Baksı Müzesi Kurucusu
grafik sanatçısı, akademisyen
1946 yılında Bayburt’da doğdu. Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu Resim Bölümü’nden mezun oldu. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde uzun yıllar öğretim üyesi olarak görev yaptı. 1997-2005 yılları arasında fakültenin dekanlığını üstlendi.
Uluslararası Plastik Sanatçılar Derneği’nin kurucuları arasında yer aldı. 1990-95 yılları arasında derneği yönetti. 1991’de İstanbul Sanat Fuarı’nı kurdu. Aynı yıl II.Asya-Avrupa Bienali’nde Türkiye Komiseri oldu. Avusturya Salzburg Şehri Onur Ödülü ve Asya Sanat Bienali, Resim Büyük Ödülü’ne sahip oldu. Çeşitli resmi davetlerle İngiltere, Fransa ve Avusturalya’da araştırmalar yaptı. Pekçok yarışmanın seçici kurulunda yer aldı. Sayısız kişisel sergi gerçekleştirdi ve karma sergilere katıldı.
2005 yılında kurduğu vakıfla Baksı Müzesi’ne hayat verdi. Kişisel sanat çalışmalarının yanı sıra halen müze çalışmalarını yürütüyor. Okan Üniversitesi’nde ders veriyor.
KRONOLOJİK BİYOGRAFİ
1946 Bayburt’da doğdu.
1970 Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu, Resim Bölümü
1974 Sheraton Oteli Sanat Eserleri Yarışması, İkincilik Ödülü, 2 Başarı Ödülü
1975 Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu, Asistanlık
1976 Intercontinental Oteli Sanat Eserleri Yarışması, Birincilik ve Başarı Ödülü
1978 Avusturya Hükümet Bursu, Salzburg Internationale Sommer Akademie für Bildende Kunst
1978 Salzburg Şehir Onur Ödülü, Avusturya
1978 Devlet Sanat Galerisi Ödülü
1978 Görsel Sanatçılar Mayıs Sergisi, Cumhuriyet Gazetesi Özel Ödülü
1980 “Türk Halk Resimleri” Konulu Araştırmasını tamamladı
1981 Günümüz Sanatçıları İstanbul Açıkhava Sergisi Başarı Ödülü
1981 Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu, Öğretim Görevlisi
1983 Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Sanatta Yeterlilik
1984 “Uluslararası İnsan-Sanat-Çevre Sempozyumu” Düzenleme Kurulu Başkanı, M.Ü. Güzel Sanatlar Fakültesi, İstanbul
1985 Devlet Resim ve Heykel Sergisi Ödülü
1986 Asya Sanat Bienali, Resim Büyük Ödülü, Dakka
1986 Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Doçent
1989 “UNESCO A.I.A.P. Türkiye Ulusal Komitesi” (UPSD) Kurucu Kurul Üyesi
1990-1995 “UNESCO A.I.A.P. Türkiye Ulusal Komitesi” Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı
1990 I. Asya-Avrupa Bienali Danışma Kurulu Üyesi
1990 I. İstanbul Sanat Fuarı Yönetim Kurulu Başkanı
1991 II. Asya-Avrupa Bienali Türkiye Komiseri
1991 I. İstanbul Sanat Fuarı Yönetim Kurulu Başkanı
1993 III. İstanbul Sanat Fuarı Yönetim Kurulu Başkanı
1993 İstanbul Büyükşehir Belediyesi Nejat Eczacıbaşı Müzesi Danışma Kurulu Üyesi
1993 Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Profesör
1994 İstanbul Bienali Danışma Kurulu Üyesi
1997 İstanbul Bienali Danışma Kurulu Üyesi
1997 Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı
İstanbul’da yaşıyor.
