Hazreti Muhammed

HAZRETİ MUHAMMED

Soyu :
•Hz.Muhammed, Mekke’nin büyük ailelerinden, Kureyş kabilesinin kollarından biri olan “Haşimoğulları”ndandır.

•Babası Abdullah, annesi Amine’dir. Dedesi Abdülmuttalip, Mekke’nin ileri gelenlerindendir.

Doğumu ve Çocukluğu:
•571 yılında Mekke’de dünyaya gelmiştir.
•Doğumundan önce babası Abdullah’ı, Altı yaşında Annesini kaybetmiştir.
•Annesinin ölümüyle sekiz yaşına kadar dedesi Abdülmuttalib’in, sonra da amcası “Ebu Talip” in yanında yaşamını sürdürmüştür.
•Amcası Ebu Talip’in yanında ticareti öğrenmiş, Arabistan dışında Suriye, Yemen bölgelerini tanımıştır.

Gençliği :
•Hz.Muhammed, putlara tapmaz, doğruluktan ayrılmaz, yalan söylemez, kimseyi kırmaz özellikleriyle, akıllı ve olgun davranışlarıyla, doğru sözlülüğü ve güvenilirliğiyle Kureyşliler arasında saygınlık kazanmıştır. Bundan dolayı “Muhammedül Emin” (Güvenilir Muhammed) denilmiştir.

•Ticaret işleriyle uğraşan, Kureyş’in saygın ve zengin hanımlarından olan Hz.Hatice’nin yanında çalışmaya başlamış, bir dönem sonra onunla evlenmiştir.

•Kabe’nin onarımından sonra kutsal sayılan “Hacer ül Esved” in yerine konulması sırasında, Kabilelerin anlaşamamaları üzerine çözüm için Hz.Muhammed’e başvurmaları, onun saygı duyulan, sorunları çözebilecek güce sahip, uzlaştırıcı , kişilik özelliklerini gösterir.

Peygamberliğin bildirilişi:
•Tek bir tanrı, yaratıcı olduğunu düşünen Hz.Muhammed, zaman zaman Mekke yakınlarındaki Hira Mağarasına giderek, burada düşünceleriyle başbaşa kalmıştır.

•610 yılının Ramazan ayının 27. gecesi Cebrail aracılığıyla ilk vahiy kendisine ulaştırılmıştır.

İlk Müslümanlar :
•Hz. Muhammed’in İslamiyet’e çağrısı ile ona ilk inananlara ilk Müslümanlar denilir.
•Bunlar:Hz. Hatice, Hz. Ali, Hz. Ebubekir, Zeyd’dir.

Mekke Döneminde Meydana Gelen Olaylar :
•İslamiyet’in giderek yayılmaya başlaması üzerine Mekkeliler, Müslümanlar üzerindeki baskı ve işkencelerini artırdılar. Bunun üzerine Hz. Muhammed, Müslümanlardan isteyenlerin Habeşistan’a göç etmesine izin verdi. Hıristiyan Habeş hükümdarının kendileri gibi tek Tanrı inancını benimsemesi ve Müslümanlara iyi davranacağım düşünmesi Hz. Muhammed’in bu kararı almasında etkili olmuştur.

•Mekkeliler, Müslümanlarla her türlü ilişkilerini kesmişler. Bu durum üç yıl sürmüştür. Ticarî ilişki ve akrabalık bağları gibi nedenlerle boykot kaldırıldı.

•Hz.Muhammed’in eşi Hatice ve amcası Ebu Talip’in aynı yıl içinde ölmelerinden sonra Mekkelilerin Müslümanlar üzerindeki baskıları artmış, bunun üzerine Hz. Muhammed, hem İslamiyet’i yaymak hem de güvenilir bir yer bulmak amacıyla Taif kentine gitmiştir. Ancak Taif’liler Hz.Muhammed’e iyi davranmamışlardır.

