gazeteci, yazar
1928 yılında Ankara’da doğdu. Gazeteciliğe 1947’de Cumhuriyet Halk Partisi’nin yayın organı olan Ulus gazetesinde başladı. Sırasıyla Ankara Akşam Haberleri, Kudret, Vatan, tekrar Ulus, Anka Haber Ajansı, Akis, Hürriyet, Tercüman, Milliyet ve Güneş gazetelerinde çalıştı. Milliyet gazetesinde ve Metin Toker’in yayımladığı Akis dergisinde hem yazarlık hem de genel yayın müdürlüğü yaptı. Büyük yankılar uyandıran, çeşitli soruşturmalar ve davalar açılmasına yol açan ancak kendine Yılın Gazetecisi, unvanını kazandıran “Johnson’un Mektubu” haberiyle ün sağladı. Barış Harekâtı’ndan sonra Kıbrıs’a ilk giren gazeteci oldu. Cumhuriyet gazetesinin başsayfasında Güncel isimli köşenin yazarıdır. Kanaltürk’te, Tuncay Özkan ile birlikte pazar günleri yayınlanan Politika Durağı adlı programı sundu.
Arcayürek, Türkiye’nin yakın siyasal tarihine ışık tutan ve baskı üzerine baskı yapan çok sayıda kitaba imza attı. Makalelerinde olsun, televizyon programlarında olsun, ustaca yaptığı yergilerle taşı gediğine oturtan; anlattığı fıkralarla siyasete çarpıcı göndermeler yapan üslubuyla siyaset ve medya dünyasına ayrı bir renk getirdi. Süleyman Demirel’in cumhurbaşkanlığı döneminde danışmanlığını yaptı.
23 Haziran 2015 tarihinde vefat etti.
ESERLERİ:
Demokrasinin Sonbaharı 1977-1978
Cüneyt Arcayürek
Bilgi Yayınevi / Cüneyt Arcayürek Açıklıyor Dizisi
… “Bu kitap, bu dörtgen içindeki uyumsuzlukların, kabaran isteklerin, savaşımların öyküsüdür. 1960’tan beri hiç eksik olmayan umutsuzlukların öyküsü…” diyor yazar önsözde… Arcayürek, Şubat 1962’de İsmet İnönü’nün bir soruya verdiği şu yanıtı kitabının başlıca teması yapıyor: “Şimdi cevap vereyim, Meclis mi orduya dayanır, ordu mu Meclise dayanır. Bununla bir karşılıklı mesele bulunduğu zannediliyor. Böyle bir mesele yoktur. Ordu, Genelkurmay başkanı’nın kumandası altındadır. Genelkurmay başkanı, TBMM’den güvenoyu almış olan meşru hükümetin Başbakanı’nın emrindedir. Vaziyet budur.” 1960’tan bu yana süren çıkmazların özetini veriyor yazar, 27 mayıs, Aydemir’in Şubat ve Mayıs kalkışmaları, 12 Mart, bu arada iktidara gelip giden sivil liderler, partiler, karışkliklar, cinayetler, sonra da 12 Eylül… Arcayürek’in kitabını okurken sivil yönetimlerin neden çıkmaza girdikleri,
askeri karışmaların neden gündeme geldiğini daha kolaylıkla anlıyoruz. (…)”
-Oktay Akbal-
Yeni Demokrasi Yeni Arayışlar
1960-1965
Cüneyt Arcayürek
Bilgi Yayınevi / Cüneyt Arcayürek Açıklıyor Dizisi
“… Ve sevgili kardeşim, herkes aslına rücu eder derler ya, sen bu anılarla kendi edebiyatçı aslına döndün, belki de o aslından hiç ayrılmamıştın, seni dilimizin bir ustası, görkemli bir yazarı olarak selamlıyorum. Senin güzel yapıtın edebiyat tarihimizin en güzel yapıtları arasında sayılacak, dilin Türkçemizin en güzel örnekleri arasında yer alacaktır. (…) ”
-Yaşar Kemal-
Bir İktidar Bir İhtilal 1955-1960
Cüneyt Arcayürek
Bilgi Yayınevi / Cüneyt Arcayürek Açıklıyor Dizisi
… Cüneyt Arcayürek denilince benim gözümün önünde tipik ve ideal “Ankara Muhabiri” canlanır. Gazete sahibi veya genel yayın yönetmeni çok arkadaşım benden kendilerine bir “Ankara muhabiri” tavsiye etmemi istemişlerdir. Daima bir tek ismi söylemişimdir: Cüneyt Arcayürek. Cüneyt Arcayürek Ankara Muhabirlerinin ikinci kuşağındandır. Kendinden önceki “Mekki Sait Esen takımı”ndan bayrağı devralmış, sonradan çıkan boynuzun kulağı geçtiğini kanıtlamış, kendisini şimdi bir üçüncü kuşak takip ettiği halde “Ankara Muhabirlerinin krallığı tahtı”nı kaptırmamıştır.
