Hoca Ali Rıza Biyografisi
En önemli peyzaj ressamlarımızdan, asker ressam kuşağı’nın bir üyesi olan Hoca Ali Rıza, 1914 Kuşağı ressamlarının hocası olmuştur.
Hoca Ali Rıza, 1858 yılında Üsküdar, İstanbul’da doğmuştur. Babası Süvari binbaşısı Mehmet Rüştü Bey idi. Amatör bir hattat olan babasını yedi yaşında kaybetti. Üsküdar Rüştiyesinde okuduktan sonra 1880 yılında Kuleli Askeri İdadisi (Kuleli Askeri Lisesi)’ne girdi. İdadide okurken kendisi gibi resme meraklı beş-altı arkadaşı ile birlikte devrin Askeri Mektepler Nazırı olan Edhem Paşa’ya arzuhal vererek okulda resimhane açılmasına öncülük etti. Bu başvuru üzerine okula tayin edilen Osman Nuri Paşa’dan resim dersi aldı.
Çalışmaları 1881 yılında Sultan Abdülhamit II tarafından Nişan-i Mecidi’yle ödüllendirildi. Bu teşvik üzerine, tatil aylarını bile resim yaparak geçiren ve Hoca Ali Rıza ve arkadaşları, Fransa’da resim öğrenimi görüp İstanbul’a dönen Miralay Süleyman Seyyid Bey’den ve o sırada İstanbul’da bulunan Mösye Gués adındaki bir Fransız ressamdan da faydalandılar.
Kuleli Askeri İdadisinden mezun olduktan sonra eğitimine Mekteb-i Harbiye-i Şahane’de (Kara Harp Okulu) devam etti. Bu okulda Osman Nuri Paşa’nın öğrencisi oldu. 1884 yılında Harbiye’nin “Menşe-i Muallim” programından öğretmen sınıfından Mülazım-ı Sani (Teğmen) rütbesiyle mezun oldu ve öğretmeni Osman Nuri Paşa’nın yardımcılığına atandı.
Öğrencilik yıllarındaki başarısından dolayı İtalya’da Napoli’ye resim eğitimi alması için yollanmasına karar verilse de Napoli’de çıkan kolera salgını nedeniyle gidemedi.
Asker mekteplerindeki resim derslerine yardımcı olmak maksadıyla otuz örnekli üç model albüm hazırladı. Bu baskılı albümler, o devirdeki orta öğretim kurumlarına resim sanatının yayılmasında büyük rol oynamıştır. Bu çalışmalarının yanı sıra sivil mektepler için de modeller hazırladı. Her birinde yirmi dört resim bulunan bu albümler İstanbul’da basıldı.
Hoca Ali Rıza, 1895 yılında Kolağası rütbesindeyken Yıldız Porselen Fabrikası’nda porselen tasarımları yaptı. Aynı yıl Fausto Zonaro’yla tanışan Hoca Ali Rıza, 1897 yılında Değirmendere’de resim çalışmaları yaptı. 1897 yılında Türk Yunan savaşını anlatan muharebe konulu resimler çalıştı.
1903 yılında Mahmud Şevket Paşa’nın isteğiyle “Eski Osmanlı” kıyafetlerini kapsayan bir albüm çalışmasına katıldı. 1903 yılında Türk Esliha-i Atika Müzesi’nin kuruluşu için oluşturulan komisyonda görevlendirilen Hoca Ali Rıza 1909 yılında Baş Ressam olarak başladığı Harbiye Matbaası’nda iki yıl süre ile çalıştı.
1909 ile 1912 yılları arasında Osmanlı Ressamlar Cemiyeti Başkanlığı görevini sürdürürken; 1909’da Üsküdar İskele Gazinosu’nda resim sergisi düzenledi. Cemiyetin yayın organı olarak Osmanlı Ressamlar Cemiyeti Gazetesi adıyla ayda bir yayımlanan mecmuanın çıkarılmasına öncü oldu.
