X

Hakan Kahraman

Hakan Kahraman

Hero Sigorta Reasürans Brokerliği-Ceo

1971 yılında İstanbul’da doğdu. 1988 yılında Samsun Akpınar Öğretmen Lisesi’ni bitirdi. 1991 yılında Uludağ Üniversitesi Balıkesir Mühendislik Fakültesi Meslek Yüksek Okulu Satış Yönetimi ve Pazarlama Bölümü’nü, 1999 yılında da Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi’ni tamamladı.

Gazeteciliğe 1990 yılında Zaman Gazetesi Balıkesir Bölge bürosunda muhabir olarak başladı. 1991 yılında “Yeni Ses Gazetesi” Yazı İşleri Müdürü, ardından da aynı yıl “Yeni Balıkesir” Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni oldu.

1993 yılında Balıkesir bölgesine yayın yapan “Bengi FM” radyosunu kurdu. Radyolar korsan olduğu gerekçesi ile kapatılınca “Balıkesir Birlik Gazetesi”nin Genel Yayın Yönetmeni ve Başyazarlığı görevini üstlendi.

1994 yılında İstanbul’ a dönerek Burç FM radyosunda günlük ve canlı olarak yayınlanan “Siyah Işıklar” isimli programı yapmaya başladı. Aynı yıl Akit Gazetesi muhabiri olarak İstanbul medyasında aktif gazeteciliğe başladı. 1995 yılı sonunda gazetenin Haber Müdürü oldu.

1996 yılında Yeni Şafak Gazetesi Haber Merkezine geçti. 1998 Haziran’ında da Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği MÜSİAD’ın Basın ve Halkla İlişkiler Koordinatörlüğü görevini üstlendi.
Kahraman, Hero Marka & İletişim Hizmetleri Genel Yönetmenliği’ni yapmaktadır.

Sarı Basın Kartı sahibi ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Üyesi olan Kahraman’ın pek çok ödül ve plaketi bulunmaktadır.

HERO Marka & İletişim Hizmetleri
[email protected]

HERO Hakkında

HERO Marka & İletişim Hizmetleri, tüm sektörlerde faaliyet gösteren, hemen her ölçekteki imalatçı, ithalatçı, ihracatçı, toptancı ve perakendeci firmalar ile hizmet sektöründe faaliyet gösteren tüm işletmelere ”pazarlama ve iletişim çözümleri” sunmaktadır.

HERO, firmaların kısa ve uzun vadeli hedeflerine paralel kurumsal kimlik, marka imajı oluşturulması ve güçlendirilmesi, markanın pazarlama, reklam ve PR stratejilerinin belirlenip en uygun mecralarda uygulamaya konulmasında profesyonel bir ekiple hizmet vermektedir.

HERO, pazarlama iletişiminin her alanında yaratıcılığı ön planda tutan ve müşteriden “brief”in alınmasıyla hedef kitleye mesajın ulaşmasına kadar geçen zaman içerisinde daima yaratıcı adımlar atan bir “tam hizmet ajansı” dır.

Reklâm etiğine ve reklâmcılık meslek ilkelerine saygılı bir anlayışla çalışan HERO,
– İşletme
– Üretim
– Pazarlama
– Görsel Kimlik
– Reklam
– PR (Halkla İlişkiler)
gibi birçok konuda, her biri kendi alanında eğitim görmüş, uzun yılların iş tecrübesine sahip uzman akademisyen kadrosu ile Türkiye’mizin iş dünyasına marka ve iletişim konularında eğitim, danışmanlık ve uygulama hizmetleri vermektedir.
“Marka”, “Markalaşmak” bugün ticari verimliliği arttırmanın hemen-hemen tek yoludur. Ürün ya da hizmetlerini markalaştıramayan kuruluşların günümüz acımasız rekabet ortamında başarılı olabilmeleri her geçen gün daha da zorlaşmaktadır.