KİŞİSEL SERGİLER
1981 Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu, İstanbul
1985 Vakko Sanat Galerisi, İstanbul-İzmir-Ankara
1986 Sanat Kurumu, Ankara
1987 Urart Sanat Galerisi, İstanbul
1988 Vakko Sanat Galerisi, İzmir
1988 Beymen Sanat Galerisi, Ankara
1989 Lebriz Sanat Galerisi, İstanbul
1990 Palet Sanat Galerisi, Eskişehir
1991-1992 Akpınar Sanat Evi, Ankara
1992 ARS Sanat Galerisi, Ankara
1992 Fy Art Gallery, İzmir
1992 İgedo Fuarı, Düsseldorf, Almanya
1992 Mariott Hotel, Frankfurt, Almanya
1994 “Fasikül II Osmanlı”, Yıldız Sarayı Silahhane Binası, İstanbul
1994 Mine Sanat Galerisi, İstanbul
1995 “Anadolu’nun Görsel Tarihi Fasikül III, Selçuklu Alanya Tersanesi”
1997 Galerie Inge Beacker, Köln, Almanya
1998 Durmuş Yaşar Kültür Merkezi, İzmir
GRUP SERGİLERİ
1975 Devlet Resim ve Heykel Sergisi, Ankara
1977 Yeni Eğilimler Sergisi, İstanbul
1978 39. Devlet Resim ve Heykel Sergisi, Ankara
1978 “Öğretim Üyeleri Sergisi”, Resim ve Heykel Müzesi, İzmir
1979 İstanbullu Sanatçılar Sergisi, Ankara
1981 “Birleşik Sergi”, Taksim Sanat Evi, İstanbul
1983 “La Peinture en Turquie”, Fransız Sefareti, Ankara
1983 Resim ve Heykel Müzesi Açıkhava Sergisi, İstanbul
1985 “Türk Resminden Seçmeler”, İstanbul
1985 “Öncü Türk Sanatından Bir Kesit”, İstanbul
1985 “Türk Resim ve Heykeli”, Romanya
1986 “III. Asya Sanat Bienali”, Bangladeş
1987 “İstanbul’dan Çağdaş Türk Resmi”, Ankara
1987 “Türk Sanatı Sergisi”, Çin
1987 “Cumhuriyet Dönemi Türk Resmi”, Ankara
1988 “Adsız Kadınlar”, Urart Sanat Galerisi, İstanbul
1988 “Çağdaş Sanatçılar”, Resim ve Heykel Müzesi , İstanbul
1991 “Türk Resminde Ortak Bilinç”, İstanbul
1991 “Çağdaş Türk Plastik Sanatlar Sergisi”, Ankara
1991 “Çekmeceler”, Galeri Md, İstanbul
1992 “5 Artisti Turchi”, Trieste, İtalya
1992 II. İstanbul Sanat Fuarı, TÜYAP, İstanbul
1993 III. İstanbul Sanat Fuarı, TÜYAP, İstanbul
1993 “20. Yüzyıl Sonuna Doğru”, Galeri B, İstanbul
1997 “Buluşmalar”, Deniz Müzesi, İstanbul
1998 Köln Sanat Fuarı, Köln, Almanya
1998 “Yaşayan Türk Plastik Sanatlar Sergisi”, Bilim Sanat Galerisi Organizasyonu, Çağdaş Sanatlar Merkezi, Ankara
1998 “Türk Resminde Soyut Eğilimler”, Galeri Baraz Organizasyonu, AKM, İstanbul
HABER
Hüsamettin Koçan Baksı Köyü’ne geri dönüyor
(Aileyi bir araya getirdi)
Merve Dalar
Hürriyet 9 Şubat 2013
Anonim kültürü çağdaş sanatla buluşturan Hüsamettin Koçan’ın retrospektif sergisi 13 Şubat-30 Mart tarihleri arasında İş Sanat Kibele Sanat Galerisi’nde. Sanatçı, merkeze karşı isyan dolu öyküsünü ailesini bir araya toplayarak anlatıyor.
Geriye dönüş
Hüsamettin Koçan, Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu ile başlayıp Marmara ve Okan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanlığına kadar uzanan uzun yolculuğunda hem yönetip hem de üreten bir sanatçı. Türk filmlerindeki gibi İstanbul sevdasıyla gelip, stres dolu şehir hayatıyla hayal kırıklığına uğramış. Bugünse doğduğu yere Bayburt’un Bayraktar Köyü’ne geri dönmeyi düşünüyor. Ve Koçan’ın retrospektif sergisi, sanatçının adeta bu yolculuğunu, yani geriye dönüşü anlatıyor. Koçan, ne yapmış? Ne yapıyor? Ne yapacak? Cevaplar, retrospektif çalışmasında.
Gurbet
İnsan belli bir zaman sonra geriye dönüp bakma ihtiyacı duyuyor. Benim ailemdeki mesele ‘gurbet’. O dönemde Batılılaşmayla köylüler ‘gurbet’ diye bir şeyin farkına varıyorlar. Babam, onlardan bir tanesi. Babam, üvey anne ile baş başa kalınca dayanamayıp Bayburt’tan Çetinkaya’ya abisinin yanına atla gidiyor ve Keşan’a kadar geliyorlar. Keşan’da amcam ölüyor ve onu geri götüremiyorlar. O yüzden babamın en büyük isteği ‘geri gitmek’ti. Bu durum beni de geri dönmeye telkin etti.