Akabe Biatları (Bağlılık):
•Medine’deki Hazreç kabilesinden altı kişi, Hac için Mekke’ye geldiklerinde Hz. Muhammed’le görüşmeleri sonucu,islamiyeti kabul etmişler, dönüşlerinde Medine’de İslamiyet’i yaymaya başlamışlardır. Bunun sonucunda 621 ‘de bir gurup Medine’li, Akabe’de Hz.Muhammed’le görüşmüş, ona bağlı kalacaklarına ve sözlerini tutacaklarına söz vermişlerdir. Bu olaya ” I.Akabe Biatı denilir.”

•622’de bir gurup Medine’li daha, Hz.Muhammed’le Akabe’de yeniden görüşmüş, İslamiyet’in buyruklarını yerine getireceklerine , Hz.Muhammed’i koruyacaklarına söz vermişler ve onu Medine’ye davet etmişlerdir. Bu olaya da II.Akabe Biatları denilir.

•Akabe Biatları, Müslümanların Mekke’den Medine’ye göçüne, Hicret’e yol açmıştır.

•Hicret(622-Eylül):
•Hz. Muhammed’in, Müslümanlarla birlikte Mekke’den Medine’ye göç olayına “Hicret” denilir.

•Mekke’den Medineye göç edenlere “Muhacir” , Medine’de onları karşılayıp yardım edenlere “Ensar” denilir.

Sonuçları :
•Hicret olayı ile İslamiyet’in yayılışı hızlandı
•Hz.Muhammed ve Müslümanlar , Mekkelilerin baskısından kurtuldu.
•Medine Emirnamesi (Anayasası) hazırlanarak uygulamaya koyuldu
•Hz.Muhammed, Medine’deki Arap ve Yahudi kabileleriyle görüşerek toplumsal barışı sağladı.
•İslam Devletinin temelleri atıldı.
•Hicri takvime başlangıç olmuştur.

Hz.Muhammed’in Siyasi ve Askeri Etkinlikleri:

a. BEDİR SAVAŞI (624):
Nedeni :
•Mekkelilerin, Medinelilere ekonomik baskı yapması üzerine, Hz.Muhammed’in Suriye’den Mekke’ye dönen bir Kureyş kervanını ele geçirmek istemesi.

Gelişme:Mekkeli’ler yenilgiye uğratıldılar. Bazı Mekkeliler tutsak alındılar. Zengin olanlar fidye karşılığı, okuma yazma bilenler on kişiye okuma-yazma öğretmeleri karşılığı, bazıları da karşılıksız serbest bırakıldılar.

Sonuçları:
•Müslümanların ilk büyük savaşı ve başarısıdır.
•Hz.Muhammed’in dini ve siyasi gücü artmıştır.
•Putperest kalan Medineliler de İslamiyet’i kabul etmişlerdir.
•Hz.Muhammed’in esirler, yaralı düşman askerlerinin durumu ve ganimet’le ilgili uygulamaları, İslam Savaş Hukukuna temel oluşturmuştur.

b.UHUT SAVAŞI (625):

Nedeni:
•Mekkelilerin, Bedir savaşı yenilgisinin öcünü almak ve kervan yolları güvenliğini sağlamak istemesi.
Gelişme:Medine yakınlarındaki Uhud dağı eteğinde yapılan savaşta, okçuların yerlerini terk etmeleri üzerine Müslümanlar yenilgiye uğradılar. Hz.Muhammed yaralanmış, amcası Hz.Hamza şehit olmuştur.

Sonuç:
•Müslümanların yenilmesinin temel sebebi, askerlerden bir bölümünün ganimet paylaşımına yönelerek, yerlerini terk etmeleridir.

•Mekkeliler, yenilgiye uğratmalarına rağmen, Müslümanları yok edememişlerdir.

c.HENDEK SAVAŞI (627):
Nedeni:
•Hayber’de bulunan Yahudilerin, Mekkeliler ve çevre kabilelerle ittifak oluşturarak, Müslümanları yok etmek istemeleri.

