Hermann Emil Fischer Biyografisi
Kimyager
Hermann Emil Fischer karbonhidratlar ve fermentler üzerinde araştırmalar yaptı.
Hermann Emil Fischer, 9 Ekim 1852 tarihinde Euskirchen, Almanya’da Laurenz Fischer, Julie Poensgen çiftinin oğlu olarak doğmuştur. Tam adı Hermann Emil Louis Fischer’dir. 3 yaşında özel öğretmen eşliğinde okula başladı. Başarılı bir okul hayatı geçirmesine rağmen babası, kendisinin kereste tüccarı olmasını istiyordu. Kendisi ise doğa bilimleri okumak amacındaydı. Bunun üzerine 1871 yılında Bonn Üniversitesinin kimya bölümüne başladı. 1872 yılında Strasburg Üniversitesi’ne geçerek eğitimine orada devam etmiştir. Burada kimyager Adolf von Baeyer ile tanışması kendisinin kimya üzerine görüşlerinin değişmesinde ve bu alanda ilgisinin artmasında etkili olmuştur.
1874 yılında flor-esans ve orcin-fitalin üzerine yazdığı tez ile doktorasını almış ve aynı yıl araştırma görevlisi olarak Strasburg üniversitesi’nde göreve başlamıştır. Buradaki araştırmaları sonucunda hidrazin bazı (N2H4) ve fenilhidrazin’i (C6H8N2) bulmuş, hidrazobenzen ve sülfonik asit (RS03H) arasında Strecker ve Römer olarak tanımladığı temel ilişki üzerine bir çalışma yapmıştır. Kaza sonucu bulduğu fenilbenzen ilerdeki çalışmalarıyla yakından bağlantılı olacaktır.
Hermann Emil Fischer, 1875 yılında kimyager Adolf von Baeyer’in asistanı olarak Münih Üniversitesinde çalışmaya başladı. Münih’te doçent olarak başladığı göreve 1879’da Analitik Kimya Bölümü Profesörü olarak devam etmiş, aynı yıl Aix-La Chapelle’de kimya şefi olması teklif edilmiş, fakat bu teklifi reddetmiştir. Ardından 1881’de kimya profesörü olarak Erlangen Üniversitesi’ne atanmıştır.
“hidrazin” ile “fenil hidrazin” adlı maddeleri keşfetti. Bu maddeler, çeşitli suni boya ve ilaçların üretimini sağladı.
1883 yılında Badische Anilin ve Soda Fabrikası’ndan iş teklifi almış fakat Fischer çalışma hayatına onu bağımsız kılan akademik çalışma hayatında devam etmeyi tercih ederek bu teklifi de reddetmiştir. 1888 yılında Wüzburg Üniversitesi’nden Kimya Profesörü olarak çalışması için iş teklifi almış, bu görevi kabul ederek Wüzburg Üniversitesi’nde göreve başlamıştır ve 1892 yılına kadar buradaki görevine devam etmiştir. Son görev yeri olan Berlin Üniversitesi’ne üniversitenin bölüm başkanı olan A.W.Hofmann’ın teklifi üzerine başlayan Fischer, hayatını kaybettiği 1919 yılına kadar burada çalışmıştır.
Şekerler konusundaki projesini 1884’te başlattı. Glikoz ve fruktoz gibi şekerlerin yapısının benzer olduğunu keşfetti. Şeker moleküllerinin üç boyutlu yapısını ilk kez o açıkladı. Şeker moleküllerini, kağıt üstünde üç boyutlu gösteren Fischer Projeksiyonu adlı yöntemi geliştirdi. Bu çalışmalar, onu organik kimyanın unutulmaz isimleri arasına soktu. Doğal şeker olan glikozu, 1890’da gliserinden üretti. Ardından, 30 farklı şekeri daha sentezledi. Fischer’den önce, diğer kimyacılar sadece 7 şeker molekülünü tanıyordu. Fischer, insan idrarında şeker analizi yapma yöntemini de keşfetti.
1899 ile 1908 yılları arasında yaptığı çalışmalar sonucunda proteinlerle ilgili önemli bilgilere ulaştı. Proteinler “amino asit” adlı maddelerin, birbirine zincir gibi eklenmesi ile oluşmuştur. Fischer, doğal amino asitleri ayırma, saflandırma ve yapılarını tayin etme yöntemlerini geliştirdi. Doğadaki amino asitleri, kimyasal yöntemlerle üretti. Ayrıca yeni iki amino asit keşfetti (prolin ve oksipirolin). Amino asitleri, birbirine ekleyerek protein benzeri maddeler sentezledi. Yani, canlılardaki proteinlere benzeyen maddeleri, suni olarak üretti.