Hoşça kal İstanbul
İstanbul’a gelecek aramak, mutlu olmak, kalmak için gelmiştim. İlk fırsatta da kendime bir ev yaptım, buralı olayım diye. Fakat son noktam, İstanbul’dan gitmek. Sergiden sonra Bayburt’a gidip, orada yaşayacağım. Önceden İstanbul’a gitmek başka bir dünyaya gitmek gibiydi. Sonra buraya geliyorsunuz hengâme, gürültü ve sıradanlaşma görüyorsunuz. Keşfedilecek yer Anadolu’da, dağlarda, köylerde…
Sanatta ne olmalı?
Doğadan gelen içsellik sanatın ham maddesidir. Sanatçı kendini adamalı, sorgulamalı, sınırlarını zorlamalı. Sanatı kendi hayatından yaratmalı ve bunu derinleştirmeli. Ben 1980’lerde atölyelerimi ticari işe döndüğü için kapattım, geride anlam bırakmak istiyordum. Babamın vasiyeti üzerine Bayrburt’a geri gittiğimde kültürümüzden eser kalmadığını, köyümde köylülüğün kalmadığını gördüm. Halbuki derinliğim oradaydı. O yüzden çalışmalarımı gelenekten yola çıkarak gelecekçi bakış açısıyla yorumluyorum. Ben bir ağa ailesi oğluyum. Varlıklı olmamıza rağmen tarlalarda çok çalıştım. İşlerim o günleri, ait olduğum toplumu anımsatıyor.
İsyankâr bir öykü
Retrospektif sergim merkeze itirazı olan bu yolculuğumu, kültürel ilişkileri sorgulayan ve dinleyen, geleneksel motifi kullanarak yeni bir dil yaratmaya çalışan öykümü gösteriyor. Sergi mekânını siyaha boyadım, bir tarafsızlık yarattım çünkü bugüne kadar yaptığım bütün resimleri bu sergide topluyorum. Hem aileyi bir araya toplayan hem de kendime dışardan bakmamı sağlayan bir sergi aslında.
Monumental Serisi
Serginin ilk bölümü sanat hayatımın ilk yıllarından oluşuyor. Sanata sezgiyle başlamışım. Kaş’ta yeraltı kentine gittiğimde suyun içindeki kaya mezarlarını görünce çok etkilendim ve resim yapma isteği geldi. Bu seri onu gösteriyor.
Osmanlı Serisi
İçsel dönemimden sonra Osmanlı serisiyle birlikte daha planlı çalışmaya başladım. Önce Osmanlı’yı araştırdım sonra seriyi ürettim. Geleneksel dut yaprağının yerine, kavak yaprağı üzerine padişahların resimlerini yapıştırdım. Alttaki piramitler o padişahın kaç yıl iktidarda kaldığını anlatıyor.
Şaman Serisi
Doğduğum köyün eski adının Baksı olması ve ‘şaman’ anlamına gelmesi Şaman geleneğinin bir devamı olarak görülebilir. Heykellerden oluşan şamanik figürler üzerine kendi hayatımdan semboller var. At figürü babamın maceralarını, kurtlar ise bizim annemle tarlaya gidişimizi anımsatıyor.
HABER
‘Biz geleneği uzun süre algılayamadık’
Zaman 4 Mart 2013
Sanatçı Hüsamettin Koçan’ın “41 Adım” başlıklı retrospektif sergisi mart sonuna dek İş Sanat Kibele Galerisi’nde. Sergi vesilesiyle geçmişten geleceğe tüm zamanlara bakan Koçan, “Biz geleneği algılayamadık epey süre. Bu coğrafyada yapılmış her şey yan yana geliyor ve bizim sanatsal belleğimizi oluşturuyor. Bilemedik, yanıldık” diyor.
Yaşayan bir sanatçı için retrospektif sergi büyük şans! Kendine biraz öteden ve bambaşka gözlerle bakıp kendini yeni baştan sorgulama, anlama ve anlatma şansı! Sanatçı Hüsamettin Koçan, şu günlerin en şanslısı bu anlamda. Koçan, İş Sanat Kibele Galerisi’nde devam eden “41 Adım” başlıklı retrospektif sergisi için “Akan bir su bu.” diyor kısaca. Uzuncaysa: “Eserlerimi yan yana ve derli toplu şekilde bir arada görmek kendime ayna tutmak gibi. O aynadan bütün sanatsal geçmişimi, burada olmayan ayrıntıları da hatırlayarak, görüyorum.”
