X

Eflatun Cem Güney

Eflatun Cem Güney

Doğum Tarihi

1896

Ölüm Tarihi

2 Ocak 1981

Şehir

Malatya

Malatya’nın Hekimhan ilçesinde doğdu. Çok küçük yaşta hem yetim hem öksüz kaldığından 1903 yılında amcasının yanına Sivas’a gitti (Hınçer 1972). Burada önce Sivas Fevziye İbtidaisine (ilkokul) kaydoldu. Başarıyla bu okuldan mezun olduktan sonra Sivas İdadisinde ve Sivas Sultanisinde okudu (Emiroğlu 2005). 1918 yılında ilk görev yeri olan Konya‘ya atanan Eflatun Cem Güney burada (Konya Öksüzler Yurdunda) Türkçe öğretmenliği yaptı. Daha sonra girdiği sınavda başarılı olup edebiyat öğretmeni oldu (Mert 2009). Atatürk’ün başlattığı Milli Mücadele hareketinden etkilenen Güney’in, Kuva-yı Milliye marşı yazdığı, aynı zamanda Kuva-yı Milliye’nin bir yayın organı olan Öğüt gazetesinde yazar olarak da görev yaptığı bilinmektedir. Bu dönemde ilk dergisi olan İrşat’ı çıkararak yazın hayatını devam ettirdi. Daha sonra Ankara’ya giderek memurluk görevinde bulundu, ardından Eskişehir’e edebiyat öğretmeni olarak atandı.

Eskişehir’de 1921 yılında İstiklal dergisini çıkardı. Eskişehir’in düşman işgaline uğraması üzerine Kayseri Lisesine Türkçe öğretmeni olarak atandı. 1921-1923 yılları arasında Nafi Atuf Kansu ile beraber Misak-ı Milli gazetesini çıkardı. Bir yandan milli mücadeleye destek verirken öte yandan kendi çalışmalarına devam etti, dergilerde yazılar yayınladı. Çalışmaları dönemin devlet adamlarının dikkatini çekti. Cumhuriyet’in ilanından sonra kurulan Mütehassıslar Komisyonuna seçildi. Bu komisyonda devrin önemli isimleriyle birlikte Türkçe ve edebiyat kitaplarının eğitim-öğretim yönünden incelenmesi çalışmalarına katıldı(Hınçer 1972). Daha sonra Sivas’a dönüp Duygu ve Düşünce adlı bir dergi çıkardı. 1927 yılında Sivas İdadisinde edebiyat öğretmenliği yaptı, başarılı çalışmalarından ve gayretinden ötürü açılması planlanan Samsun Lisesi’nin hazırlıklarını yürütmek üzere görevlendiridi (Emiroğlu 2005). Sivas’ta bulunduğu 1923–1928 yılları arasında Muallimler Birliği ve Türk Ocağı çatısı altında dernekçilik çalışmalarında bulundu, yerel Kızılırmak gazetesine katkıda bulundu (Yıldız 2012). 1931 yılında müdür başyardımcısı olarak Afyon Lisesi’ne atandı. Afyon’da da 1932 yılında Taşpınar adlı Halkevi dergisini çıkardı. Gezici Köy Kitaplıkları oluşturarak çocuklar için önemli bir hizmeti gerçekleştirdi. 1933 yılında on bir yıl görev yapacağı Kütahya Lisesi’ne edebiyat öğretmeni olarak atandı. 1944 yılında oğlu Çetin’in rahatsızlığı nedeniyle İstanbul’a tayin istedi. 1944 yılının son aylarında oğlu vefat etti. Bu olay Güney’i derinden sarstı. Rezzan ve Özden adlarında iki kızı daha olduğu bilinmektedir (Kaplan 2012). 1950’li yıllarda Topkapı Sarayı Müzesi Müdür Yardımcılığına getirildi, burada eski eserler ile birlikte saray arşivi ve saraydaki ‘Eski Maarif Nezareti’ arşivini inceleme imkânı buldu. 1956 yılında İstanbul Milli Eğitim Müdür Yardımcılığı görevini yürüttü.

Ünü ülke sınırlarını aşan Eflatun Cem Güney’e Danimarka’daki Hans Christian Andersen Medal Kurumu, Açıl Sofram Açıl adlı kitabı nedeniyle ‘Andersen Payesi Onur Diploması’ ve ‘Dünya Çocuk Yazını Sertifikası’ (1956) vermiş, aynı ödülü Dede Korkut Masalları adlı eseri ile ikinci kez almıştır(Gürtürk 1982: 383). Uluslararası camiada çok önemli kabul edilen bu ödülüTürkiye’den alan ilk kişi olan Eflatun Cem Güney, Türk halk masallarının dünyaya tanıtılmasında önemli rol oynadı.

