X

Hasan Basri Çantay

Hasan Basri Çantay

müderris, müfessir, öğretmen, gazeteci, milletvekili

1887 yılında (H.1305) Balıkesir’de doğdu. Babası Balıkesirli tüccar Halil Cenabi Efendi, annesi Balıkesir Kepsut’tan Hatice Hanım’dır. İlk tahsilini Arap Hoca ve İbtidai-i Kebir Mekteplerinde gördü. Balıkesir İdadisi’ne girdi. Dördüncü sınıftayken babası ölünce okulu bırakmak zorunda kaldı. depremden yıkılıp yeniden yapılan Zağanos Paşa Camii için yazdığı elli beyitlik tarihi sebebiyle Mutasarrıf Adanalı Paşabeyzade Ömer Bey’in takdirini kazandı. Halil Edip’in bir şiirine yazdığı nazire Mehmet Ali Ayni’nin dikkatini çekti. Nafia Dairesi Tahrirat kalemine memur oldu. Aynı zamanda Mevlevihane Medresesi’nde Ahmed Naci Dede ve Hacı Ahmed Efendi’den Arapça ve Farsça öğrendi.

İkinci Meşrutiyet’in ilanından sonra yayınlanan Nasihat ve Balıkesir gazetelerinde yazı yazdı. Mutasarrıf Mümtaz Bey’den hukuk, iktisat ve maliye okudu. İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Balıkesir’deki yayın organı Yıldırım Gazetesi’ni çıkardı. Özel İdare Encümeni Başkatibiyken 1913 yılında ‘Karesi’ gazetesini çıkardı. Lise seviyesinde bir mektep olan Dar-ül-Hilafe’de, Türkçe, yazı, edebiyat ve Arapça öğretmenliği yaptı. Genel Meclis ve Daimi Encümen üyeliklerinde bulundu. Birinci Dünya Savaşı sonlarına doğru Ses gazetesini çıkardı. Ses gazetesi kapatıldıktan sonra Balıkesir’den ayrılarak sekiz-dokuz ay Burhaniye, Kepsut ve Dursunbey’de kaldı. Birinci Büyük Millet Meclisi’ne Balıkesir Milletvekili olarak katıldı. Mehmet Akif Ersoy ile yakın arkadaşlık kurdu. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin birinci dönemi sonunda tekrar Balıkesir’e döndü. Okullarda edebiyat öğretmenliği ve Çocuk Yuvası Müdürlüğü yaptı. Mahalli gazetelerde yazı yazdı. 1928 yılında rahatsızlığı sebebiyle emekliye ayrıldı.

Musiki ile de ilgilendi. Çeşitli besteleri vardır. Şiirlerinde, Basrî, Hüznî, Serserî, Aşık Hasan ad ve mahlaslarını kullandı. Ömrünün son yıllarını dini, ilmi ve edebi araştırmalara verdi. 1964 (H. 1384) yılında Balıkesir’de vefat etti.

ESERLERİ:
1-Mektepli Yavrularıma:
Kurtuluş Savaşından sonra Balıkesir’e dönünce yöneticiliğini üstlendiği “Şehit Çocukları Yuvası” öğrencileri için hazırlanmıştır. Vatan, millet, istiklâl kavramlarını işleyen okul piyesleri şeklindedir. 1922 yılında iki kitaplık bir seri olarak yayınlanmıştır.

2-Müslümanlıkta Himâye-i Etfâl:
Çocukları korumanın, onları yetiştirip topluma faydalı olmalarını sağlamanın, dini ve sosyal açıdan önemine dairdir. “Himâye-i Etfâl” (Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Merkezi)’nin emri üzerine hazırlanmıştır. 1922 Ankara tarihlidir.

3-Ülkü Edebiyatı:
Ondokuzuncu asırda ortaya çıkan, İkinci Meşrutiyeti takip eden yıllarda kimi sanat çevrelerinde ve aydın kesimlerde geniş yankılar uyandıran, dahası pek çok genç sanatçının ilgisini çeken “Sanat sanat içindir” felsefesinin eleştirisi konusundadır. Her türlü sanatın toplum için olduğu tezini savunur. Edebi sanatları olabildiğince ustalıkla kullanarak şiirler yazan genç bir şairle karşılıklı konuşma ve tartışma şeklinde kaleme alınmıştır. 1939’da Balıkesir’de basılmıştır.

4-Fıkh-ı Ekber Tercümesi:
İmâm’ı Âzam Ebu Hanife’ye nispet edilen el-Fıkhu’l-Ekber isimli risalenin Türkçe çevirisidir. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın isteği üzerine hazırlanmış, küçük bir kitapçık şeklinde birkaç kez basılmıştır. İkinci baskısı Ankara’da 1982 tarihlidir.