Sergi hazırlığı 3,5-4 ay sürmüş; yani çok kısa. Ama Koçan’ın akademisyenlikten gelen derli topluluğu işi epey kolaylaştırmış. “2000’lere kadar her şeyi düzenli şekilde takip etmişim. Sonra piyasaya girdiğim için biraz dağılmışım. Yakın dönem işlerime çok zor ulaştım.” diyor ve nedenini, nasılını anlatıyor Koçan: “2000’lere kadar sanat pazarıyla zorlama bir ilişkim olmadı. Resimlerimi satmak için değil, sadece sevdiğim için yaptım. Ama sonra müzeye (Baksı) para lazım olunca piyasa işlerine girdim; belli bir ölçüde. Ama yine de… Satmaya yönelik resim yapmamış olmayı tercih ederdim.”
Baksı Müzesi, Koçan’ın 2010 yılında memleketinde, Bayburt’un Baksı köyünde, kurduğu müzesi. Yaptığı her şeyin üzerine çıksa, hatta sanatçıdan rol çalsa da Koçan’a göre bir dönem işi Baksı; sadece süresi uzun ve toplumsal. Sonrası da var. Koçan, müzeyi tamamlar tamamlamaz heykele yönelmiş. Çünkü müze ona üç boyutu sevdirmiş. İş Sanat Kibele Galerisi’ndeki retrospektifte Koçan’ın heykelleri de çıktı görücüye, ilk defa.
Sanatçının bugüne dek açtığı 41 kişisel sergiyi temsil eden retrospektif; tam anlamıyla bir derleme, toplama, kayıt altına alma çalışması. “Her dönemimden bir şeyler koymaya çalıştım. Elimde ne varsa, en güzellerini seçtim. Çatıda bir suluboyam kalmış mesela, 1975’ten. Onu bile buldum…” cümleleriyle hazırlıklarını özetliyor Koçan.
Sergide Osmanlı ve Selçuklu serisinden Körler İçin Resimler’e 100’e yakın eser var. Eserlerin temel özelliği; Koçan’ın Anadolu kültürleri ve halk resimleriyle ilişki kurma çabası. Tüm çabalarını bir arada görmekten son derece memnun sanatçı. Bu memnuniyetini birkaç şeye bağlıyor. Bir, aralarına 1946 yılında katıldığı ailesine… Ona taşıyabileceği büyüklükte sepetler taşıtan, başarabileceği görevler vererek sorumluluk duygusunu sevdiren ailesine… İki, 1970’te mezun olduğu ve yerel kültürlere önem veren deneysel eğitimiyle kendisini bulmasına yardım eden okulu Eski Tatbiki Güzel Sanatlar Akademisi’ne… Sonra da üzerine toplumsal sorumluluklar yükleyen yaşadığı zamana.
O zamanı “Bu dünya nasıl daha iyi bir yer olur meselesine çok kafa yorduk biz. Bütün caddeleri galeri yapmayı, sanat eserleriyle donatmayı istedik. Böyle bir heyecanımız vardı. O heyecanla yanlışlar da yaptık tabii. Köyümde bana solcudur ama iyi adamdır denmesinin sebebi budur, gençlik hatalarım.” şeklinde anlatıyor ve ekliyor Koçan: “Aradan çok zaman geçince şunu gördüm. Toplumun bir bedeni, bir yürüyüşü, doğal bir refleksi var. Onları görmeden toplumla ilişki kuramazsınız.” Bir de örnek: “75’ti sanırım. Konya’da kapısına kilit vurulmuş bir depoda bir sürü yazı, resim buldum. Cebimdekinin hepsini verdim, onları arabanın arkasına yükledim, büyük bir heyecanla eve getirip astım. Sonra arkadaşlarımı çağırdım; aynen şöyle dediler: ‘Ne o; ticari mi oluyorsun…’ Yani onlara kültür ürünüdür diye bakmadılar. Arkasından rahmetli babam geldi eve. Onları gördü, ‘Allah’ım sana çok şükür…’ dedi ve ekledi: ‘Sana komünist diyenler, mason diyenler gelsinler de bunları görsünler.’ Biz geleneği algılayamadık epey süre. Bu coğrafyada yapılmış her şey yan yana geliyor ve bizim sanatsal belleğimizi oluşturuyor. Bilemedik, yanıldık.”
HABER
Baksı Müzesi’nin sanat atölyeleri çocuklara açılıyor!
Zaman 24 Mayıs 2013
Bayburtlu ressam Hüsamettin Koçan tarafından 2005’te kurulan Baksı Müzesi, 3-8 Haziran 2013 tarihleri arasında, başrolde çocukların olacağı bir sanat şenliğine hazırlanıyor.