Hermann Emil Fischer bilinen bir bilim adamı olmasının temelini 1882-1906 yılları arasında şekerler ve pürinler üzerine yaptığı çalışmalar ile atmıştır. Bu dönemde adenin, guanin, ürik asit, kafein ve ksantin gibi maddelerin aynı homojen aileden geldiği ve birbirlerinden türedikleri bilinmiyordu. Fischer yaptığı çalışmalar sonucu bu maddelerin aynı aileden türetilerek oluşturulduklarını ve azotlu temel bir sistemin farklı hidroksil ve amino türevlerine ait olduklarını açıklamıştır. Bir süre bu temel yapılar varsayım olarak adlandırılmış; 1882-1896 yılları arasında yaptığı çalışmalarda bu temel yapılardan birçok türev sentezleyen Fischer, bu temel yapıları “Pürin” olarak adlandırmıştır.
1875’de Fenilhidrazin (C6H8N2) bileşiğini bulan Fischer, bu buluşunun ardından şekerler üzerine çalışmaya başlamış, fenilhidrazin’i kullanarak organik bileşiklerin türevlerini oluştururken, şekerlerin çeşitli türevler verdiğini görmüştür. Çalışmalarını şeker ve izomerleri üzerinde yoğunlaştırması sonucu ise şeker bileşiklerinde C=O ile gösterilen karbonil grubunun varlığını kanıtlamıştır. Bilinen tüm şeker ve şeker türevlerinin sterokonfigürasyonunu kurmuş ve izomerlerini bulmuştur.
En yaygın şeker türünün altı karbonlu olduğunu ve bu türün 16 izomeri olduğunu göstermiştir. Heksozlar üzerine yaptığı izomerizasyon çalışmaları sırasında pentozlar, heksozlar ve heptanlar ile gerçekleştirdiği bozunma serbest reaksiyonları ve sentezleri sonucunda elde ettiği sonuçlar çalışmalarının değerini ispatlar nitelikte olmuştur. Bu çalışmalardan aldığı ilk önemli sonuç gliserol sentezi olmuştur. Daha sonra glikoz ve fruktoz sentezi ile başarılarına yenilerini ekleyerek çalışmalarına devam etmiş, aldığı bu sonuçların ışığında Fischer glukozitler üzerinde çalışmaya başlamıştır.
Hermann Emil Fischer’in bir başka çalışma alanı ise proteinler olmuştur. Aminoasitleri ayırmak ve tanımlamak üzerine çalışan Fischer, geliştirdiği bir protein hidroliz yöntemi ile on üç aminoasit elde etmeyi başarmış, bu yapıları tanımladıktan sonra yeni aminoasitler sentezlemek üzerine çalışmalarına devam etmiştir. Aminoasitlerin birbirlerine nasıl bağlandıklarını incelediği sırada “peptit bağı”nı gözlemlemeyi başarmıştır. Daha sonra tripeptit ve polipeptitleri sentezlemiş, bu araştırmaların sonucunda polipeptitlerde COHN yapısının protein zinciri boyunca yinelendiği sonucunu ortaya koymuştur. Çalışmaları sırasında yüze yakın polipeptit’i incelemiş, doğada bulunan aminoasitleri laboratuar ortamında sentezlemiş ve yenilerini keşfetmiştir. Fischer’ın bu çalışmaları modern biyokimyaya öncülük etmiş ve organik kimyanın gelişmesine katkıda bulunmuştur.
Bütün çalışmalarının yanı sıra Fischer likenlerdeki enzimleri ve kimyasal maddeleri, bronzlaşmayı sağlayan yapıları ve kullanıldıkları maddeleri incelemiştir.
Akademik hayatı ve çalışmalarının yanı sıra Hermann Emil Fischer bir süre Alman Kimyacılar Derneği’nin başkanlığını yapmış, Kaiser Wilhelm-I Kimya Enstitüsü’nün kurucularından olmuş ve Almanya’nın önde gelen kimyacılarından biri olarak 1. Dünya Savaşı sırasında Almanya’nın kimyasal madde ve gıda üretimini düzenlemekle görevlendirilmiştir.
Saf şekerler ve pürin üzerine yaptığı araştırmalar için 1902 yılında Nobel Kimya Ödülü’nü kazandı.
Hermann Emil Fischer, 1888 yılında anatomi profesörü olan J.Van Gerlach’ın kızı Agnes Gerlach ile evlendi. Evlendikten 7 yıl sonra eşi vefat etti. 3 çocuğu oldu. İki çocuğunu savaş sırasında öldü, sağ kalan 3. Çocuğu Hermann otto Laurent Fischer ise Kalifornia Üniversitesi’nde biyokimya profesörü olarak çalıştı.
Hermann Emil Fischer, 15 Temmuz 1919 tarihinde Berlin, Almanya’da 67 yaşında intihar ederek yaşamına son vermiştir.