Herodot

Herodot Biyografisi

M.Ö. 5. yüzyılda yaşamış, ”Herodot Tarihi” olarak bilinen eseriyle Avrupa ve Anadolu tarihinin ilk kitabının yazarı, Cicero’nun deyimiyle ‘tarihin babası’, Yunanlı tarihçi.

Herodotus, Anadolu’nun güney batısında, bir Karya şehri olan Halikarnas‘da M.Ö. 484‘de doğdu. O tarihlerde Halikarnas’ı korkusuz savaşçı kraliçe Artemisia yönetiyordu. Herodot’un gençlik yıllarında ise Artemisia’nın torunu, büyük Pers Kralı Artaxerxes’e bağlı bir diktatör olan Lygdamis kral olmuştu.

Herodot, amaçları Lygdamis ve pers kralının boyunduruğundan kurtulup yine özgür bir Yunan şehri yapmak olan devrimciler arasına katılmıştı. Herodot’un amcası epik şair Panyasis, bu devrimci partinin öncüsüydü. Lygdamis amcasını yakalayıp öldürtünce, Herodot, Damos’a kaçmış ve orada kaldığı sekiz yıl boyunca yazılarında kullandığı lon lehçesini öğrenmişti.

En sonunda diktatör yenilgiye uğratılıp tahttan indirildiğinde vatanına geri döndü ama yeni yöneticilerde kendisine Lygdamis gibi düşmanca davranmaya başlayınca Herodot, Halikarnas’ı tamamen terkederek, gezgin bir hayat yaşamaya başladı. O sıralarda dünyanın kültür merkezi olan Atina, Herodot’un ikinci vatanı oldu. Buradağı saygıyı ve ilgiyi buldu. Atina halkı Herodot’un yazdıklarından çok hoşlanıp kendisine maaş bağladılar. Hatta yazdığı tarihçeler, Olimpiyat Oyunları‘nda okunmuş ve beğeni toplayarak alkışlanmıştı. Ancak Herodot bütün hayatını bu eğlenceli şehirde geçirmedi; dünyanın birçok yerini dolaştı.

Herodot’un eserlerinde anlattığı olaylar, kendi gözlem ve yaşantılarına dayanır. Dünyayı dolaşmanın o çağlardaki tehlike ve zorlukları düşünülürse, bu yolculukların da sonuçları olan yazılar kadar ilgi çekici olduğu kolayca anlaşılır.

Nil Nehri‘nin kuzeyine varıp yukarı Mısır‘a, hatta Babil‘in ötesine, Sus‘a ve yeni bir Hamadan şehri olan Ectaba’yakadar bütün Asya‘yı, Karadeniz, Ege ve Akdeniz‘in bütün kıyılarını gezdi. Yunanistan‘ı karış karış dolaştı, Epirus, Teselya, Atika ve Pelepones’de bütün önemli yerleri gördü.

Atinalılar, M.Ö. 444 yılında zenginliği atasözlerine geçen Sybaris şehrinin yıkıntıları üzerinde Thurii şehrini kurdular; burada her ulustan insan yaşamaya başladı. Aralarında Atina’nın büyük söylevcisi Lysias, Syracusan ve Heradotus da vardı. Herodotus’un burada ne kadar kaldığı bilinmiyor, fakat M.Ö. 426-415 yılları arasında öldüğü sanılıyor.

Tutumu ve metoduyla bilimsel bir tarihçi olan Herodotus, ilgi çekici hikayelere de olan tutkusu yüzünden gerçek olsun olmasın bunları da anlatmıştır. Bu yüzden de bir çok kez bönlükle, gerçeğe sadık kalmamakla suçlandı. Oysa onun bu gelişigüzel gevezeliği okuyucunun ya da dinleyicinin ilgisini çekmek içindi. Herodotus, gerçeği okuyucuya ayrıntılı ve ilgi çekici bir biçimde vermeye çalışmıştır. Herodotus’un eseri, tarihlerin ilki ve düzyazının öncüsü olmasının yan de ilginçtir.