Hazırlıklarına aylar öncesinden başlanan Bayburt I. Öğrenci Sanat Şenliği’nin başvuruları tamamlandı. İlk ve ortaokul öğrencilerinin “yöresel değer ve efsaneler” temalı resim çalışmaları Prof. Dr. Hüsamettin Koçan tarafından teslim alındı.
Bölgede göç ve paralelinde oluşan geleneksel kültürün kaybolmasını engellemeye yönelik bir misyonu üstlenen BAKSI Kültür Sanat Vakfı, bünyesinde kurmuş olduğu Baksı Müzesi’nde düzenleyeceği Bayburt 1. Öğrenci Sanat Şenliği ile Bayburt’ta kültürel miras değerlerini korumayı amaçlıyor. Bu şenlik ile güzel sanatlar alanında yetenekli çocukları keşfetmeyi hedeflediklerini belirten Vakıf Kurucusu, ressam Prof. Dr. Hüsamettin Koçan; “Zanaatkarlık kavramı, tarihten bugüne, bu coğrafyada var olan bir olgudur. Bu becerinin, kültür mirası olarak gelecek nesillere aktarılması şart. Bu nedenle çocuklarımıza, zanaata, sanata ve tabii ki yöresel değerlerimize, başta kendimizin sahip çıktığını göstererek onlara aktarmalıyız. Vakfımızın ve müzemizin kuruluş amacı da budur. Ayrıca kültür mirasımızı yalnızca gelecek nesle aktarılması yeterli bir çaba değildir. O mirası özümsemeli ve üzerine yeni değerler eklemeliyiz. Bu noktada 7’den 70’e herkese düşen bir görev mevcut. Bayburt öğrenci şenliğimizin çıkış noktası da budur. Bir çocuğun hayal gücü, birazcık yetenek ile buluşursa küçümsenemez bir değere ulaşır. Bunun bilincindeyiz. Ancak bunun açığa çıkabilmesi için de gerekli imkanı çocuklarımıza sunmalı ve onları doğru bir şekilde yönlendirmeliyiz. Bu şenlik ile birçok gizli yeteneği bulabileceğimize inanıyorum. Bu da bizim için en büyük kazanç olacaktır.” dedi.
Şenliğin birinci aşaması, ilk ve ortaokul öğrencilerinin, Bayburt’un kültürel değerlerini konu alan resim çalışmaları ile şenliğe başvuruda bulunmalarıydı. Başvuru sayısı beklenenin üzerinde gerçekleşti. Öğrencilerin resim çalışmalarını teslim alan Prof. Dr. Koçan; “Beklediğimizin üzerinde bir başvuru sayısına ulaştık. Bu gerçekten de bizi çok sevindirdi. Oluşturduğumuz değerlendirme kurulu ile bu resimler arasından yetenekli bulduğumuz 150 çalışmayı belirleyeceğiz. Şenliğin ikinci aşaması dediğimiz, resim atölyelerinde eğitime katılmaya hak kazanan 30 öğrencimiz yine bu 150 çalışma arasından seçilecek. Son aşama ise atölye çalışmaları sonrasında en yetenekli 15 öğrencimiz Baksı Kültür Sanat Vakfı’nca bir yıllık eğitim bursu ile ödüllendirilecek.” Koçan, şenliğin finalinde başarılı bulunan 150 resmin yer alacağı serginin yanı sıra çocukların sahne alacağı tiyatro ve müzik performans gösterileri düzenleneceğini de kaydetti.
Baksı Kültür Sanat Vakfı & Baksı Müzesi / 2005 yılında Prof. Hüsamettin Koçan tarafından kurulan ve merkezi Bayburt’ta bulunan vakıf; günümüz sanatı ile geleneksel sanatı ortak bir zeminde buluşturarak sanatı ve kültürü yaygınlaştırmayı amaçlıyor.
Baksı Müzesi Doğu Karadeniz’de, Bayburt’un 45 km dışında, Çoruh Vadisi’ne bakan bir tepenin üzerinde kurulu olup, çağdaş sanat ve geleneksel el sanatlarına aynı çatı altında yan yana ve iç içe yer veriyor.
HABER
Baksı Müzesi’ne Avrupa’dan ödül
ntv 4 Aralık 2013
Avrupa Konseyi’nin 2014 yılı Müze Ödülü’ne bu yıl Bayburt’taki Baksı Müzesi layık görüldü.
Ödül, 1977 yılından bu yana Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi tarafından “Avrupa kültürel mirasının tanıtımında önemli rol oynayan” bir müzeye veriliyor.
Avrupa Konseyi’nden yapılan açıklamada, Baksı Müzesi’nin ödüle layık görülmesinde “üst düzey sanat ve dizaynın Anadolu’nun kuzeyindeki gelişmemiş kırsal bölgelere taşınmasında oynadığı rolün” dikkate alındığı bildirildi.