Ve herkesçe bilinmekte, görülmektedir ki, küçümsenmeyecek sayıda kuruluş, Markalaşma konusunda büyük bütçeler harcayıp, yoğun çabalar sarf etmekle beraber bu emeklerin sonuçlarına baktığımızda ülkemizdeki “Gerçek Marka”ların sayısı henüz küçük rakamlarla ifade ediliyor. Bunun da en büyük sebebinin, bu çalışmaların gerçek bilgiye, uzmanlığa dayalı olarak yapılamamasından kaynaklandığı görülmektedir.

Ünlü pazarlama gurusu Don Schultz’a göre, marka, onu oluşturanların kim olduklarını, neyi nasıl yapmak istediklerini anlatan bir özettir. Marka denilen kavram, içerisinde onu yaratan kurumun misyonunu, ürününü, hedeflerini, değerini, verdiği sözleri ve en önemlisi de gerçeği barındırıyor. Schultz, “Marka yönetimi bir taktik işi” diye konuşuyor. Ona göre, bu işe doğru stratejilerle yaklaşmak gerekiyor. Bu stratejileri hayata geçirdikten sonra da neyin nasıl yapıldığını ölçmek önem taşıyor. Marka değerinin ölçülmesi, marka yönetimi konularında uzman olan Schultz, günümüz pazarlamacılarının marka yönetimi konusunda geleneksel olan anlayıştan uzaklaşmaları gerektiğinin altını çiziyor.

21. yüzyılda artık geleneksel anlayışın yerine, pazarlamaya yeni yaklaşımlar getiren kurumların marka değerleri artacak. Bugün bunu başaran Dell, Samsung ve Starbucks gibi markalar önümüzdeki dönem rakiplerinin önüne geçecek. Kurumsal marka yaklaşımı ön plana çıkacak. Marka yönetimi, 21. yüzyılda marka yaratmak, markaya bir imaj ve içerik yüklemek konularında odaklanacak. Müşterinin istek ve ihtiyaçlarını kavramak önem kazanacak. Ve marka artık sahip olduğu imaj, içerik ve müşterisiyle tanımlanacak. Daha çok kurum, sahip oldukları markada müşterinin yarattığı farkı keşfedecek.

Pazarda kıran-kırana bir rekabet yaşanıyor. Piyasaya yeni bir ürünün sunulmadığı gün yok gibi. Ortam o kadar dinamik ki, köklü markaların bile konumu artık sarsılmaz değil.

Yeni dönemde markasına yatırım yapan kazanıyor. Kendini yenileyemeyen, pazardaki dinamizme ayak uyduramayan markalar ise geriliyor, pay kaybediyor. Şirketler de bu durumun artık farkındalar. Son dönemde birçoğu büyük yatırımlarla markasını yeniden konumlandırıyor. Pazar liderleri ise pozisyonlarını korumak için yeni açılımlara yöneliyor.

Basın Bülteni

“Ya marka olacağız ya tezgâhı kapatacağız”
3 Kasım 2006

HERO Marka ve İletişim Hizmetleri’nin yeni ofisinin açılışında konuşan Ajans Başkanı Hakan Kahraman:

“Ya marka olacağız ya tezgâhı kapatacağız”

HERO Marka ve İletişim Hizmetleri 3 Kasım tarihinden itibaren yeni ofisinde hizmet vermeye başladı. Ofisin açılış töreninde konuşan Ajans Başkanı Hakan Kahraman, global ekonomide yeni dönemin markalar dönemi olacağını söyledi.

Başta Çin olmak üzere hızla gelişmekte olan bazı ekonomilerin dünya piyasalarının yanı sıra Türkiye piyasasını da olumsuz yönde etkilemeye başladığına dikkat çeken Hakan Kahraman, “Türkiye’deki müteşebbisler Çin’in ekonomik istilasından kendilerini korumak istiyorlarsa bunu ancak marka olarak yapabilirler. Çünkü bu tür tehditlerden kurtulmanın tek yolu tüketicilerle duygusal bir bağ oluşturabilmektir.” dedi.

Ulusal ve uluslararası pazarlarda rekabet üstünlüğünün markalaşmayı başarabilen firmalar lehine değiştiğine işaret eden Kahraman, Türkiye’de başta ve acil olarak tekstil firmalarının kurumsal yapılanmalarının “marka” merkezli olması gerektiğinin altını çizdi.

