Hülagü Han Biyografisi
Moğol İlhanlı Devleti kurucu hükümdarı Hülagü Han, tarihte yaptığı katliamlarla hatırlanmaktadır.
Hülagü Han, 15 Ekim 1218 tarihinde Karakurum’da doğmuştur. Annesi Sorgaktani Hatun, babası Cengiz Han‘ın oğlu Tuluy (d.1192-ö.1232) idi. Möngke (1209–1259), Kubilay Han (1215–1294), Arık Böke (1219–1266) adlarında kardeşleri vardı.
Hülagü Han’ın annesi Sorgoktani Beki ve karısı Dokuz Hatun Nasturi Hıristiyandı. Moğol İmparatorluğu’nun dinlere karşı alışılmış hoşgürüsüne karşın Hülagü’nün Müslümanlara olan düşmanlığında bunların etkisi olduğu düşünülmektedir. Bir başka görüş ise Emeviler ve bazı Abbasi halifelerinin Türk-Moğol halklarına karşı kötü muamele etmesinin Hülagü Han üzerinde intikam hissi uyandırmasının Müslümanlara düşman olmasına etkisi olduğudur.
Hülâgû’nun çocukluk ve gençlik yıllarına ait bilgiler sınırlı olup sadece dedesi Cengiz Han’ın batı seferi sırasında onunla ilgili bir kayıt vardır. Buna göre Cengiz Han, torunlarından on bir yaşındaki Kubilay Han ile dokuz yaşındaki Hülâgû’yu İmil nehri kıyılarında ilk avları dolayısıyla mükâfatlandırmıştır.
Hülagü Han, 1255 yılında ağabeyi Mengü Han tarafından Orta Doğu’da henüz ele geçirilmemiş toprakların fethini tamamlamak üzere görevlendirildi. Görevleri, Lurları hâkimiyet altına almak, Hasan Sabbah’ın kurmuş olduğu Haşhaşi tarikatını ortadan kaldırmak, Abbasi Halifeliği’ni yıkmak ve Eyyubi–Suriye topraklarının istilası ve Mısır’daki Memlük Devleti’ni yıkmaktı. Mengü Han, Hülagü’ye teslim olanlara iyi davranmasını, karşı koyanları ise ortadan kaldırmasını emretti.
Hülagü Han ağabeyi Mengü Han tarafından aldığı emir üzerine büyük bir orduyla sefere çıktı. Luristan Atabeyliği’ni ele geçirdi. 1256 yılında Haşhaşilerden alınması imkânsız olan Alamut Kalesi’ni orduda bulunan Hitaylı mühendislerin yardımıyla yok etti. Hülagü, kalenin altına tüneller açarak petrol ile doldurdu. Daha sonra ateşlenerek patlatılmak suretiyle imha edildi. İçinde bulunan ünlü kütüphanesi de yakılmıştır.
Alamut Kalesi’nden sonra Bağdat’a giden Hülaga Han, Halife Mustasım’dan teslim olmasını istedi. Bunun üzerine halife eğer kendisine saldırırsa Allah’ın gazabına uğrayacağını söyleyerek teslim olmadı. Bağdat’ı kuşatma altına alan Hülagü Han yapılan Düceyil Muharebesi’nde Abbasi ordusunu yendiğinde askerlerin tamamı kılıçtan geçirildi. 13 Şubat 1258 tarihinde Moğollar Bağdat’a girdi. Şehir bir hafta boyunca yağmalandı, halk katledildi. Tarihçilere göre şehirde katledilen insan sayısı 100 bini geçmektedir.
Yapımı nesiller boyu süren cami, saray ve hastaneler yağmalanarak yok edildi. Halife öldürülmeden önce halkının katledilmesi ve şehrinin talan edilmesi izletildi. Sonra halife keçeye sarılıp atlar tarafından çiğnetildi. Bir oğlu hariç tüm oğulları öldürüldü.
Bağdat’ın yağma edilirken sergilenen vahşet Moğol tarihinin en acımasız olayıydı. Bazı Çin şehirlerinin de Bağdat ile aynı kaderi paylaştığı söylenir fakat bunlar belgelenmemiştir. Bundan yüzyıllar sonra bile Bağdat terk edilmiş, harabe şehir görünümünden kurtulamadı.
Bağdat’ın alınmasından sonra bölgedeki küçük şehirler Hülagü Han’a bağlılıklarını bildirdi.
