TÜSİAD Eski Başkanı
Sabancı Holding Perakende ve Sigorta Grup Başkanı
işinsanı
1962 yılında İstanbul’da doğdu. Orta ve lise öğrenimini Saint Joseph Fransız Lisesi’nde tamamladı. University of Michigan’dan 1985 yılında makine mühendisliği dalında lisans ve 1988 yılında işletme dalında yüksek lisans (M.B.A.) derecelerini aldı.
Kariyerine 1985 yılında ABD’de General Motors Technical Center bünyesinde proje mühendisi olarak başladı. 1995 yılında Sabancı topluluğuna katıldı. Bu tarihten itibaren otomotiv, gıda ve perakende sektörlerinde çeşitli üst düzey yöneticilik görevlerinde bulundu.
Aynı zamanda, DEİK/Türk-Amerikan İş Konseyi Başkanı, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı, American Turkish Council (Washington DC) ve American Turkish Society’de (New York) Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yapmaktadır. Ayrıca G20 kapsamında toplanan B-20 işadamları zirvesinde Türkiye’yi çeşitli kereler temsil etti.
Sabancı grubun CarrefourSA, TeknoSA, AvivaSA ve Aksigorta şirketlerinde de Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yapmakta.
Suzan Sabancı Dinçer ile evli ve iki çocuk babası.
HABER
TÜSİAD’ın yeni başkanı Haluk Dinçer
10 Haziran 2014
Muharrem Yılmaz’ın TÜSİAD Başkanlığı’nı bırakmasının ardından yeni başkan bugün yapılan yönetim kurulu toplantısında belirlendi. TÜSİAD’ın yeni başkanı Haluk Dinçer oldu…
TÜSİAD’dan yapılan açıklamada şöyle denildi: “Muharrem Yılmaz, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanlığı görevinden 4 Haziran 2014 tarihinde istifa etmiştir. Sayın Yılmaz 2010-2012 yılları arasında sürdürdüğü Yönetim Kurulu Üyeliği, Başkan Yardımcılığı ve 2013 Ocak ayından bu yana üstlendiği Yönetim Kurulu Başkanlığı görevlerini başarıyla ifa etmiş, kurumun ulusal ve uluslararası düzeydeki itibarına çok önemli katkılar sağlamıştır. Yılmaz görevi süresince, Türkiye’de sivil toplumun güçlenmesi ve iş dünyasının örgütlü gelişimi için emsal teşkil edecek somut adımlar atmıştır. TÜSİAD olarak Muharrem Yılmaz’a vermiş olduğu hizmetlerinden dolayı teşekkürlerimizi sunarız. TÜSİAD Yönetim Kurulu, 10 Haziran 2014 tarihinde, saat 16:00’da gerçekleştirdiği Olağanüstü Yönetim Kurulu toplantısında, tüzüğüne ve kurumsal kültürüne uygun olarak kendi içinde yaptığı seçim sonucunda, Yönetim Kurulu Başkanlığı’na, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Haluk Dinçer’i seçmiştir.”
HABER
TÜSİAD Başkanı Dinçer: Türkiye’de yolsuzluk algısı artma eğiliminde
26 Kasım 2014
TÜSİAD Başkanı Haluk Dinçer, Sabancı Center’de düzenlenen ‘İş Dünyası Bakış Açısıyla Türkiye’de Yolsuzluk’ konulu seminerin açılışında yaptığı konuşmada, TÜSİAD olarak 26 Şubat 2013 tarihinde gerçekleştirdikleri basın toplantısında, rüşvet ve yolsuzlukla mücadeleyi 2013- 2014 yılı faaliyetleri arasına aldıklarını açıkladıklarını belirtti. Dinçer, “‘O tarihte bu kararı alırken iki amacımız vardı. Bunlardan ilki; sosyolojik, politik, hukuki ve ekonomi boyutlarıyla tüm toplumu etkileyen yolsuzluğa ilişkin kamuoyunda bir farkındalık yaratmaktı. Bir diğer amacımız ise iş dünyası, kamu ve sivil toplumu bir araya getiren bir platform sağlayarak yolsuzlukla mücadele için çözüm önerileri tartışmalarına katkı sağlamaktı. Bu amaç doğrultusunda yolsuzluğun hem bir tarafı hem de bir mağduru olarak iş dünyasının yolsuzluk algısını ölçmek amacıyla İstanbul genelinde bir anket gerçekleştirdik” dedi.
HABER
YARGIYA GÜVEN KALMADI, HANGİ DAVA GERÇEK HANGİSİ DÜZMECE BİLEMİYORUZ
Hürriyet 29 Aralık 2014
22 Ocak 2014 tarihindeki TÜSİAD Genel Kurulu öncesi Haluk Dinçer Hürriyet’e konuştu.
Dinçir: TÜSİAD üyesi pek çok kişinin usulsüz dinlendiği anlaşılıyor. Belki bütün bunlar söylediğiniz gibi yargı sürecinde ortaya çıkacak. Peki genel anlamda Fethullah Gülen Cemaati sizin için ne ifade ediyor?
Fethullah Gülen Cemaati ile ilgili iddiaları son derece ciddi iddialar olarak görüyoruz. Fakat benim ya da TÜSİAD’IN bu iddiaların hangisi doğru ya da yanlış bilmemiz mümkün değil. Hatırlarsanız Balyoz, Ergenekon gibi kamuoyuna mal olmuş son derece ciddi siyasi davalarda da çok ciddi iddialar gördük. Bugün ne gerçek, ne düzmece, ne kurgu kesinlikle bilinmeyen bir noktaya geldik. Türkiye’de bu iddiaların ortaya çıkarılması için sağlıklı işleyen bir yargı sürecine ihtiyaç olduğunu net bir biçimde görüyoruz. Ama öte taraftan toplumun da geçmişte yaşananlar dolayısıyla yargıya saygısının ve güveninin de kalmadığını görüyoruz. Türkiye’de tarafsız ve bağımsız bir yargı olmadığını da görüyoruz. O nedenle de o bahsedilen iddiaların kanıtlanması için doğru bir ortamın olmadığını görüyoruz.