ayan ailesi
Çapanoğulları, çaparoğulları ve cebbarzadeler olarak da bilinir, 18. yüzyılda ve 19. yüzyılın başlarında, Bozok (Yozgat) merkez olmak üzere Orta Anadolu’da egemen olan ayan ailesidir.
Çapanoğullarının bilinen en eski atası Çapan Ömer Ağa’dır (ö. 1704). Rivayete göre 1650’lerde Horasan’dan Şam’a, oradan da Orta Anadolu’ya gelerek Bozok’a yerleşen bir aileden geliyordu. Uzun süre kendisinin de bağlı bulunduğu Mamalu Türkmenleri oymağına başkanlık etti ve onların Bozok yöresinde yerleşmelerini sağladı. Oğlu Ahmed Ağa (Paşa) 1728’de Yeni İl (bugün Kangal ve yöresi) has voyvodasıydı. Bu görevdeki başarısından dolayı 1732’de Mamalu Türkmeni voyvodalığı da kendisine verildi. 1741’den önce de Bozok voyvodası oldu. Bâbıâli ile iyi ilişkiler geliştirerek etkisini gittikçe artırdı. 1744’te Ankara ayanından Muslu Paşazade Salih’in giriştiği ayaklanmayı bastırmakla görevlendirildi. Aynı yıl Bozok sancağı mütesellimi oldu ve 1745’te kapıcıbaşı rütbesi aldı. 1755’te baş gösteren et sıkıntısı sırasında İstanbul’a koyun göndererek Yeni İl voyvodalığını malikâne olarak elde etti (1758). 1761’de mirmiranlıkla Sivas beylerbeyliğine atandıysa da, ertesi yıl bu görevden alındı. 1764’te etkisini Çorum ve Niğde sancaklarına da yayan Ahmed Paşa, haksız uygulamalarının şikâyetlere yol açması üzerine, Bâbıâli’nin emriyle 2 Nisan 1765’te idam edildi. Ailenin elindeki haklar da geri alındı.
Ahmed Ağa’nın yerine ailenin başına geçen büyük oğlu Mustafa Bey, 1768’de Bozok mütesellimliğine getirildi ve kapıcıbaşı rütbesi aldı. 1768-74 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Osmanlı ordusuna yardım gönderdi. 1772’den başlayarak Bozok mutasarrıflığı ve voyvodalığı da yapan Mustafa Bey, bir yandan da Caniklioğulları, Zarelizadeler, Zennecioğulları gibi âyan aileleriyle çatışmalara girdi ve sonunda Orta Anadolu’da egemenliğini kabul ettirdi. 1782’de köleleri tarafından öldürülmesi üzerine Bozok sancağı kardeşi Süleyman Bey’e verildi. I. Abdülhamid ve III. Selim ile iyi ilişkiler kuran Süleyman Bey, 1783’te Çankırı sancağı mutasarrıflığını da aldı. Nizam-ı Cedid Ordusu’nun kurulmasını destekledi ve kendi egemenlik bölgesinde bu yeni askerlerin örgütlenmesini sağladı. Bir yandan da Caniklioğulları ile egemenlik mücadelesini sürdürdü. III. Selim’in tahttan indirilmesi üzerine durumu sarsılan Süleyman Bey, Alemdar Mustafa Paşa’nın III. Selim’in yerine geçen IV. Mustafa’yı tahttan indirmesiyle yeniden eski konumunu kazandı. 1808’de İstanbul’da toplanan âyan arasında yer alarak Sened-i İttifak’ı imzaladı ve Sekban-ı Cedid askerini kendi egemenlik bölgesinde örgütlemeye başladı. Süleyman Bey 1813’te öldüğünde güçleri doruğa ulaşmış olan Çapanoğulları, kendilerine mukataa olarak verilen Bozok, Çankırı, Çorum. Amasya, Şarki Karahisar, Sivas, Kayseri, Maraş, Antep, Halep, Rakka, Adana, Tarsus, Konya Ereğlisi, Niğde, Nevşehir, Kırşehir ve Ankara’da büyük bir etkiye sahip oldu.
