Karakoyunlu Hükümdarı
Mirza Muzafferüddîn
Karakoyunlu Devletinin üçüncü hükümdârı. Devletin kurucusu olan Kara Yusuf’un oğludur. 1405 yılında doğduğu tahmin edilmektedir. 1415’te babası tarafından Sultâniye’ye vâli tâyin edildi. 1420’de babasının ölümü üzerine Sultâniye’den ayrılarak Bağdat vâlisi olan ağabeyi Şah Mehmed’in yanına gitti. Daha sonra onunla anlaşmazlığa düşerek diğer ağabeyi İskender’le birleşti. Ancak Karakoyunlu âilesi arasında çekişmeler uzun yıllar sürerek devletin zayıflamasına yolaçtı. Nihâyet kardeşlerinden Şah Mehmed’in, Şahruh İskender’in de, oğlu Şah Kubad tarafından öldürülmesinden sonra Cihanşah devletin başına geçti. İlk olarak baba kâtili Şah Kubad’ı ortadan kaldırarak devlete tamâmiyle hâkim oldu. 1440’ta Gürcistan’a büyük bir sefer düzenledi ve pekçok ganîmet elde etti. Aynı yıl Tebriz’e girerek burada faâliyet gösteren Hurûfîleri temizledi. Böylece İslâm âleminde çıkması muhtemel korkunç bir sapıklık cereyânının önüne geçmiş oldu.
Bağlı olduğu Şahruh’un 1447’de vefâtı üzerine “Sultan” ve “Hakan” ünvanlarını aldı. Şahruh’un vefâtı ile Timurlular arasında başgösteren anlaşmazlık ve çekişmelerden faydalanarak, İsfehan ve Fars ülkelerini de ele geçirdi. Bu muvaffakiyetlerini Kirman’ı da fethederek tamamladı.
1457’de Horasan’a büyük bir sefer düzenledi. Herat’ı kolaylıkla zaptederek nâmına hutbe okuttu. Ancak bu sırada oğlu Hasan Ali’nin Tebriz’de isyânı üzerine Horasan’ı terk etmek zorunda kaldı. Bir müddet sonra da Fars, Irak ve Arab’ı idâresi altında bulunduran diğer oğlu Pir Budak’ın itaatsizliği ile karşılaşan Cihanşah, oğlunu bu işten vazgeçirmeye çalıştı ise de, muvaffak olamayınca öldürttü. Fakat bu durum, onu muvaffakiyetlerindeki en kuvvetli desteğinden mahrûm bıraktı.
Horasan’ın dışında, hemen hemen bütün İran, Arran, Irak ve Batı Anadolu’daki uç bölgelerinin hâkimi olan Cihanşah, son seferini Uzun Hasan üzerine yaptı. Fakat bu sefer kendisinin ve devletinin felâketi ile netîcelendi. Uzun Hasan’ın bir baskınına uğraması sonucu kaçarken öldürüldü (1467). Esir alınan oğlu Muhammed ve diğer kumandanları da aynı âkibete uğradılar. Cihanşah’ın cesedi sonradan Tebriz’e götürülerek, orada yaptırmış olduğu imâretindeki türbesine defnedildi.
Devrin târihçilerinden Abdürrezzak Semerkandî, Cihanşah’ın âdil, kudretli ve becerikli bir sultan olduğunu kaydetmiştir. Saltanatı devrinde Tebriz’i mâmûr bir belde hâline getirdi. Timur Hanın ortadan kaldırmasına rağmen o devirde yeniden ortaya çıkan Hurûfîlik adlı sapıklığın önüne geçerek, İslâmiyete büyük bir hizmet etti. İlme ve âlimlere hürmetkâr olup, ilmi ve âlimleri koruyup gözetmiştir. Medreseler ve câmiler yaptırdı. Bunlardan Tebriz’deki medrese ve câmisi meşhurdur. İyi bir şâir olan Cihanşah, Farsça ve Türkçe şiirler yazmış ve manzumelerinde ismini mahlas olarak kullanmıştır.