-Metin Toker-
Çankaya’ya Giden Yol 1971-1973
Cüneyt Arcayürek
Bilgi Yayınevi / Cüneyt Arcayürek Açıklıyor Dizisi
… 1971-1973 arasında, çok kısaymış gibi görünen bir süre içinde Türkiye, adeta en uzun günleri yaşamıştır. 12 mart darbesinden sonra sık sık ortaya çıkan hükümet bunalımları, siyasal partiler arasındaki kopukluklar, meclislerden bir türlü çıkarılamayan yasalar, ekonomik sıkıntılar, bunların yanı sıra bir de anarşik olaylar… Hem sivillerin, hem de askerlerin parlementoya karşın kimi isteklerini gerçekleştirebilmek için verdikleri savaşımlar. Ve onları sessiz, suskun izleyen bir kamuoyu. Derken, 1973 cumhurbaşkanlığı seçimi, seçim öncesi gerilimi, “Çankaya’ya Giden Yol”un, kime açılacağı, gittikçe artan sorunlara bu seçimin çözüm getirip getirimiyeceği soruları.. Yanıtsız sorular, çözümsüz sorular, sorunlar… “Çankaya’ya Giden yol”, Cüneyt Arcayürek’in açıklamalarının en ilginç bölümlerinden biridir. Belirli aralıklarla demokraside yeni arayışlar içine girilen ülkemizde, gönlü demokrasinin bütün kurumlarıyla yaşamasından yana olan olanların, ilgiyle okuyacakları bir kitap, “Çankaya’ya Giden Yol”.
Yeni İktidar Yeni Dönem 1951-1954
Cüneyt Arcayürek
Bilgi Yayınevi / Cüneyt Arcayürek Açıklıyor Dizisi
1951-1954 döneminin demokrasi tarihimizdeki önemli yerini kim yadsıyabilir? Yakın geçmişte tanık olduğumuz siyasal ve ekonomik çalkantıların, ülke çapında sarsıntılar yaratan dar boğazların, Türkiye gündeminden bir türlü eksilmeyen bunalımların tohumları hep bu dönemde atılmamış mıdır? Yıllar yılı sürüp giden İnönü-Menderes çatışması, Celal Bayar’ın bu çatışmayı kızıştıran bir katalizör oluşu, bitip türkenmeyen politik entrikalar ve asıl önemlisi ekonominin yabancı reçetelere göre yönlendirilmesi, unutulacak gerçekler midir? Arcayürek, bu dönemi bilinmeyen yönleriyle açımlarken, bir bakıma günümüzü kavramanın sağlam ölçütlerini veriyor.
HABER
Cüneyt Arcayürek yoğun bakımda
15 Mayıs 2015
Cumhuriyet gazetesi yazarı Cüneyt Arcayürek’in sağlık durumunun ağırlaştığı ve hafta başında kaldırıldığı hastanede yoğun bakıma alındı.
Hafta başında rahatsızlanarak hastaneye kaldırılan Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Cüneyt Arcayürek, böbrek yetmezliği teşhisi ile yoğun bakıma alındı. T24’ün haberine göre; Ankara’daki özel bir hastanede tedavi gören 1928 doğumlu ünlü gazetecinin sağlık durumunun kritik olduğu öğrenildi.
VEFAT-HABER
Cüneyt Arcayürek vefat etti
23 Haziran 2015
Cumhuriyet gazetesi yazarı, duayen gazeteci Cüneyt Arcayüret, bugün saat 14.30’da tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi.
87 yaşında hayatını kaybedene kadar aktif yazarlığa devam eden Cüneyt Arcayürek son olarak Cumhuriyet gazetesinde yazarlık yapıyordu.
Alınan bilgiye göre perşamba günü Gölbaşı’nda vasiyeti gereği törensiz olarak son yolculuğuna uğurlanacak.