II. Mahmud (hd 1808-39) âyanın gücünü kırarken, Çapanoğulları’nın da etkisini iyice sınırladı. Aile üyelerini İstanbul’a getirterek denetim altında tuttu.
Tanzimat döneminde aile siyasal alandaki etkili durumunu yeniden elde etme çabasına girdi. Mehmed Celaleddin Paşa, 1842 ve 1846’da kısa sürelerle Bozok ve Kayseri kaymakamlığına atandı.
1849’dan sonra yönetim kademelerinden büyük ölçüde uzaklaştırılan Çapanoğulları, büyük servetleri sayesinde, özellikle ekonomik alandaki etkilerini 20. yüzyılın başlarına değin sürdürdü. II. Meşrutiyet döneminde İttihat ve Terakki yönetimine karşı çıkan Çapanoğulları, Kurtuluş Savaşı sırasında da Ankara Hükümeti’ne karşı ayaklandılar.
Çapanoğlu ailesi sonraki yıllarda milli bütünlükten yana tavır aldı. Aile fertleri bir çok önemli göreve gelerek ülkemize hizmet etmektedir.
HAKKINDA YAZILANLAR
BİR DÖNEMİ AYDINLATAN BİR ESER
İlber Ortaylı
Hürriyet 7 Ağustos 2016
18’İNCİ yüzyılın ikinci yarısından sonra imparatorluğun her yerinde mahalli hanedanlar ortaya çıktı. Bunların bazıları merkezden tayin edilen sancak beyi ve beylerbeyinin ahfadından gelirler. Bazıları ise toprak sahibi olan ayanların yani bir nevi türedi feodallerin en güçlüleridir. Manisa-Saruhan bölgesinde Karaosmanoğulları, Vidin’de Pazvandoğlu, Musul’da Kotalhalilzadeler, Çukurova’da eski bir aile olan Ramazanoğulları, Şam’da Attassiler, Azımzadeler (Kemikoğulları), Yanya’da Tepedelenliler, Trabzon’da Tuzcuoğulları, bu tür ailelerdendir. En ünlülerinden biri Yozgat yöresindeki Çapanoğulları’dır. Bugün dahi kalabalık bir aile olarak Türk hayatının her kompartımanında göze çarparlar.
HEM MÜSLÜMAN’A HEM GAYRİMÜSLİME
18-19’uncu asır dönemecinde Çapanoğulları yörenin hâkimiydi ve tıpkı Şam’daki el-Azm, Yanya’daki Tepedelenli gibi bulundukları Bozok sancağında sayısız eser yaptılar. 19’uncu asır Osmanlı aydın despotizminin havasına uygun bir biçimde Müslümanlar kadar gayrimüslim nüfusa da hizmet ettiler. Ayanlık olayı bir kaba sömürü veya yerel başkaldırı kadar, imparatorluk taşrasının modernleşmesi anlamına da gelir. Hiç şüphesiz ki merkeziyetçi devlet yapısı ve Sultan Mahmud’un mutlak monarşist kişiliği bu düzeni ortadan kaldırmıştır.
GERÇEK BİR EMEK ÜRÜNÜ
Hacettepe Üniversitesi’nin sanat tarihi hocalarından Profesör Hakkı Acun, bölgedeki Çapanoğulları eserlerinin tam bir döküm ve tasvirini, bu ailenin şeceresini (biraz ağırlıklı olarak üstünde durarak) ve Çapanoğullarının bölgedeki yerel tarihini Japon-Osmanlı tarihçisi Yuzo Nagata’dan sonra yeni boyutlarla ele alan bir eser yayımladı. ‘Tüm Yönleriyle Çapanoğulları’, Milli Saraylar’ın yayınları arasında çıktı, bir emek ürünüdür ve alanı aydınlatıyor.