fotoğraf sanatçısı
1872 yılında Girit’in Kandiye kentinde doğdu. İlk eğitimini babası Mustafa Rüstem Hoca’nın okulunda tamamladı. Arapça, Farsça, Fransızca ve İngilizce özel dersler aldı. Bursa Işıklar Askeri Lisesi’ni bitirdi. Ardından İstanbul Askeri Mühendislik Okulu’nda (Mühendishane -i Berri-i Hümayun) makine mühendisliği eğitimine başladı. 1,5 yıllık eğitimini tamamladığı 1895 yılında, Jön Türk Hareketi ile ilgili ele geçen yazışma belgeler ve sürdürdüğü çalışmaları nedeniyle tutuklandı. Ancak yönetimdeki Jöntürk Hareketi destekçisi bakanların yardımıyla İzmir üzerinden Girit’e kaçırıldı. Girit’e ulaştığında, ilk önce seyyar satıcılık yaptı. İngiliz kampına yakın bir yerde tezgah kurup askerlere ufak tefek şeyler sattı.
Rahmizade Behaeddin Bediz, Hamza Rüstem’i keşfetti
Bu sırada çalışkanlığı ve ticarete yatkınlığı Rahmizade Behaeddin Bediz’in dikkatini çekti. Karın tokluğuna fotoğraf stüdyosunda fotoğrafçılığa başladı. Dükkanda yatıyor ve ustasının öğrettiği sanatı öğrenmeye çalışıyordu. Behaeddin Bediz ilk fotoğraf derslerini ressam İsmail Hakkı Bey’den aldı.
Behaeddin Bey Girit’te kırtasiye malzemeleriyle kart postal satarak ticarete başladı. Adadaki yabancı askerlerin ailelerine göndermek için fotoğraf çektirmeye ihtiyaçları vardı. Dükkanın vitrininde duran fotoğraf makinasını görüp fotoğraf çektirmek istemeleri üzerine Bahaddin Bey fotoğraflarını çekiyordu. Adada fotopğraf çekildiği duyulunca askerler kuyruk oluşturdu. Böylece talep üzerine Bahaddien Bey İstanbul’dan ve Avrupa’dan yeni ekipmanlar getirtti. Kırtasiyecilik yerine fotoğrafçılık yaparak geçimini sağlamaya başlayınca firmayı fotoğrafçı olarak 1897 Girit’de tescil ettirdi. Girit’te yaşayan bir Osmanlı aydınıydı. Fotoğrafçılık gelişimini Girit’i fotoğraflayarak, özellikle de arkeolog Evans’ın Knossos kazılarının fotoğraflarını çekerek yaptı. Halen Girit’te ‘Girit’i ilk fotoğraflaya adam’ olarak anılmakta ve pek çok fotoğrafı imzasıyla iş yerlerinde sergilenmektedir.
Hamza Rüstem yetişiyor
Hamza Rüstem’i kalfa olarak yetiştirdi. 1909’da Meşrutiyetin ilanında sonra İstanbul’a giderek bir stüdyo açmak istedi ve fotoğrafhanesini kalfası Hamza Rüstem’e devretti. Cağaloğlu’nda ‘Resne Fotoğrafhanesi’ni açtı. Literatüre göre imparatorluk sınırları içinde ilk fotoğraf stüdyosunu açan Müslüman Türk fotoğrafçı Behaeddin Bediz’dir. Resne fotoğrafhanesi, dini inanışlar nedeniyle azınlıkların elinde olan fotoğrafçılık mesleğinin müslüman Türklerin çalışma alanı olmasında bir dönüm noktasıdır.
HAKKINDA YAZILANLAR
Girit’in Müslüman kimliğini yansıtan fotoğraflar eve dönüyor
Zaman 23 Şubat 2007
”Girit’i ilk fotoğraflayan adam” olarak tanınmasının yanında tarihçilerin ismi üzerinde ”ilk Müslüman fotoğrafçı” şeklinde anlaştıkları Rahmizade Bahaeddin Bediz’in 100 yıl önce oluşturduğu kartpostallar, yeniden topraklarına dönüyor.
Bahaeddin Bediz’in (1875-1951) 1909 yılında Girit’ten İstanbul’a dönerken bütün malzemeleriyle birlikte fotoğrafhanesini devrettiği Hamza Rüstem’in kuşaktan kuşağa sürdürdüğü görsel mirasın son temsilcisi Mert Rüstem, büyükbabasının ustasının kartpostallarını, çekildiği yerde sergilemeye hazırlanıyor.
Hamza Rüstem Fotoğrafçılığın sahibi Mert Rüstem, 1871 Girit Kandiye doğumlu olan büyükbabası Hamza Bey’in Namık Kemal’in bir piyesini arkadaşlarına yazdırırken jurnallenmesi sonucu Fizan’a sürgününde Girit’e kaçmayı başarmasıyla başlayan 100 yılı aşkın fotoğrafçılık öyküsünü anlattı.