Ödüle çok sayıda başvuru arasından Letonya’nın başkenti Riga’daki Zanis Lipke Memorial ve İsveç’in Umea kentindeki Bildmuseet müzeleri de aday gösterilmişti.
Ödüle 2013 yılında İngiltere’deki Liverpool Müzesi, 2012 yılında Almanya’nın Köln kentindeki Rautenstrauch-Joset Müzesi, 2010 yılında da Portimaoau Müzesi layık görülmüştü. Avrupa Konseyi Müze Ödülü bugüne kadar Türkiye’de İstanbul Arkeoloji Müzüesi (1993) ve Edirne Sağlık Müzesi’ne (2004) verilmişti.
Baksı Müzesi’ne ödül olarak bronzdan yapılma “Güzel Göğüslü Kadın Heykeli” ve bir de diploma verilecek. Ocak ayında Strasbourg’da düzenlenecek bir törenle takdim edielecek heykel bir yıl Baksı Müzesi’nde kalacak.
Baksı Müzesi Doğu Karadeniz’de Bayburt’un 45 kilometre dışında Çoruh Vadisi’ne bakan bir tepenin üzerinde kurulu. Eski adıyla Baksı, bugünkü adıyla Bayraktar köyü yakınlarındaki müze çağdaş sanat ve geleneksel el sanatlarına aynı çatı altında yer veriyor.
HABER
TBMM Onur Ödülü Prof. Dr. Koçan ile Prof. Dr. Demirer’e
19 Haziran 2014
TBMM Onur Ödülü, Okan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinden Prof.Dr. Koçan ve Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinden Prof.Dr. Demirer’e verildi.
Koçan, Bayburt Bayraktar Köyü’nde kurduğu, geleneksel kültürü koruyarak, gelecek kuşaklara aktarma çabası olan, bu amaçla kadın istihdamı projelerini ortaya koyan Baksı müzesi ile Avrupa Konseyi’nden Müze Ödülü aldı.
İstanbul Sanat Fuarı kurucusu olan Koçan, sanat tır projesi, sanat-çadır projeleri bulunuyor.
HABER
Koçan ve Demirer’e Meclis Onur Ödülü
1 Ekim 2014
TBMM 2014 Onur Ödülleri, özellikle kanser çalışmaları ile uluslararası alanda Türkiye’nin adını dünyaya duyuran Prof. Dr. Taner Demirer ve sanat alanında 2011 yılında Bayburt’un Baksı köyünde müze açan Prof. Dr. Hüsamettin Koçan’a verildi.
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, 94 yaşındaki Gazi Meclis’in 24. dönem 5. yasama yılının başladığı günde bu ödüllerin verilmesinin anlamlı olduğunu belirtti. Çiçek, “Yeni yasama yılının siyasi olgunluk, uzlaşma kültürü, karşılıklı anlayış ve saygı esasları çerçevesinde huzurlu ve verimli bir yıl olmasını temenni ediyorum” dedi. Çiçek törende yaptığı konuşmada özetle şunları söyledi:
İKİ PROFESÖRE ÖVGÜ
“Demirer ve Koçan, kendi alanlarında yürüttükleri çalışmalar, eğitime ve toplumsal hayata sağladıkları katkılar, ülkemize ve insanlığa hizmete adanmış hayat hikâyeleri ve uluslararası camia tarafından gördükleri takdir nedeniyle TBMM Onur Ödülü’nü almaya hak kazanmışlardır. Demirer, tıbbın, insanlığın kimi zaman halen çaresiz kaldığı en zorlu alanlarından biri olan kanser araştırmaları, kök hücre ve kemik iliği nakli alanlarında genç yaşına rağmen üstün nitelikli çalışmalar sergilemektedir. Koçan ise, geleneksel değerlerimize ve kültürümüze katkıda bulunmak amacıyla kurduğu ‘Baksı Müzesi’ ile yaşamı boyunca gerçekleştirdiği çalışmalarını taçlandırmış bir sanatçımızdır. Doğduğu yer olan Bayburt’a kurduğu bu müze, kendi ifadesiyle ‘gurbetin, kaybolan geleneklerin, unutulan değerlerin neden olduğu sorun ve sonuçlara bir çözüm arayışı’dır.”
HABER
Baksı Müzesi, bir bölgeyi nasıl değiştirir?
Zaman 12 Temmuz 2015
İstanbul Modern ve Pera Müzesi’nden sonra Bayburt’taki Baksı Müzesi de 10. yılını bir dizi etkinlikle kutluyor.