Türk halk bilimi alanında önemli çalışmalar yapan Eflatun Cem Güney, yaşamı boyunca pek çok başarılı işe imza attı. Özellikle derinlemesine incelediği masal türü ona Masal Babası unvanını kazandırdı. Ayrıca Türkiye radyolarında uzun yıllar kendi yazdığı masalları okudu (Mert 2009). Türk Folklor Araştırmaları Dergisinde folklor-edebiyat konularında çeşitli yazılar da yayınladı. 1972 yılında kendisine Devlet Kültür Armağanı verildi Gözündeki bir rahatsızlıktan ötürü (katarakt) son yıllarını evine kapanarak geçiren yazarın vefatının ardından tüm kitapları ailesi tarafından Topkapı Sarayına verildi (Emiroğlu 2005).

Masal denilince akla ilk gelen isimlerden biri olan Eflatun Cem Güney, uzun yıllar büyük bir titizlikle derlediği masalları yazıya geçirerek, hem bu ürünlerin unutulup yok olmasına engel olmuş hem de gelecek kuşaklara büyük bir kültürel miras bırakmıştır. Folklor araştırmalarına (özellikle masal derlemeleri ile) yaptığı katkılar sebebiyle Masal Babası ve Masalcı Baba şeklinde anılır. Hayatını okumaya, eğitime ve kültürel çalışmalara adayan Eflatun Cem Güney’in adı; ülke sınırlarını aşmış, yazdığı masallar farklı dillere çevrilmiştir. Bu yönüyle yerelden evrensele ulaşmayı başarabilen kişilerden biridir. Ayrıca çocuk edebiyatının Nobeli sayılan Hans Christian Andersen ödülünü alması, Güney’in ününü uluslararası alanda daha da artırır. Yazarın folklorik çalışmalarına ağırlık vermesinde oğlunun vefatının etkisi fazladır. “Yazarın masallara yönelişi de elli yaşından sonra olmuştur. Özellikle oğlu Çetin‘i kaybettikten sonra acısını hafifletmek için kendini masal dünyasının düş, renk ve mutluluk havasına bırakmıştır” (Mert 2009: 61). Çok sayıda masal derleyen Eflatun Cem Güney, derleyip yazdığı masalları daha geniş kitlelere ulaştırabilmek, insanları masalın renkli ve sihirli dünyasına katabilmek amacıyla bir dönem radyo programı da yapar. Bir Varmış Bir Yokmuş adıyla yayınlan program, televizyon başta olmak üzere diğer kitle iletişim araçlarının yaygın olmadığı yıllarda geniş dinleyici kitlesine ulaşır; masalları anlatarak dinleme yoluyla hem edebî zevk kazandırır hem de Türkçenin dil zenginliklerini aktarır.

Eflatun Cem Güney, sadece masal değil halk kültüründe var olan efsane, halk hikâyesi, fıkra gibi pek çok türü de derleyerek gelecek kuşaklara miras olarak bırakır. Eflâtun Cem Güney imzasını taşıyan masal kitaplarındaki metinlerin bir kısmının sözlü kültür ortamından derlenen masallardan, bir kısmının da çeşitli hikâyelerden hareketle oluşturulduğu bilinmektedir. Sözgelimi Zindandan Gelen Mektup masalı Tahir ile Zühre hikâyesinden; Aliş’le Maviş ve Onlar Ermiş Muradına masalları Dertli Kaval hikâyesinden alınan metin parçalarının masal havası içinde yeniden yazılmış (Durbilmez 2015) şeklidir.

Halk hikâyelerini kaybolmaktan kurtarmak için başta cönkler olmak üzere eski eserleri ve nüshaları tarayan Güney, halk edebiyatına klasik denebilecek çapta yeni varyantlar da kazandırır. Böylece masallarındaki ‘Masal Babalığı’ burada ‘Hikâyeci-Âşık’ kimliğine dönüşür (Emiroğlu 2005). “Eflatun Cem Güney’in 26 masal kitabında derleyip yazdığı 70 masalı, 8 efsanenin yer aldığı 1 efsane kitabı, 5 halk hikâyesi, 1 mensur şiir kitabı, 252 derlenmiş fıkranın yer aldığı 1 fıkra kitabı, 4 monografik eseri, 5 araştırma-inceleme eseri, 7 kılavuz eseri, 3 Atatürk kitabı bulunmaktadır” (Kaplan 2012: 13). Eserlerinden bazılarında oğlunun katkısı vardır. Eflatun Cem Güney’in eserleri üzerine çok sayıda akademik çalışma yapılmıştır. Aynı zamanda bir eğitimci olan Güney, folkloru millî kültürün kaynağı ve ana damarı olarak kabul etmiş, folklorun hem yaygın hem örgün eğitim çalışmalarında kaynak olarak kullanılması gerektiğini vurgulamış, eğitimde kullanılacak materyallerin seçiminde folklorden yararlanmanın önemine işaret etmiştir.

Kategoriler: E
Benzer Biyografiler