X

Harun Reşid

Harun Reşid

Harun Reşid Biyografisi

5. Abbasi halifesidir. Onun yönetiminde İslam dünyası en parlak dönemini yaşamıştır.

Harun Reşid, 766 yılında İran‘da Rey şehrinde doğmuştur. Tam adı tam adı harun er-reşid bin muhammed el-mehdi bin el-mansur el-abbasi’dir. Babası 3. Abbasî halifesi Mehdi bin Ebu Cafer Mansur, annesi Yemenli bir cariye olan Hayzuran hanımdır. Harun Reşid iyi bir eğitim görerek yetişti. Abisi ile beraber Bağdat’taki sarayda yetişti ve Kuran, hadis, şiir, müzik, İslam tarihi ve hukuk gibi konularda eğitim aldılar. Harun’un özel hocası, annesinin sadık destekçisi olan Yahya Bermeki’ydi.

Babasının ilme ve sanata olan düşkünlüğü ve dindarlığı bu öğretimi en güzel şekilde sürdürmesini sağladı. Gençliğinde kendisinden 4 yaş büyük ağabeyi Hadi ile beraber pek mühim askerî ve siyasî görevler yaptı.

780 ve 782 senesinde Bizans üzerine gönderilen orduya komutan tayin edildi. Bilhassa Bizanslılarla yapılan savaşlarda dirayet ve kahramanlık gösterip başarılar kazandı. 782’de İstanbul Boğazı’na kadar ilerleyen Abbasiler iyi koşullarla bir barış imzaladılar. Bu başarısından dolayı; tahtın ikinci vârisi yapıldı ve Tunus, Mısır, Suriye, Ermeniye ve Azerbaycan valiliğine getirildi.

Harun Reşid, babasının 785 yılının Ağustos ayında vefatından sonra abisi Hadi’ye biat ederek onun halifeliğini kabul etti. İlk aylar içinde hakiki bir anlaşma içinde yaşadılar. Ancak daha sonra Hadi, büyük bir siyasî hata yaparak, Harun Reşid yerine kendi oğlu Cafer’i veliaht gösterdi. Halife Hadi Eylül 786 gizemli bir şekilde öldü. Harun Reşid, kendisini çok seven Bermekî sülalesinin de teşvik ve yardımıyla 14 Eylül 786 tarihinde idareyi ele geçirdi. Akdeniz’in batısından Hindistan’a kadar uzanan bir imparatorluğun başına geçti.

Harun Reşid, abisi Hadi’nin bir yıl üç ay kadar süren halifeliğinden sonra henüz yirmi yaşında iken 786 yılında halife oldu. Yirmi üç sene kadar sürecek olan iktidarı Abbasîlerin en parlak çağı olarak tarihe geçti.

Harun Reşid halife olur olmaz sütbabası ve hocası Yahya Bermeki’yi (Yahya Bin Halid Bermekî’yi), büyük yetkilerle kendisine vezir yaptı. Beyt-ül-mâl’ın idaresini eline verdi. Edebiyat, fesahat ve belagat bakımından zamanın önde gelenlerinden olan Yahya Bermeki, vezirlik makamında kaldığı on yedi senede, oğulları Fâzıl ve Ca’fer ile birlikte Abbasî devlet idaresinde büyük hizmetlerde bulundu. Harun Reşîd, Yahya Bermekî’nin hanımından süt emdiği için, aynı zamanda onun süt oğlu idi. Gerçekten başarılı bir devlet adamı olan Yahya Bermeki, oğullarının da yardımıyla ülke içinde düzen, intizam ve gelişmeyi sağladı.

Bu durum on altı yıldan daha fazla sürdü. Bermekîlerin güç ve kudretleri de hayli artmış olunca Harun Reşid, birtakım yakınlarının tesiriyle onlara cephe almaya başladı ve nihayet 803 yılında bu sülaleyi ortadan kaldırıp kendi nüfuzunu tam olarak kurdu. Halifenin işin başından beri kendisine büyük yardımları dokunan Bermekîlere karşı gösterdiği şiddet, tarihçiler tarafından olumsuz karşılanmıştır.