Girit’teki İngiliz kampında seyyar satıcılık yaparken, ilk Müslüman fotoğrafhane sahibi Bahaeddin Bey’in dikkatini çeken Hamza Rüstem’in, karın tokluğuna bu mesleği öğrendiğini bildiren Mert Rüstem, şöyle devam etti:
”Rahmizade Bahaeddin Bey, Girit tarihinde önemli bir köşe taşıdır. Girit’i peyzajıyla, halk ve kent yaşantısıyla, oradaki askeri birlikleriyle, köylüsü kentlisiyle kartpostallara dökmüş. 205 adet bilinen Girit kartpostalı koleksiyonu oluşturmuş. Günümüzde çok ciddi Yunanlı fanatikleri var. 1 Bahaeddin kartpostalı, 500 ile bin avro arasında açık artırmalarda satılabilmektedir. Özel numaralı olanları çok daha ciddi rakamlara alıcılar bulmaktadır.”
Bahaeddin Bey’in meşrutiyetin ilanıyla birlikte hürriyetin geldiği düşüncesiyle İstanbul’a gitmeyi kararlaştırdığında Girit’teki fotoğrafhanesini yanında çalıştırdığı Hamza Rüstem’e içindeki bütün malzemeleriyle devrettiğini belirten Mert Rüstem, iyi bir eğitim alan ve 6 dil konuşabilen dedesinin bu geleneği ”Bahaeddin Fotoğrafhanesi Sahibi Hamza Rüstem” adıyla ve büyük bir ciddiyetle sürdürdüğünü anlattı.
YAŞAYAN FOTOĞRAFHANE
Mübadeleye kadar Girit’te binlerce kişinin fotoğraflarını çekerek yaşamını sürdüren dedesinin, bu tarihten sonra İzmir’e yerleşerek açtığı fotoğrafhanesinin son sahibi olduğunu belirten Mert Rüstem, şunları kaydetti:
”Fotoğrafhaneyi ve malzemeleri tek başlık altında topladım. Şu an koleksiyonumuzun Türkiye’nin en zenginlerinden olduğuna inanıyorum. Koleksiyonumuz öncelikle yaşayan bir fotoğrafhanenin özeti. Ayrıca malzemeler Türkiye topraklarından satın alınmıştır. Sadece fotoğraf makinesiyle değil, bir fotoğrafhanede olması gereken her şeyle (zamanın terazisinden, agrandizöre, ölçü kabına kadar) ilgileniyorum. Yaklaşık 800 parça fotoğraf makinesi, aksesuvarı, dokümanlar, geçmişe ait dergiler, teknik bilgileri de saklıyorum.”
Mert Rüstem, koleksiyonunda İzmir’deki Hamza Rüstem fotoğrafları, Bahaeddin Bey’in 160 parça kartpostalıyla babası ve amcalarının özel kartpostallarının bulunduğunu ifade ederek, büyük yangından sonra tarihine ilişkin birçok malzemesi de yok olan İzmir’in Cumhuriyet öncesi fotoğrafhaneleriyle ilgili bulabildiği 300 eski fotoğrafı topladığını anlattı.
Rüstem, ”İzmir’in eski kent yaşamı fotoğrafı çok az. Bunları ayrı bir sergi ve yayın konusu yapmayı düşünüyorum” dedi.
”DEDEMİN TOPRAKLARINDA SERGİLENECEK”
Mert Rüstem, her koleksiyoner gibi elindeki arşivi kendisine saklamak istemediğini, bu amaçla dedesinin doğduğu Girit topraklarında bir sergi açmak için girişimlerde bulunduğunu, ancak bugüne kadar bir sonuç elde edemediğini belirterek, yakın bir zaman önce gelen davetle amacına çok yaklaştığını kaydetti.
Girit Kent Tarihi Müzesi kreatörlerinden Angelina Baltazi ile tanışması sonucu geçen yıl açılan 1899-1940 Girit Kent Görüntüleri Tarihi Sergisine bazı fotoğraflarıyla katıldığını belirten Rüstem, müzeden 30-31 Mart günlerinde yapılacak serginin devamı niteliğindeki sempozyuma sunumda bulunması için resmi davet aldığını bildirdi. Rüstem, ”Sempozyumda Fotografion Bahaeddin Hamza Rüstem isimli 50 fotoğraftan oluşan sunumu Türkçe yapacağım. Önümüzdeki yıllarda da projeyi zenginleştirerek, elimizdeki fotoğraf ve malzemeleri Girit’te sergilemeyi istiyorum” dedi.
Girit’in genel tarihindeki fotoğraflarda Bahaeddin Bediz ile Hamza Rüstem’in isimlerine yer verildiğini, müzede Hamza Rüstem köşesi organize edildiğini anlatan Mert Rüstem, ”Giritliler, geçmişlerine çok bağlılar. Sürekli araştırmalar yapıyorlar, eskiyle ilgili her şeyi topluyorlar. 400 bin nüfuslu adada, birden çok kültür merkezi bulunuyor” diye konuştu.