5-Zekâ Demetleri:
Kendi deyişiyle “Âlim bir papazın çeşitli bahislere, ilâhiyata, latîfelere, garîp olaylara (ğarâ’ib) ve diğer bazı konulardaki görüşlerine dair” Mecâni’l-Edep isimli derlemeden seçilmiş bazı fıkra, latife ve vecizelerin tercümesidir. Son kısma bir kısım Türkçe fıkralar eklenmiştir. Baştan sona edebî bir eser niteliğindedir. Basıldığı yıl göz önüne alındığında, lise Edebiyat Öğretmenliği sırasında hazırlandığı söylenebilir. İçeriği dikkate alındığında ise öğrencilere Şark-İslâm kültürünün edebi verilerinden örnekler sunmak ve onlara kompozisyon derslerinde işleyecekleri konular vermek gayesiyle hazırlandığını söylemek mümkündür. İlk olarak 1939’da Balıkesir’de, ikinci olarak 1964’te İstanbul’da basılmıştır.

6-Kara Günler ve İbret Levhaları:
Balıkesir’de yayınlanan Türk Dili Gazetesi’nde 18–27 Ocak 1939 tarihleri arasında neşredilmiş kaçaklık günlerine ait hatıralarıdır. Ses Gazetesinde yazdığı bazı yazılarla birlikte 1964’de İstanbul’da yayınlanmıştır.

7-The Straight Path of Islam:
Amerikalı ilahiyatçı Kenneth Morgan’ın yaşayan dünya dinleri konusundaki aynı isimde eserinin, İslâm dinine ayrılmış kısmıdır. Kenneth Morgan, yeryüzünde taraftarı bulunan dinlerin, her birini o dine inanan bir âlimin yazdığı yazıyla anlatmıştır. İslamiyete ayrılan kısım, Hasan Basri Çantay’ın kaleminden çıkmıştır. İngilizceye çevrilerek Amerika’da yayınlanmıştır.

8-Kur’ân-ı Hakîm ve Meâl-i Kerîm:
Hasan Basri Çantay ismini ölümsüzleştiren Kur’ân-ı Hakîm ve Meâl-i Kerîm adlı eser, açıklamalı Kur’ân-ı Kerîm tercümesi olup, 3 cilt ve 1252 sayfadan müteşekkildir. Büyük ve dikkatli emeklerin mahsulü olan bu eser, “en güvenilir ve en kullanışlı” Kur’ân mealidir. Kur’ân’ın aslına sâdık kalma endişesiyle, tercümesini birçok açıklayıcı parantez ve dipnotlarıyla zenginleştirmiş ve herhangi bir yanlış anlamaya yol açmamak için büyük bir titizlik göstermiştir. Bu şekilde yapılan “harfî tercüme” konusunda çok sevdiği üstadı Mehmed Âkif’i izlediği kabul edilmiştir.

9-Hadisler (On Kere Kırk Hadis):
Çeşitli hadis kaynaklarından derlenmiş hadis tercüme ve açıklamalarıdır. Hadis Edebiyatı içinde önemli bir yer tutan kırk hadislik bölümlerden oluşur. Hadisler kitabı, 400 hadisin yer aldığı 10 kitapçığın bir araya gelmesiyle oluşur. Tamamı 1200 hadislik derleme niteliğindedir. Kitapta yer alan bütün hadislerin metni ayrıca verilmiş, kaynakları gösterilmiştir. Kimi hadisler sadece tercüme edilerek bırakılmış, kimileri için kısa açıklamalar eklenmiştir. Küçük boyda üç ayrı cilt halinde 1958’de basılmıştır.

10-Âkifnâme:
Dostu, arkadaşı ve hocası Rahmetli Mehmet Âkif Ersoy’un kısa hayat hikâyesi, sanatı, fikirleri, onunla ilgili hâtıralar ve ölümünü izleyen günlerde basında çıkan yazılardan bir kısmına dâirdir. Hâtırat türünde sayılabilecek bir eserdir. 1966’da İstanbul’da basılmıştır.

BASILMAMIŞ ESERLERİ

1-Divân-ı Lügati’t-Türk Tercümesi:
Abbasi halifesi el-Muktedî Billâh Abdullah b. Muhammed’e hediye edilen Kaşgarlı Mahmud’un meşhur eserinin Türkçe çevirisidir. Maalesef bu eseri tamamlamak nasip olmamıştır.

2-Şifâyı Şerif Tercümesi:
Kadı İyad b. Musa el-Yahsubî’nin İslâm âleminde çok tutulan tanınmış eseri “es-Şifâ bi-Ta’rîfi Hukuki’l Mustafa” isimli eserinin çevirisidir. Kur’ân-ı Hakîm ve Meâl-i Kerîm’den de alıntılar yaptığı bu çalışma, Çantay’ın titiz tutumu yüzünden bitirilememiştir.

3-Huccetu’llâhi’l-Bâliğa Tercümesi ve Şerhi:
Şah Veliyullah ed-Dihlevî’nin önemli eserinin çevirisi ve yorumlanmasıdır. Şifâ-yı Şerif tercümesi gibi bu eserinden de Kur’ân-ı Hakîm ve Meâl-i Kerîm’de geniş ölçüde alıntılar yapmıştır.