Avrupa Parlamenterler Meclisi tarafından verilen “Avrupa Konseyi 2014 Yılın Müzesi Ödülü”nün sahibi Baksı Müzesi, 23-26 Temmuz’da “Uluslararası Müzecilik Workshop”ına ev sahipliği yapacak.
The International Council of Museum (ICOM) işbirliğiyle gerçekleştirilecek programda dünyaca ünlü 22 müzenin temsilcileri, “Baksı’da Kalkınmanın İtici Gücü Olarak Bölgesel Müzeler”i konuşacak.
Etkinlikler kapsamında ayrıca Marcus Graf küratörlüğünde “On” isimli bir serginin yanı sıra Özlem Yalım’ın koordinatörlüğünde Türkiye’den tasarımcıların tasarımlarıyla desteledikleri “Tılsım” başlıklı küçük bir obje sergisi de açılacak.
HABER
Bölgesel müzeler Baksı’da dertleşecek
ZEHRA ONAT
Zaman 22 Temmuz 2015
Bayburt’taki Baksı Müzesi 10. yılını, ‘kendisi gibi’ olan bölgesel müzelerle birlikte kutluyor.
Yarın başlayacak ve dört gün sürecek Uluslararası Müzecilik Atölyesi’nde dünyanın farklı ülkelerinden müze temsilcileri ‘Kalkınmanın İtici Gücü Olarak Bölgesel Müzeler’i konuşacak. Müzenin kurucusu Hüsamettin Koçan, yakın gelecekte Bayburt merkezde 200 kadının istihdam edileceği bir proje üzerinde çalıştıklarını söyledi.
Bir hayalin peşinden, her türlü zorluğu göze alıp koşunca meyveleri de ardı ardına geliyor. Prof. Dr. Hüsamettin Koçan’ın 2010’da memleketi Bayburt’un 45 km dışında kurduğu Baksı Müzesi, geçtiğimiz yıl, açılışının üstünden 4 yıl gibi kısa bir süre geçmiş olmasına rağmen Avrupa Konseyi 2014 Yılın Müzesi Ödülü’nün sahibi oldu. Bu yıl ise yine önemli bir etkinliğe ev sahipliği yapıyor. Türkiye’nin ilk bölgesel müzesi Baksı, dünyanın farklı ülkelerinden ‘kendisi gibi’ olan bölgesel müze temsilcilerini ICOM (Uluslararası Müzeler Konseyi) Uluslararası Müzecilik Atölyesi’ kapsamında ağırlıyor. Yarın başlayacak ve dört gün sürecek Kalkınmanın İtici Gücü Olarak Bölgesel Müzeler atölye çalışmasına uluslararası alanda 20 üye ile 50’ye yakın yerli müze temsilcisi katılacak.
Avrupa Müze Forumu, ICOM Avrupa ve ICR Uluslararası Bölgesel Müzeler Komitesi’nin yanı sıra Azerbeycan, Türkiye, Yunanistan ve Hırvatistan’dan bölgesel müze temsilcilerinin katılacağı atölye çalışması, müzelerin sosyal gelişimdeki değerini araştıracak. Etkinlik kapsamında, müzelerin yaşayan kültürle ve bölgeyle kurabileceği bağlantılar, somut ve somut olmayan kültürel varlıklar ile müzelerin ilişkisi, yerel-bölgesel potansiyelin üretime dönüştürülmesi, müzelerin üretim, istihdam ve ulusal-uluslararsı pazardaki yeri tartışılacak. Atölye çalışmasında ortaya çıkan sonuç önerileri basılı hale getirilip 2016’da Milano’da gerçekleştirilecek ICOM Genel Konferansı’nda sunulacak.
‘BAKSI BİR UMUT OLUŞTURDU’
Farklı ülkelerden temsilcileri bir araya getirecek atölye çalışması bölgesel müzelerin toplumdaki doğrudan ve dolaylı etkilerini, karar mekanizmaları ile kalite standartlarını belirlemedeki rolü hakkında yol gösterici olacak.
Atölyeyi fırsat bilerek müzenin kurucusu Prof. Dr. Hüsamettin Koçan’a sorularımızı sorduk. Örneğin Türkiye’nin en fazla göç veren ilinde kurulan müzenin tutunmasında hangi dinamikler rol oynuyor? Konumu açısından riskli olan müzeye başarı nasıl geldi? “Göç veren bir bölgede kurumlaşmaya çalışmak ve o bölgede bir kültürel direnç oluşturmak, günümüzde yersiz yurtsuzlaşan insanlar için bir umut oluşturdu. Ayrıca bir sanatçının doğduğu topraklara geri dönme, bu bölgede barışçıl ve üretken ilişkileri geliştirme çabası müzeye yönelik olağanüstü bir ilginin doğmasına neden oldu.” diyor Koçan. Baksı’nın günde ortalama 40 ile 250 arasında ziyaretçisi var. Dönem dönem değişen profilde, kış ve bahar aylarında üniversite öğrencileri, mayıs-ekim aylarında ise yabancı ziyaretçiler ve sanat izleyicileri müzeyi ziyaret ediyor.
