Chopin 

Frederic Francois Chopin

(Zelazowa Wola,1810-Paris, 1849)

Chopin müzik tarihinin gelmiş geçmiş en iyi piyano müziği bestecisi olarak kabul edilir. Tek bir enstrümanı kullanarak, Mozart, Beethoven, Bach gibi en büyükler arasında yerini almıştır. Piyano konçertolarının dışında, alışılagelmiş formları pek kullanmayan Chopin, 39 yıllık kısa yaşamına 55 Mazurka, 24 prelüd, 27 etüd, 19 noktürn, 13 polonez, 4 balad ve 4 scherzo sığdırmıştır.

Chopin 1810 yılında Polonya’da doğdu. Fransız asıllı babası, aristokrat ailelerin çocuklarına özel Fransızca dersi veriyordu, daha sonra Varşova Lisesi’ne öğretmen oldu. Chopin ilk müzik derslerini Polonyalı annesinden aldı. 6 yaşına geldiğinde, dehası ortaya çıkan besteci oldukça yaratıcı düzenlemeler yapmaya başladı. Bunun üzerine Zvyny’den ders almaya başladı. Bach, Mozart ve Beethoven’ın eserlerini inceledi.

1822’de Varşova Konservatuarı’na yazılan Chopin, Joseph Elsner’den, kontrpuan dersi aldı. Constantia Gladkowska’ya aşık olan besteci, 16 yaşında ilk bestelerini sevgilisi için yaptı. Bu arada, öğrencisinin dehasını anlayan Elsner bir tavsiye mektubu yazarak, Chopin’in Avusturya’ya gitmesini sağlamıştır. Besteci Viyana’da birinci piyano konçertosunu çaldı. Ardından 1829 ile 1830 yılları arasında çeşitli kentleri gezen Chopin bir dizi konser verdi. Ancak Viyana klasik akımın merkeziydi, Chopin’in kullandığı serbest formlar burarda pek ilgi çekmedi. Bunun üzerine Chopin, 1831 yılında sadece Lizst, Berlioz gibi müzisyenleri değil aynı zamanda Hugo, Balzac gibi yazarları, Delacroix gibi ressamları buluşturan, Romantik Dönemin sanat başkenti Paris’e yerleşmeye karar verdi. Tam bu arada Polonya ve Rusya arasında bir savaşın başlamak üzere olduğunu öğrendi. Paris’e gitmeden önce, evine eşyalarını toplamaya giden Chopin’den, çocuklarının güvenliğini düşünen ailesi, bir daha Polonya’ya gelmeyeceğine dair söz vermesini istedi. Sözünü tutan Chopin, 1831’de Paris’e yerleştikten sonra, bir daha geri dönmedi, ancak Polonya’yı çok seven Chopin, bir arkadaşının hediye ettiği, Polonya toprağıyla doldurulmuş gümüş kupayı, yanından ömrü boyunca ayırmadı, hatta bu kupa vasiyeti üzerine, öldükten sonra da vasiyeti üzerine mezarına gömüldü.

Babası Fransız olduğu için, Chopin Fransa’ya alışmakta çok zorluk çekmedi. Zengin ailelerin çocuklarına piyano dersleri vererek geçimini rahatlıkla sağlayabiliyordu. Maddi sıkıntısı olmayınca, Chopin çok iyi bir piyano virtüözü olmasına karşın, büyük konser salonlarında çok az çalmış, daha çok küçük topluluklara ev konserleri vermeyi yeğlemiştir.

Maria ve daha sonra Potozhka’yla yaşadığı, hayal kırıklığıyla sonuçlanan ilişkilerinin ardından Chopin’i Lizst, ünlü yazar George Sand ile (Aurore Dudevant) tanıştırdı. Chopin, Sand’i gördüğünde aşık olmaktan çok şaşırmıştı. 3 çocuk annesi ve kendisinden 6 yaş büyük olan bu kadın, toplumun genel kurallarını küçümsüyor, tepkisini erkek kıyafetleri giyerek gösteriyordu. Ancak zamanla aralarında oldukça tutkulu bir aşk başladı. 1839’da çift birlikte Mallorca’ya gitti. Chopin 24 prelüdünün büyük kısmını bu dönemde tamamladı. 1847 yılına kadar Sand’in Nohant’taki evinde birlikte yaşadılar. George Sand, sağlığı oldukça bozulan Chopin’e bir çeşit annelik yapıyordu. Sağlığına rağmen, bu yıllar Chopin’in en verimli olduğu, en güzel eserlerini yazdığı yıllardır. 1847 yılında Sand çocukları çiftin ilişkisinin sona ermesine yol açtı.

Ayrılığın ardından İngiltere’ye giden Chopin, bu seyahatten oldukça zayıf düşmüş olarak döndü. Aradan bir yıl geçmeden, 1849 yılında, genç yaşta veremden öldü.

Chopin’in müziği oldukça yenilikçidir. Karmaşık kromatik armoniyi Polonya halk ezgileriyle mükemmel bir uyum içinde kaynaştırmıştır. En iyi eserleri olarak Etude Revolutionaire (Devrimci Etüd), Fantasie İmpromptus, Nocturne No.20 ve Cenaze Marşı (2. Piyano Sonatı) gösterilebilir. Besteciliğinin yanında Lizst’den sonra belki de gelmiş geçmiş en iyi virtüözdür. Çalış tekniği olarak Mozartçı geleneği devam ettirmiş, piyanonun kullanım imkânlarının gelişimine katkıda bulunmuştur.