4-Türk Savları:
Türk Dili’nde çok kullanılan bir kısım atasözlerinin kaynağını ve kullanılış yerlerini açıklayan bir çalışmadır. Özellikle Kültür Bakanlığı ya da üniversitelerimizin Türk Dili eğitimi veren kuruluşları bu eseri yayınlayarak gün ışığına çıkarmalıdırlar.

5-Kalendernâme:
Bazı konulardaki görüşlere dair felsefî bir denemedir.
6-İslâm’da Cihad ve İdman.
7-Dokuz Derste Arapça ve Farsça Elifba.
8-Maneviyat-ı Askeriye Dersleri.
9-Edebî Kaideler.
10-Gazetecilik Yüzünden.
11-Ticari İkrar.
12-İstimlâk.

HAKKINDA SÖYLENENLER

“Hasan Basri Çantay, tasavvufun ruhu ve ahlâkı üzerindeki etkilerinin görüntüsü olarak sâkin, ciddî ve vakur idi. Ciddiyet ve alçakgönüllülük onda öylesine uyumlu bir biçimde birleşmişti ki, onu kibre kapılmaktan koruduğu ölçüde zillet ve bayağılığa düşmekten de koruyabiliyordu. Bundan dolayı kendisini sevenlere bile elini öptürmekten âdeta sıkıntıya düşerdi.”
Mücteba Uğur

“O, Türk toplumu ayakta tutan aileden dile kadar bütün değerlere son derece bağlıydı. Ana dilini çok iyi bilir, (…) onu gerek yazılarında, gerek şiirlerinde, gerekse tercümelerinde çok iyi kullanırdı. Yazı ve tercümelerinde, sadeliğe önem verir, yazdıklarının anlaşılır olmasını ön planda tutardı.”
Mücteba Uğur

“Edebiyattaki iktidarını anlatmak için uzun söze lüzum yoktur. Manzumelerini okumak kâfidir.” İbnülemin Mahmud Kemal İnal

“Hasan Basri Çantay, alelade bir müşahit değildi. İslâm ilimleri üzerine geniş vukuf sahibi âlim, şâir, muharrir, mûsikiye de aşina bir şahsiyetti. Zekâ ve hassasiyet ek bir ışık halinde birleştiği zaman ne kadar ince ve ne derecede keskin bir kuvvet olursa öyle bir insandı.”
Nureddin Topçu

“Haddimizi bilmek, Âkif’in dostluğunun hariminde yaşamış olan Hasan Basri Çantay’lara gıpta ile, sevgi ile, hürmetle yaklaşıp onlardaki ilâhî emanetten birer damla dilemesini bilmektir.” Nureddin Topçu

“Kelimenin tam anlamıyla halk adamıdır. Halkın gözündeki ve gönlündeki kişidir. Sağlam bir kişiliğe sahiptir. Dinine ve inancına son derece bağlı olmakla birlikte ileri görüşlü ve aydın fikirlidir.”
Mücteba Uğur

“İslâm tasavvufunun ruhu olgunlaştıran terbiyesinden geniş ölçüde nasibini almıştır. O nedenle övülecek güzel bir ahlâkın örneğini vermiştir.”
Mücteba Uğur

“Yetenekleri ve kişiliğini yoğuran hasletleri ayrı ayrı ele aldığı zaman görülür ki, Osmanlı Devletinin son yıllarındaki felâketler içinde pişerek yetişmiş vatansever aydınlara parlak bir misaldir.”
Mücteba Uğur

HASAN BASRİ ÇANTAY’DAN NÜKTELER

Vatan ve din ayrılmaz bir bütündür. Vatan giderse din gider, din giderse vatan gider.

Fakat biz peşin söyleyelim ki, felâketimizi doğuran sebep, ahlâksızlığımızdır. Bizi can evimizden vuran düşman, ne İngiliz, ne Fransız, ne Moskof, ne de Alman’dır. Kendimiz, kendimiz, kendi ahlâksızlığımızdır.

Felâketlerden ibret almayan milletler batar.

Ben maddî düşmandan ziyade manevî düşmandan korkarım. Manevî düşmanımız ahlâksızlığımızdır. Binaenaleyh adam olmak istiyorsak her şeyden evvel ahlâkımıza bir salâh vermeliyiz.

Milletimizi yaşatan, ilerleten birinci âmil ittifaktır. İttifak rabıtaları kuvvetle mevcut cemiyetler –ne kadar istihaleler geçirmiş olurlarsa olsunlar– neticede daima gâlib ve muvaffak olagelmişler, batmaktan, ölmekten kurtulmuşlardır. Tarih bunun beliğ şahididir.

…Bir yerden diploma almakla hoca olunmaz. Yani, okuduğun yerler sana anahtar verir. Hocalık ondan sonra başlar. Ben okulumu bitirdikten sonra, kitabı elimden hiç düşürmedim. Devamlı çalıştım, kitap okudum. Elhamdülillah…

Ne garibtir ki biz Müslümanlar ittifakın kıymet ve ehemmiyetini şu felâket zamanlarında bile hâlâ anlayamadık.

Kategoriler: H
Benzer Biyografiler