Gelişme: Uhud savaşından ders alan Müslümanlar, savunma savaşı yapmaya karar verdiler. İran’lı bir müslüman olan Selman-i Farisi’nin önerisiyle, Medine’nin saldırıya açık olan yerlerine, insanların geçemeyeceği genişlikte Hendek kazıldı.

Sonuç:
•Aralarında tam bir anlaşma ve birlik bulunmayan Mekke ordusu istediğini elde edemeyeceğini anlamış ve geri çekilmiştir.

•Mekkelilerin saldırı gücü tükenmiş ve savunmaya çekilmişlerdir.
•Müslümanların son savunma savaşıdır.Saldırı sırası Müslümanlara geçmiştir.

ç.HUDEYBİYE ANTLAŞMASI (628):

Hz. Muhammed, Müslümanlarla birlikte Kabe’yi ziyaret etmek üzere yola çıkmış, ancak Kureyşliler kuvvet göndererek, Müslümanların Mekke’ye girişine engel olmuşlardır. Bunun üzerine Hudeybiye denilen yerde, taraflar arasındaki görüşmelerden sonra antlaşma imzalanmıştır.

Maddeleri:
•Müslümanlar Kabe’yi ertesi yıl ziyaret edebilecekler ve üç günden fazla kalmayacaklar.

•Mekke’li bir kimse İslamiyet’i kabul edip, Hz.Muhammed’in yanına sığınırsa, velisinin isteği üzerine geri verilecek, fakat bir Müslüman Mekke’ye sığınırsa geri verilmeyecek.

•Taraflardan her ikisi de istedikleri kabilelerle anlaşma yapabilecekler, fakat askeri yardım yapmayacaklar.

•İki taraf birbirleriyle on yıl savaşmayacaklardı.

Önemi :
•Mekkeliler, Müslümanların siyasî varlığını resmen kabul ettiler.
•Barış ortamının oluşması İslamiyet’e geçişi hızlandırdı.
•Mekke’nin fethi kolaylaştı.

d.HAYBER’İN FETHİ ( 629):

Nedeni : Medine’nin kuzeyinde, Şam ticaret yolu üzerinde bulunan Hayber, Yahudilerin elindeydi. Yahudiler Müslümanlar için tehlike oluşturuyorlardı. Buranın alınması aynı zamanda, Şam ticaret yolu’nun ele geçirilmesini ve güvenliğini sağlayacaktı.

Gelişme:Hz. Muhammed, Hayberlilerin savunma yapmasına fırsat vermeden hızlı hareket etmiş, Hayber’i kuşatarak almıştır.

Önemi:
•Yahudi sorunu çözümlenmiş
•Şam ticaret yolunun güvenliği sağlanmıştır.
Not : Yahudilere, ödeyecekleri vergi karşılığı ((Tarımdan elde ettikleri ürünün yarısı) topraklarında oturma hakkı tanındı.

e.MUTE SAVAŞI ( 629 ):

Nedeni:Bir Müslüman elçisinin, Bizans’a bağlı Gassaniler tarafından şehit edilmesi.

Gelişme ve Sonuç:Hz.Muhammed Zeyd bin Harise(azatlısı) komutasındaki bir orduyu, Gassaniler üzerine göndermiş, Mute yakınlarında; Bizans -Gassani-Arap kuvvetlerinden oluşan orduyla yapılan savaşı Müslümanlar kaybederek geri çekilmek zorunda kalmışlardır. (Zeyd ve ondan sonraki iki ordu komutanı şehit olmuş, bunun üzerine yönetimi eline alan Halid Bin Velid,Müslümanları daha fazla kayba uğratmamak için geri çekmiştir.)

Önemi:Müslümanların Bizans’la yaptıkları ilk savaştır.

f.MEKKE’NİN FETHİ(630):
Nedeni:
•Kureyşliler, Hudeybiye antlaşması koşullarını, kendi taraflarında olan bir kabileyi destekleyerek bozdular.
•Kureyşlilerin Müslümanlar aleyhindeki etkinliklerinin sona erdirilmek istenmesi.
•Kabe’nin putlardan temizlenmek istenmesi.