Marka olabilmek için uluslararası kabul görmüş kriterlerin neler olduğunu da sıralayan Kahraman, bunu yapmak isteyen işletmelerin öncelikle tüketici davranışlarını doğru okuyarak buna uygun stratejik iletişim yapmaları gerektiğini söyledi. Türkiye’deki şirketlerin ve iş adamlarının önemli bir bölümünün markalaşmak deyince marka tescili ve reklâm yapmayı anladığını ama marka olabilmek için bunların yeterli olmadığını belirten Kahraman konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Marka tescili ve reklâm markalaşma sürecinde hayati öneme sahip olmakla birlikte, marka çok daha kapsamlı bir stratejik iletişim süreci ile oluşturulabilir. Bunun içerisinde sağlıklı bir kurumsal kimlik, hedef kitleye uygun reklâm kimliği, istikrarlı ve planlı bir iletişim politikası, sağlıklı PR çalışmaları ve sosyal sorumluluk kampanyaları bulunmaktadır. Tabi marka oluşturmak kadar oluşturulan bir markayı korumak da büyük emek isteyen bir iştir.”

“Reklâma harcanan paraların yüzde 80’i boşa gidiyor”

Kurumsallaşmalarını başaramayan firmaların markalaşma süreçlerinin de problemli olduğuna dikkat çeken Kahraman, “Ama maalesef ülkemizde hemen her konuda olduğu gibi reklâmcılık sektörü de henüz olması gereken noktanın çok gerisinde seyrediyor. Son zamanlarda göze çarpan kalite artışına karşın reklâmcılardan ve reklâm verenlerden kaynaklanan kimi sebeplerle ülkemizde marka olmak için harcanan paraların neredeyse yüzde 80’i boşa gidiyor” dedi.

Markaların ürün kalitesi ve hedeflenen kitlenin durumuna göre pazarlarda doğru konumlandırılmasının kaçınılmaz olduğuna işaret eden Kahraman, “Eğer bir firma bütün çabalarına ve harcadığı büyük paralara rağmen marka olma konusunda ciddi problemler yaşıyorsa bunun tek sebebi markaya yanlış yerden yaklaşıyor olmasıdır. Ya marka konumlandırmasını yanlış yere yapmıştır ya da bu işi bilmeyen reklâmcıların elinde oyuncak olmuştur” şeklinde konuştu.

“Hala uluslararası piyasalarda ciddi bir markamız yok”

Bugün artık marka ve reklâm çalışmalarının pazarlama stratejileri ile iç-içe geçtiğini ve Türkiye’de de marka bilincinin her geçen gün biraz daha arttığını ve özellikle tüketici kitlesinin tüketim tercihlerinde markalı ürünlere yoğunlaşmaya başladığını belirten Kahraman, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Bugün buna ‘bütünleşik pazarlama iletişimi” adı veriliyor. Eğer bir işletme ciddi anlamda marka olmak istiyorsa, kesinlikle bütünleşik pazarlama iletişimi yapmak zorundadır. Bu da ancak bu işi bilen insanlarca yapılabilir. Eğer bir firma kendi içinde bu işleri yapamıyorsa o zaman deneme-yanılma yoluyla boşa para harcamak yerine bu işi bilen profesyonel firmalardan dışarıdan destek profesyonel destek alma yoluna gitmek zorundadır. Türkiye maalesef bu konuda çok geri kalmıştır. Pek çok konuda şartlarımız elverişli olmasına rağmen modern düşünemediğimiz için hala uluslararası piyasalarda ciddi markalarımız yok. Bunu tersine çevirmek için reklâmcılarla, işletme sahipleri uygun bir platformda verimli ve sağlıklı iş birlikleri yapmak zorundadır. Dünya ekonomisinin gidiş trendine göre, yakın bir gelecekte marka olmayan / olamayan ürün ve firmaların bırakın uluslararası rekabeti ulusal rekabette bile artık şansları yoktur.”

Kategoriler: H
Benzer Biyografiler