Ekonomik katkıları bir yana, müzenin kültürel dönüşüme ve kalkınmaya desteği kuşkusuz daha önemli. Ancak çok yeni bir müze olduğu için sonuçları çabucak görmek mümkün değil. Hüsamettin Koçan, “Baksı Müzesi, sürdürülebilir bir kültürel altyapı kurmak için insana odaklanmış bir proje. Buradaki hedefimiz öncelikle üst sanat ve alt sanat ayrımını ortadan kaldırarak etnografya ile günümüz sanatını aynı mekânda sunmak gibi geleneksel müzeciliğin tercih etmediği bir yöntemi benimsiyor. Bu yöntem, izleyiciye mukayese olanakları sunmak ve kültürel demokrasi için gerekli zemini oluşturmak amacıyla tercih edildi.” diyor. Müzenin ekonomik kalkınmaya etkileri kadınlar üzerinde daha görünür bir hal alıyor. Yoğun göç veren bölgede, özellikle kadınların üretime katılmaları için ehram, kilim, seramik, doğal boya ve ahşap baskı gibi müze atölyeleri düzenleniyor. Koçan’a göre bu atölyeler kadının içe dönük, geri plandaki yaşantısına ekonomik bir boyut kazandırıyor. Hüsamettin Bey, gelecekte oluşacak taleplere müze merkezinin yeterli gelmeme ihtimaline karşı ise Bayburt merkezde 200 kadının çalışabileceği yeni bir bina inşa etmek için proje çalışmalarının başladığını da ekliyor.
10. yılda ‘ON Sergisi’
Baksı Müzesi, 10. yılını Marcus Graf’ın küratörlüğünde “ON Sergisi” ile kutluyor. 12 Ağustos’ta açılacak sergi, başlıca çağdaş sanatçıları, yerel sanat yapıtlarını ve tarihsel olduğu kadar etnografik açıdan da önemli eserleri izleyiciyle buluşturuyor ve müze koleksiyonuna dair özel bir seçki sunuyor. Baksı Müzesi koleksiyonundaki eserlerin, müzenin “sanat ve zanaat arasında diyalog kuran” konseptine bağlı kalarak yeniden kurgulanmasıyla oluşturulan sergide, Ömer Ali Kazma, Seçkin Pirim, Hüseyin Çağlayan, Seyhun Topuz, Gülsüm Karamustafa, Mustafa Horasan ve Kemal Tufan gibi sanatçıların yapıtları yer alıyor. Erdoğan Zümrütoğlu, Selahattin Yıldırım gibi sanatçılar ise eserleriyle Baksı Müzesi’nde ilk kez izleyici karşısına çıkıyor. Sergi 12 Mayıs’a kadar görülebilir.
HABER
Baksı Müzesi’ne Kültür Sanat Özel Ödülü
22 Şubat 2018
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katıldığı törenle Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Sanat Özel Ödülleri sahiplerini buldu.
Necip Fazıl Kısakürek, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Süheyl Ünver, Halil İnalcık’a verilen bu ödüllerin yerini bulduğuna inandığını kaydeden Erdoğan, 2017 ödüllerine bakıldığında da benzer bir manzaraya şahit olunduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk sinemasının bir dönemine senarist ve yönetmen olarak damgasını vuran Safa Önal’ın bu alanda ödüle ziyadesiyle layık olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
“Kanun sazını icrası ve araştırmacı kişiliğiyle Türk sanat müziğimize çok önemli katkılarda bulunmuş olan Cüneyt Kosal, elbette bu ödüle ziyadesiyle layıktır. Osmanlı’nın sanat tarihine olan vukufiyeti, genç nesillere de örnek olan Nurhan Atasoy, elbette bu ödüle ziyadesiyle layıktır. Tasavvuf tarihinin yanı sıra geniş bir alanda nitelikli eserleriyle mümbit bir kalem olan Süleyman Uludağ hocamız, elbette bu ödüle ziyadesiyle layıktır. Geleneksel ve çağdaş sanat eserlerini ülkemizin her köşesine taşıma konusundaki gayretini yakından bildiğimiz Baksı Müzesi elbette bu ödüle fazlasıyla layıktır.”