Gelişme:Hz.Muhammed kalabalık bir orduyla, Mekke’ yi her yönden kuşatmış, direnemeyeceklerini anlayan Mekkeliler teslim olmuşlardır.

Önemi:
•İslamiyet’in yayılmasını hızlandırmıştır.
•Arap yarımadasının fethine ortam hazırlamıştır.
•Kabe, putlardan temizlenmiştir.

g.HUNEYN SAVAŞI (630):

Nedeni: Mekke’nin fethi üzerine , İslamiyeti kabul etmeyen Arap kabilelerinin, Taiflilerin de desteğiyle bir ordu hazırlayıp, müslümanlara saldırmak istemesi.

Gelişme ve Sonuç : Mekke yakınlarındaki Huneyn vadisinde yapılan savaşı, Hz.Muhammed komutasındaki Müslümanlar kazandılar. Kaçanlar Taif’e sığındı.

h.TAİF’İN KUŞATILMASI (630):
Huneyn savaşından sonra, Hz. Muhammed, Taif’i kuşatmış, ancak burasının savunmaya elverişli konumundan dolayı başarılı olamamış, kuşatmayı kaldırmak zorunda kalmıştır.

Taifliler bir yıl sonra kendileri İslamiyet’i kabul etmişlerdir.

ı.TEBÜK SEFERİ (631):
Nedeni:
•Bizans İmparatoru Herakleios’ un, İslamiyetin yayılmasını engellemek amacıyla, büyük bir orduyla Arap Yarımadası üzerine sefere çıktığı haberlerinin ( söylenti ) alınması.

•Bunun üzerine Hz.Muhammed’ in , Mute yenilgisinin olumsuz etkilerini silmek ve Bizanslıların Arabistan’a girmesine engel olmak istemesi.

Önemi:
•Hz. Muhammed’in son seferidir.
•Hz.Muhammed döneminde Müslümanlar en geniş sınırlara ulaşmışlardır.

Hz.Muhammed’in Son Zamanları ve Ölümü:

a.VEDA HACCI VE VEDA HUTBESİ:

Hicret’in onuncu yılında Hz. Muhammed Mekke’ ye Hacca gitmiştir. Bu onun son ziyareti olduğu için Veda Haccı ( Haccü’l Veda ) olarak , burada Müslümanlara yaptığı konuşma da “Veda Hutbesi” olarak adlandırılmıştır.

Veda Hutbesi’nde Hz. Muhammed; bütün insanların eşit olduğunu, Müslümanların kardeş olduğunu, birbirlerinin canlarına ve mallarına kastetmemelerini, kötü alışkanlıklardan vazgeçilmesini, kadınlara iyi davranılmasını, istemiştir.

b.HZ.MUHAMMED’İN VEFATI (632)
Hz.Muhammed, Veda Haccı’ndan sonra Medine’ye dönmüş, Bizans’a karşı yeni bir sefer hazırlığındayken hastalanarak, 8 Haziran 632 tarihinde altmış üç yaşında vefat etmiştir.

HABER

Peygamberimiz’in kabrinin olduğu cami yıkılacak!
ntv 31 Ekim 2012

Araştırmaya göre, son 20 yılda Mekke ve Medine’deki tarihi eserlerin yüzde 95’i yıkılarak, yerine modern binalar yapıldı. Suudiler, şimdi de Hz. Muhammed’in kabrinin bulunduğu Mescid-i Nebevi’yi yıkıyor.

Hz. Muhammed’in kabrinin bulunduğu Mescid-i Nebevi’nin yıkılarak yerine daha büyük bir cami inşa edileceği iddia edildi. Uzmanlar, Mescid-i Nebevi’yi genişletme çalışmaları sırasında Hz. Muhammed’in kabrine zarar verilmesinden endişe ediliyor.