Moğol ordusu Suriye’de Eyyubiler üzerine yürüdü. Akdeniz kıyılarına kadar birlikler gönderildi. Mısır bir sonraki hedef olarak görünüyordu. Ancak Mengü Han’ın ölümü Hülagü Han ve ordusunun büyük kısmını bu seferlerden vazgeçmek zorunda bıraktı.
Arkasından gelen taht kavgaları bir kardeşinin hapse girmesi ve diğerinin de Büyük Han seçilmesiyle sonuçlandı. Mengü Han’ın ölümünden sonra Moğol birliği dağıldı ve imparatorluk dört parçaya bölündü.
Hülagü Han’ın kurduğu İlhanlı Devleti bunlardan biridir.
Mengü Han’ın ölümü üzerine Kubilay Han ile Arık Böke arasında başlayan büyük hanlık mücadelesi sebebiyle Karakorum’daki gelişmeleri yakından takip etmek isteyen Hülâgû, Suriye’deki Moğol kuvvetlerinin kumandasını Ketboğa Noyan’a bırakıp doğuya hareket etmişti. Ketboğa, bazı başarılar elde etmekle birlikte 3 Eylül 1260 tarihinde Filistin’de Aynicâlût’ta Memlük kuvvetlerine mağlûp oldu ve öldürüldü. İslâm dünyasında büyük bir sevinç yaratan Memlükler’in bu zaferiyle Suriye, Mısır ve Mağrib Moğol istilâsından kurtarılmıştır. Moğollar bu savaştan sonra Suriye’yi istilâ amacıyla bir daha ciddi bir harekâta teşebbüs edemediler. Hülâgû’nun intikam almak amacıyla gönderdiği ordu Aralık 1260’ta Halep civarında çok sayıda müslümanı öldürdüyse de kısa sürede geri çekilmek zorunda kaldı.
Hülâgû 1260’tan sonra doğuda Çağatay, kuzeyde Altın Orda ve batıda Memlük devletiyle sürekli şekilde mücadele etmiştir. Bu devletlerden Çağatay ve Altın Orda’nın Cengiz Han’ın oğul ve torunları tarafından kurulmuş olması dikkat çekicidir. Bu dönemde dikkat çeken diğer bir husus da Altın Orda-Memlük dostluğuna karşı oluşturulan İlhanlı-Bizans-Küçük Ermeni Krallığı-Fransa Krallığı-Haçlılar-papalık iş birliğidir. Hülâgû, Altın Orda Hükümdarı Berke Han ile Ocak 1263 yılında yaptığı Terek Savaşı’nda ağır bir bozguna uğradı. Bu iki kardeş devlet arasındaki mücadele Hülâgû’dan sonra İlhanlı tahtına çıkan hükümdarlar zamanında da devam etmiştir.
Anadolu 1243 Kösedağ Savaşı ile Moğol hâkimiyeti altına girmişti. Hülâgû’nun gelmesinden sonra buradaki Moğol baskısı daha da arttı. Hülâgû 1258 yılında Anadolu’yu, merkezi Konya ve Tokat olmak üzere Anadolu Selçuklu Devleti’ni II. İzzeddin Keykavus ile IV. Kılıç Arslan arasında taksim etti ve her iki sultanla ayrı ayrı antlaşmalar yaparak Anadolu’nun İlhanlı Devleti’ne ödediği vergiyi iki katına çıkardı.
Eşleri : Hülâgû’nun on iki karısı, on dört oğlu ve yedi kızı vardı.
Dokuz Hatun
Guyuk Hatun
Kutuy Hatun
Ölcey/Olcay Hatun
Yesuncin Hatun
Çocukları :
Abaka Han
Ahmet Teküder
Tandon Han
Hıyaksemet Han
Tarakay Han
Yeşmut Han
Sara hastalığına yakalanan Hülagü Han, 8 Şubat 1265 tarihinde 47 yaşında İran’ın Doğu Azerbaycan Eyaleti’nde şehir olan Meraga’da öldü. Atı ve cariyeleri kurban edilerek onunla birlikte gömüldü. Cenazesi şamanist geleneklerine göre yapılan son hükümdardır. Mezarı Urmiye Gölü’ndeki bir adadadır. En büyük oğlu Abaka Han yerine geçti ve babasının politikasını devam ettirdi.