1910 yılında Topkapı Sarayının Harem dairesinde Osmanlı şehzadelerinin okudukları mektebte Şehzadegan sınıflarında hocalık yapan Hoca ali Rıza, 1911 yılında sağlık durumunun bozulmasıyla Harbiye’den emekliliğini istedi ve Kaymakam (Yarbay) rütbesindeyken emekliye oldu.
1914 yılında İnas Sanayi-i Nefise Mektebi’nde Peyzaj Muallimi olarak görev yaptı. 1917 yılında Maarif Nezareti’ne bağlı olan Sanayi-i Nefise Encümeni azalığına seçildi. 1918 yılında başladığı Çamlıca İnas Sultanisi’ (Çamlıca Kız Lisesi)’ndeki Resim Muallimliği üç yıl sürdü. 1921 Üsküdar Kız Sanayi-i Mektebi’nde Resim Muallimliği, ve 1929 yılında Sultan Ahmet Erkek Ameli Hayat Okulu’nda Muallimlik yaptı.
Türk resim sanatındaki en önemli eserlerini emeklilik yıllarına verdi. Ekonomik sıkıntılar içinde olsa da yaptığı resimleri hiçbir zaman satmayan Hoca Ali Rıza, sadece sevdiklerine resimlerini hediye etmiştir. Çalışmalarında Peyzaj, Natürmort ve mekanlardan kesitler resmetmiş, çalışmalarında ise Füzen, Karakalem, Pastel, Suluboya ve yağlıboya kullanmıştır.
Üsküdar’dan Bebek’e, Arnavutköy’den Burgazada’ya kadar semt yaşantılarını, kahvehaneleri, deniz kıyılarını yorumladı. Hayatını İstanbul’un Üsküdar semtinde geçiren Hoca Ali Rıza, daha çok, buranın kıyı-köşesinde kalan yerleri resmetmiştir. Suluboya ve karakalem tarzında da resim yapan sanatçının, 5 binden fazla eser bıraktığı bilinmektedir. En ünlü tabloları arasında; Peyzaj, Kız Kulesi, Sümbüllü Yalı, İftar Sofrası, Üsküdar’da Bir Sokak ve Göl Kenarı gibi eserler bulunmaktadır.
Hoca Ali Rıza – Göl Kenarı tablosu
Askeri kökenli olmasına rağmen, en başarılı ressamlar arasına adını yazdıran Hoca Ali Rıza, eserlerinde batılı tarzı kullanmaya özen gösteriyordu. Avrupa’yı hiç görmemişti ama izlenimci akımı başarıyla uygulayabiliyordu. Kendisi ilk Türk empresyonist ressam olarak bilinmektedir. Bu tablosu da empresyonist tarzda verdiği bir eser olduğundan, sanatçının en ünlü tablolarından biri olarak anılmaktadır
Hoca Ali Rıza, Nadide Hanım ile evli idi. Nasır Çizen, Nimet Ener, Kadriye Çizen, Hamide Çizen adlarında çocukları vardı.
Hoca Ali Rıza, 20 Mart 1930 tarihinde Üsküdar, İstanbul’da 72 yaşında ölmüştür. Mezarı Karaca Ahmet mezarlığındadır.
İlk resim sergisi ölümünden üç yıl sonra çocukları tarafından açılmıştır. 1958 yılında Ankara’da ve 1960 yılında İstanbul’da toplu sergileri yapıldı. Yapıtlarını hediye etmesinden dolayı resimleri birçok koleksiyona dağılmıştır.
Katıldığı sergiler :
– 1919 Dördüncü Galatasaray Sergisi
– 1926 Çamlıca’dan Marmara’ya Bir Nazar ve “Çamlıca’da Namazgah” adlı tablolarıyla sekizinci Galatasaray Sergisi
– 1927 Beykoz’da İshakağa Çeşmesi, Odam, Ayazma Sokağı, Doğancılar’da Mektep, Şeftaliler, Deniz adlı tablolarıyla onbirinci Galatasaray Sergisi
– 1928 Celal Esad Arseven tarafından düzenlenen Paris Sergisi