Suudi Arabistan’ın, kutsal kent Medine’de Hz. Muhammed’in kabrinin de içinde bulunduğu Mescid-i Nebevi’yi yıkarak, yeniden inşa edeceği ileri sürüldü.

Rus televizyonu Russia Today’in internet sayfasındaki habere göre, Mescid-i Nebevi’yi genişletme çalışmalarına Hac ziyaretlerinin bittiği kasım sonunda başlanacak.

Hz. Muhammed’in kabrinin de bulunduğu Mescid-i Nebevi’nin yerine yapılacak dev cami için 6 milyar dolar harcanacak. İnşası tamamlandıktan sonra 1.6 milyon kişiyi alma kapasitesine sahip dev cami beraberinde bir tartışma da getirdi.

İKİ HALİFE’NİN KABRİ DE VAR

Hz. Muhammed’in kabri de Mescid-i Nebevi içerisinde yer alıyor. Uzmanlar genişletme çalışmaları sırasında, kabre zarar verilmesinden endişe ediyor. Hz. Muhammed’in kabrinin bulunduğu Mescid-i Nebevi’in içinde aynı zamanda Hz. Ebubekir ve Hz.Ömer’in de kabirleri yer alıyor.

17 MİLYON HACI

Suudi yetkililer ise, Mescid-i Nebevi’yi genişletme çalışmalarına gerekçe olarak, her geçen gün artan hacı sayısını gösteriyor. Şu anda kutsal kentler Mekke ve Medine’yi her yıl 12 milyon hacı ziyaret ediyor. 2025 yılında hacı sayısının 17 milyona çıkacağı, İslam dininin kutsal mekanlarının bugünkü şekliyle ihtiyaca cevap veremeyeceği belirtiliyor.

KUTSAL DEĞERLER YOK EDİLİYOR

Washington merkezli düşünce kuruluşu Gulf Institute ise, Mekke ve Medine ile ilgili ilginç bir veri ortaya koydu. Gulf Institute araştırmasına göre, son 20 yıl içerisinde Mekke ve Medine’deki tarihi eserlerin yüzde 95’i yıkılarak, yerine yeni binalar yapıldı.

ECYAD KALESİ DE YIKILMIŞTI

Suudi Arabistan, 2002 yılında Osmanlı döneminde Kabe’yi korumak amacıyla inşa edilen Ecyad Kalesi’ni yıkarak, yerine lüks oteller inşa etti. Mekke’de inşa edilen “Jabal Ömer Kompleksi”nde 520 restorant ve 4 bin 360 dükkan bulunuyor. Kabe manzaralı odaların geceliği ise 500 dolardan başlıyor.

HABER

Sempozyum: İslam Edebiyatında Efendimiz
Zaman 26 Nisan 2014

‘İslamî Türk Edebiyatı Sempozyumu’nda konuşan Süleyman Şah Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sezai Çoşkun, Peygamber Efendimiz’in, bütün varlığın sebebi olduğu gibi Türk edebiyatının da en büyük kaynağı olduğunu belirtti. Coşkun, 1950 yılından bugüne kadar Efendimiz ile ilgili 2 bine yakın şiir kaleme alındığını söyledi.

Bu yıl üçüncüsü düzenlenen ‘İslami Türk Edebiyatı Sempozyumu’ dün Retaj Royal Hotels’de başladı. Dil-Kültür ve Edebiyat Dergisi Yağmur tarafından gerçekleştirilen ve iki gün sürecek olan ‘Edebiyatımızda Hz. Peygamber’ konulu sempozyumda 39 panelistin sunumları olacak. Programın ilk gününde 15 akademisyen tebliğlerini gerçekleştirdi. Programın açış konuşmalarını, sempozyum koordinatörü Hasan Ahmet Gökçe, İpek Üniversitesi Rektörü Ali Fuat Bilkan ve Fatih Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mahmut Kaplan yaptı. Efendimiz’in edebiyata muhteva ve dil olarak katkılarını paylaşmak için sempozyumu bu başlık altında düzenlediklerini söyleyen Koordinatör Ahmet Gökçe, sözlerinin devamında ise “İçinde bulunduğumuz ve yaşadığımız günler itibarıyla böyle bir sempozyum düzenlemek gerçekten güç oldu. İnşallah programın bereketinden hepimiz faydalanırız.” dedi.

