soruşturması kapsamında hazırlanan ve İstanbul 13. Ağır Ceza’nın kabul ettiği 721 sayfalık iddianamede, Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) örgütünün modeli ve hiyerarşik yapısı anlatıldı. Aralarında eski emniyet müdürleri Ali Fuat Yılmazer ve Erol Demirhan’ın da bulunduğu 23’ü tutuklu 143 polis hakkında hazırlanan iddianamede, iktidar partisi AKP’yi derinden etkileyecek önemli bir bölüm de var.

KRİPTO VE KOZMİK YAPILANMA

İddianamede müşteki polis memuru A.İ.Y, ‘Cemaatin kripto ve kozmik yapılanması’ başlıklı bölümünde şu bilgileri veriyor: “Kozmik yapılanma, cemaatin üst düzey emniyet görevlileri arasından seçilmiş cemaatin özel bilgilerine sahip bulunmuş olduğu birim ile sivil yapılanma arasında bağı ve köprüyü kuran kimseye denir. Aşağıda cemaatten almış olduğum kurye notlarından bu konuyu etraflıca anlatmaya çalışacağım.”

İDDİANAMEDEN: İŞBİLEN AK PARTİ’DE YÜKSEK RÜTBELİ KİŞİLERLE SAMİMİ

İddianamede eski AKP İzmir Milletvekili İlhan İşbilen’le ilgili şu tespit yapılmış: “İşbilen’in cemaat içerisindeki etkinliği 1980 yıllarına dayanır. AK Parti ve hükümetten yüksek rütbeli kişilerle samimi dostluklar edinmiştir.” Arınç ve Çelik de parti içerisinde tasfiyeye uğrayan iki isim.

ARINÇ VE ÇELİK’TEN CEMAATE DAVET

Polis memuru kurye notunda, eski AKP İzmir Milletvekili İlhan İşbilen’in, partinin ağır topları ve üç dönem kuralına takılan Bülent Arınç ve Hüseyin Çelik’in davetiyle bir görüşme yaptıklarını şöyle anlatıyor. Anlatım ve notlarda, cemaatin MİT, Emniyet ve yargıda yaptığı çalışmaların AKP içerisinde bazı isimler tarafından engellendiği iddia ediliyor. Savcılık da o anlatımlar ve notların açıklamasını şöyle yapmış: “İlhan İşbilen’i , Hüseyin Çelik ve Bülent Arınç’ın bir yere davet ettiği, cemaatin MİT, Emniyet ve Yargı yapılanmasına devletin bazı kurumları tarafından çalışma yapıldığını, Ömer Çelik , Efkan Ala ve Beşir Atalay’ın hükümet nezdinde çok yetkili oldukları, hükümet içerisindeki cemaat yapılanmasının etkisizleştirileceği, cemaatin adamı olan Mehmet Aydın’ın etkisizlikleştirilerek vitrin haline getirileceği, bu konularla ilgili M.K’ye (cemaatin hükümetten sorumlu abisi) talimatların iletildiği, hükümet ile ilgili bir çalışma olduğu bunun da (ek 3’te) detaylandırdığı açıklanmaktadır.”

‘ÇELİK, ALA VE ATALAY KARŞI’

Aynı polis memuru, İşbilen’in cemaat içerisinde etkinliğinin 1980 yıllarına dayandığını ifade ediyor ve iddianame şöyle sürüyor: “… Bu davet ile ilgili cemaatin kendi içerisinde yaptığı değerlendirmede notta bazı kurumlar diye geçen MİT’in cemaatin ünite yapılanması olarak nitelendirilen MİT, Yargı ve Emniyet yapılanması ile ilgili bir çalışma yaptığı, hatta bu çalışmaya karşı cemaatin karşı bir direnç gösterdiği, bu direnç neticesinde cemaatin ünite yapılanmasına tekrar gittiği anlaşılmaktadır. Cemaate göre Ömer Çelik, Efkan Ala ve Beşir Atalay cemaati hiç sevmezler. Cemaatin, hükümetteki etki alanının azaldığı, kadroların bu üç isim üzerinden gittiği, bu sebeple kadrolaşma sıkıntısı yaşandığı, bu nedenle İlhan Bey’in (İşbilen) uyarılması istenmiştir. İlhan bey (İşbilen) veya cemaate yakın başka isimlerin de hükümette başka kanallarla etkin hale gelmelerinin sağlanması, hükümet veya AK Parti içerisine cemaat ismi ve kurumları kullanılmadan milletvekilleri yoluyla cemaatle bağlantılı kişilerin yerleştirilmesi ve etkin hale getirilmesi amaçlanmaktadır.”

Kategoriler: B