O dönemde devlet içinde çıkarları farklı iki grup oluşmuştu. Bir yanda çoğu İran’dan ve doğu eyaletlerinden gelmiş kamu görevlileri, öbür yanda ise çoğu Arabistan’dan ve batı eyaletlerinden gelmiş din adamları vardı. Bermekiler birinci grubu, yeni vezir Fazl bin Rabia ise ikincisini destekliyordu. Bermekilerin etkisinin yok edilmesi, bu gruplar arasındaki mücadelenin de bir sonucuydu. Ama iki grubun çıkar çekişmesi uzun süre devam etti. Harun Reşid de Irak ve batı eyaletlerinin yönetimini tahtın birinci vârisi olan oğlu Emin’e, doğu eyaletlerinin yönetiminiyse ikinci vâris olan öbür oğlu Memun’a vererek bu çekişmeyi kabul etmişti. Emin, Arap asıllı Zübeyde’nin oğluydu ve 803’ten sonra Fazl bin Rabia’nın öğrencisi olmuştu. Annesi İranlı bir cariye olan Memun ise 803’ten sonra Bermekilerin koruduğu Fazl bin Sahl’dan etkilenmişti. Harun Reşid, sarayda, önde gelen din adamlarının önünde açıkladığı vasiyetinde Memun’un, Emin’ in üstünlüğünü tanımasını istemişti. Üçüncü oğlu Kasım da ağabeylerinden sonra halife olacaktı. Harun Reşid, Emin ve Memun’un birbirlerine bağlı kalma konusunda imzaladıkları bir sözleşmeyi de Kâbe duvarına astırmıştı. Ama bu düzenleme Abbasi topraklarının bölünmesi sonucunu yaratmadı.

Harun Reşid, İslam devletinin en büyük rakibi olan Bizans Devleti üzerine seferler yaptı ve buna çok önem verdi. Bu seferler sırasında Niğde ve Aksaray bölgelerini fethederek Ankara’ya kadar ilerledi. Donanmayı kuvvetlendirerek 805 yılında Kıbrıs’a akınlar yaptı. Pek çok esir ve ganimet elde edildi.

Her şeye rağmen içte ve dışta başarılar kazanmaya devam etmesi ve özellikle Bizanslılara karşı üst üste zaferler kazanması Harun Reşid’in şöhret ve kudretini artırdı. İlme ve sanata olan düşkünlüğü sebebiyle her yanda okullar, hastaneler, kütüphaneler, han, hamam ve kervansaraylar kuruldu. Musikî, edebiyat ve dinî ilimlerde büyük gelişmeler oldu. Bilhassa İmam-ı Azam’ın en kıymetli talebesi olan İmam-ı Ebû Yusuf’un kadılık görevini üstlenmesiyle, Hanefi Mezhebi saygınlık kazandı.

Halife, aynı zamanda devrin en seçkin âlimlerini oğullarına öğretmen tayin ederek onların çok iyi yetişmelerini sağladı.

Sık sık, değişik kıyafetler içinde halkın içine giriyor, onları daha yakından tanıma ve karışıklıkları önlemeye çalışıyordu. Geceleri kılık değiştirerek Bağdat’ı dolaştığını anlatan öykülerde, yanında genellikle cellat Masrur’dan başka, dostları Cafer Bermeki ve şair Ebu Nuvas’ın da bulunduğu belirtilir. Dindar bir hayat sürüyor, Mekke ve Medine’ye büyük yardımlarda bulunuyordu. Dokuz kere hacca gitti. Aslında merhametli ve yüksek ahlâklı bir insan olmasına rağmen, gerektiğinde çok sinirli, gazaplı ye acımasız oluyordu. Din ve devlet işlerinde görülen uygunsuzluklara karşı ağır cezalar uyguladı.

İlim ve medeniyetin çok ilerlediği Abbasi ülkesinin sınırları, onun zamanında en geniş hudutlara kavuştu. Devri binbir gece masallarına geçen bir saltanat ve ihtişam içinde geçti. Onun Frenk İmparatoruna hediye olarak gönderdiği çalar saatin, bütün Avrupa’da hayret ve hayranlıkla karşılandığı rivâyet edilmektedir. Zira o devirlerde Avrupa koyu bir karanlık ve cehalet içinde kıvranırken, İslam dünyası teknik ve medeniyetin en parlak zamanlarından birini yaşıyordu.