Efendimiz, Modern insanın

meseleleri için istikamet kaynağı

Süleyman Şah Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sezai Coşkun ise Peygamber Efendimiz’in bütün varlığın sebebi olduğu gibi Türk edebiyatının da en büyük kaynağı olduğunu belirtti. Coşkun, “Klasik edebiyatımızda bütün divanların tertibinde tevhit ve münacatın hemen ardından Peygamber Efendimiz’e naat kaleme alınırdı. Efendimiz’in klasik edebiyattaki en dikkat çekici özelliği şefaatidir. Bütün şairler Peygamber Efendimiz’in yüce sıfatlarını anlattıktan sonra O’nun şefaatini dilerler.” diye konuştu. Daha sonra oluşan yeni Türk edebiyatında ise, Peygamber Efendimiz’in aynı şekilde edebiyatın çok önemli bir kaynağı olduğunu belirtti. Coşkun ayrıca 1950’den bugüne Efendimiz ile ilgili 2 bine yakın şiir kaleme alındığının bilgisini verdi. “Bu şiirlerde ise Peygamber Efendimiz’e bakış biraz değişmiştir.” diyen Coşkun sözlerine şöyle devam etti: “Şairler, Peygamber Efendimiz’in yüce sıfatlarından bahsettikten sonra modern hayatın, günümüz meselelerinin problemleri karşısında eserler kaleme almıştır. Klasik edebiyattan farklı olarak yeni dönemde Efendimiz’e yazılan şiirlerde ‘çağrılma’ ‘gel’ ifadeleri çok fazla kullanılmıştır. Çünkü modern insanın meseleleri için Efendimiz istikamet kaynağı olarak düşünülür. Türk edebiyatı, Yusuf Has Hacib’den itibaren Efendimiz’e en mutena yeri vermiştir. Bunun etrafında birçok edebî tür sadece Efendimiz’i anlatmak için teşekkül etmiştir. Hemen hemen her şair de onun için şiir yazmayı şeref saymıştır.”

Prof. Dr. Ali Fuat Birkan, derginin ilk toplantısını 1998’in Mart-Nisan aylarında Kudret Ünal’ın evinde yaptıklarını, Ekim-Kasım gibi de ilk sayısının yayımlandığını söyledi. Bu sayının ‘Beyan’ başlıklı başyazıyla başladığına işaret eden Birkan, “Bir yönüyle de derginin manifestosu hükmündeydi bu yazı. Yağmur Dergisi yılları içinde söz konusu yazının içeriğinde çizilen çerçeveden hiç sapmadan edebiyatın çeşitli sahalarında tanınmış kişileri konuk etti sayfalarına.” diyerek derginin tarihî gelişimini anlattı. Prof. Dr. Mahmut Kaplan da, “Eğer kaînattan Risalet-i Muhammediye’nin (sallallahu aleyhi vesellem) nuru çıksa, gitse kainat vefat edecektir! Bu beyandan hareketle düzenlenen sempozyum için gönderilen tebliğlerin seçilmesi tatlı tartışmalar eşliğinde yapıldı. Aslında hepsi çok değerli çalışmalardı ve umuyorum ki bundan sonra daha da geniş kapsamlı yapılır bu tür programlar ve bu kutlu yolda hizmetlerine devam eder.” diyerek gelecek yıllarda da bu gibi organizasyonların yapılmasını umut ettiğini belirtti.

Hiçbir beşer için asırlar boyu devam eden zengin bir edebî gelenek yoktur

İstanbul Medeniyet Üniversitesi Öğretim Üyesi Emine Yeniterzi, Peygamber Efendimiz’e (sas) kutsal kitaplarda verilen isimleri (esma-i nebi) anlattı. Yeniterzi, O’nun diğer peygamberlere indirilen suhuftaki isimlerinden, Esmâ-i Hüsnâ, Kuran-ı Kerim ve hadislerdeki isimlerinden bahsettikten sonra dinî ve edebî kültürdeki isimlere değindi. Efendimiz’in Ay’a, Güneş’e, cevhere benzetildiği edebi isimlerinin en meşhurunun kâinatın en kıymetli incisi anlamına gelen Dürr-i Yetim olduğunu söyledi. Yeniterzi’ye göre Peygamberimiz’in hem edebî kaynaklarda hem günlük dilde bu kadar çok isimle anılması, isim sahibinin şerefine delalet ediyor. Hz. Peygamber’in isimleri; O’nun Cenab-ı Hakk’ın huzurundaki özel yerini, ezelî ve ebedî üstünlüğünü, merhametini, şefaatini, her yönden seçkinliğini, ümmetinin gözündeki değerini, O’na duyulan sevgi ve hürmeti dile getiriyor. Peygamberimiz’in özelliklerinin övüldüğü naat-ı şerifleri de aktaran Yeniterzi, Fuzuli’nin Su Kasidesi, Şey Galib’in Müseddes Na’t-ı Şerif’ini, Nabi’nin, Fehim-i Kadim’in ve Zati’nin naatlarından bahsetti ve konuşmasını şu sözlerle bitirdi: “Dünyada en çok na’t-ı şerif yazılır. Dünyada gelmiş geçmiş bütün zamanlarda günümüze kadar Hz. Peygamber dışında başka hiçbir beşer için asırlar boyu devam eden zengin bir edebî gelenek yoktur. O’na inanlar samimi sevgilerini bağlılıklarını Hz. Peygamber henüz dünyayı şereflendirmeden önce başlamıştır. İlk na’t-ı şerif, Efendimiz’in doğumdan yedi asır önce Esad Ebu’l Kerim tarafından yazılmıştır.”

HABER

‘Hz.Muhammed’in doğduğu ev yıkılıyor’
ntv 13 Kasım 2014

Suudi yönetiminin yıl sonuna kadar Mekke’de Hazreti Muhammed’in doğduğu binayı yıkacağı iddia edildi.

İngiliz Independent gazetesi, Suudi yönetiminin yıl sonuna kadar Mekke’de Hazreti Muhammed’in doğduğu binayı yıkarak, yerine dev bir kraliyet sarayını inşa edeceğini iddia etti. Habere göre, 500 yıllık Osmanlı sütunları da geçen hafta yıkıldı.

İngiliz Independent gazetesi, Müslümanlar için en kutsal yer olan Mekke’nin yıkım tehdidi altında olduğunu yazdı.

Gazete, Suudi yönetiminin dev bir kraliyet sarayını, Kabe’nin içinde bulunduğu Mescid-i Harem’i genişletme projesi kapsamında inşa edeceğini belirtti.

Genişletme projesi çerçevesinde şimdiye kadar yüzlerce tarihi eser yok edildi.

ABD merkezli Gulf Enstitüsü, lüks oteller, apartmanlar ve alışveriş merkezleri inşa edilebilmesi için Mekke’deki bin yıllık tarihi eserlerin yüzde 95’i’nin yok edildiğine dikkat çekti.

Geçen hafta Hazreti Muhammed’ın Mirac’a çıkışını simgeleyen 500 yıllık Osmanlı Sütunları’nın da yıkıldığı belirtiliyor.

Suudi Arabistan’da yıkıma tepkili olanların ise, cezalandırılacakları korkusuyla konuşmadıkları ifade ediliyor.

Suudi yönetimi, Mescid-i Harem’in kapasitesinin artırılması için yıkımın gerekli olduğunu savunuyor.