O dönemde devlet topraklarının büyük bölümünde barış vardı. Bu durum dokuma, madeni eşya, kâğıt vb. üretiminin artmasını, ticaretin genişlemesini sağladı. Ulaşılan refah, halifenin ve devletin önemli yöneticilerinin elinde büyük servetlerin toplanmasına yol açtı. Harun döneminde Abbasilerin serveti, Bin bir Gece Masalları’nda Harun ve sarayı için anlatılanlarda büyük ölçüde doğruluk payı vardır. O dönemde başkent Bağdat’a kuruluşundan beri görülmemiş bir servet aktı. Önde gelen yöneticiler, özellikle de bunların eşleri, lüks konusunda birbirleriyle yarış halindeydiler; bu durum Harun döneminde en yüksek düzeye ulaştı.

Harun’un karısı Zübeyde’nin sofrasında yalnızca değerli taşlarla bezenmiş altın ve gümüş yemek takımları bulunurdu. Harun’un sarayı sayısız hadım- ağasını, cariyeyi, şarkıcıyı, kadın ve erkek hizmetçiyi barındıran çok büyük bir yapıydı. Müzik ve şiirle yakından ilgilenen Harun önde gelen şair ve müzikçileri armağanlara boğardı. Öte yandan, her buyruğu değişmez bir yasa niteliğindeydi. Birinin yaşamı ya da ölümü konusunda verdiği karar hiç tartışılmadan hemen yerine getirilirdi.

Harun Reşid, Horasan valisi Ali bin İsa’nın koyduğu ağır vergiler nedeniyle halkın şikâyetlerinin yoğunlaşması üzerine 805 yılında Rey’e gitti. Ama Ali bin İsa’nın ona anlattıklarına inanarak valiliğini yeniden onayladı. Aynı yıl Râfi bin Leys, Semerkant’ta ayaklandı. Ali bin İsa, bu ayaklanmayı bastıramayınca Horasan valiliğine Herseme bin Ayan’ı atayan Harun Reşid, Emin’i Bağdat’ta bırakarak Memun ve Kasım’la birlikte Horasan’a yürüdü.

Ama uzun süredir çevresinden sakladığı rahatsızlığı artmıştı. Tûs’tan öteye gidemedi, orada öldü.

Harun Reşid’in ihtişamla süren halifeliği 24 Mart 809 tarihinde İran’ın Tus şehrinde 46 yaşında vefatıyla sona erdi. Cenazesi muhteşem bir törenle kaldırılıp aynı şehre gömüldü. Yerine oğlu Emin, 6. Abbasi halifesi ilan edildi.

Harun Reşid’in halifeliği döneminde ülkede tarım gelişmiş, Irak’ta yeni sulama kanalları açılmış, ticaret korunarak kervan yollarının güvenliği sağlanmıştı. Saray, dönemin bir bilim ve sanat merkezi durumuna gelmişti. Kendisi de şair olan Harun Reşid, şairlere büyük yakınlık gösterdi, müzikçileri korudu, onlara saygınlık kazandırdı. Babasının döneminde başlamış olan bilim ve sanat yapıtlarının Arapçaya çevrilmesi çalışmalarını daha da genişleterek sürdürdü. Harun, transit ticaretin önemini anlamıştı. Günümüzde Süveyş Kanalı’nın bulunduğu yerde bir kanal açtırmak istediyse de, Bizans akınlarına yol açabileceği gerekçesiyle Yahya Bermeki’nin karşı çıkması üzerine bundan vazgeçti.

Harun Reşid iki defa evlilik yapmıştır. Eşlerinin isimleri:
Zübeyde bint Cafer
‘Umm-ul-Aziz’dir
Hareminde yaklaşık 2.000 sayıda kadın cariye bulunduğu bildirilir. Harun Reşid’in onbiri cariyelerden olan, onüç oğlu ve dört kızı bulunmaktaydı.

Kategoriler: H
Benzer Biyografiler