Hüseyin Avni Lifij Biyografisi
Hüseyin Avni Lifij, simgeci bir yaklaşımla yaptığı lirik resimlerle öne çıkan 1914 Kuşağı ressamlarındandır.
Hüseyin Avni Lifij, 1886 yılında Samsun‘un Ladik ilçesine bağlı Karaaptalsultan köyünde doğmuştur. Çerkes asıllıdır. Lifij “beyaz tenli” anlamına gelir. Hüseyin Avni Lifij’in ailesi 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Kafkasya’nın Kuban bölgesinden göç ederek önce Samsun‘a yerleşti. 1887 yılında ailesi İstanbul’da Rumeli Hisarına yerleşti. İlköğrenimini 1893 yılında girdiği İstanbul Fatih Aşıkpaşa Mahalle Mektebini 1896 yılında resim ve müzik derslerine özel ilgi duyarak bitirdi. 1896 yılında başladığı orta öğrenimini Şehzadebaşı’ndaki “Numune-i Terakki Mektebi”nde 1898 yılında tamamlayarak; dönemin geçerli olan dili Fransızcayı idadi mezunu bir kişiden ders alarak öğrenmeye çalıştı. 1898 1898-1900 yılları arası hastalandığı için iki yıl okula gönderilmedi.
Hüseyin Avni Lifij, 1901 yılında Osmanlı Nafıa Nezareti’nin Demiryolları Müdürlüğü’nde işe girdi. Fransızcasını pekiştirmek için Alyans İsraelit okuluna kısa bir süre devam etti. İskender Ferit Bey’den de özel Fransızca dersi aldı. 1904 yılına kadar Fransızca derslerine devam etti. Anatomi öğrenmek için Mülkiye Tıbbiyesi’ne, boya tekniğini öğrenmek için ise Eczacı Mektebi’nin fizik kimya derslerine dinleyici öğrenci olarak katıldı.
Hüseyin Avni Lifij, Fransızca öğretmeni İskender Ferit ve 1906 yılında Ayasofya’da mimari çizimler yapmakta iken tanışıp arkadaş olduğu Fransız mimar Henri Prost resimlerini Müze Müdürü Osman Hamdi Bey’e göstermesini isteyince götürüp gösterdi. Resmi beğenen Osman Hamdi Bey, bundan sonra da yaptığı diğer resimleri de kendisine göstermesini istedi. 1908 yılında Osman Hamdi Bey, Paris’e gönderilecek öğrenci adayları listesine Hüseyin Avni Lifij‘i de yazarak onun önerisiyle Halife II. Abdülmecid tarafından; bir yıl kadar Sanayi-i Nefise Mektebi’nde temel eğitim aldıktan sonra, 11 Ocak 1909 tarihinde Fransa’ya gönderilmiştir. Burada Paris’in ünlü sanat okulu L’Ecole Nationale Speciale des Beaux Arts’da dersleri izleme izni alır.
Hüseyin Avni Lifij’in 1907 yılında yaptığı pipolu Otoportresi İstanbul Resim ve Heykel Müzesindedir.
1909-1912 yılları arasında Paris’te Fernand Cormon’un atölyesinde çalışan Hüseyin Avni Lifij, 1912 yılında Türkiye’ye dönmesinin ardından İstanbul Sultanisi (İstanbul Erkek Lisesi)’nde resim öğretmeni olarak görev yaptı. 1915 yılında Kandili İnas Sultanisi (Kandilli Kız Lisesi)’nde Fransızca öğretmenliği yaptı.
Ayrıca Sanayi-i Nefise Mektebi’ndeki eğitimi yeterli bulmayan bir grup sanatçının oluşturduğu Serbest Resim Atölyesi‘nde Ruhi Arel, Ali Sami Boyar, İbrahim Çallı ve Hikmet Onat gibi önemli sanatçılarla birlikte resim kurslarını yönetmiştir.
Hüseyin Avni Lifij’in Paris’e gitmeden önce izlenimciliğe yaklaşan üslubu, Paris‘teki hocası Fernand Cormon’dan ve Avrupa’daki diğer çağdaş akımlardan etkilenmiştir. Fernand Cormon’un eğitimi doğrultusunda izlenimci anlayışın ışıklı yüzeylerini ve renk anlayışını benimsemiştir. Nesneleri çizerken doğalarına sadık kalarak gerçekçi bir yaklaşımla çalışan Hüseyin Avni Lifij, aynı zamanda simgeci ressamlardan da etkilendi. Resimlerindeki içe dönük, lirik anlatım, onu 1914 kuşağının diğer ressamlarından ayıran simgeci üslubunun yansımasıdır.
1916 yılı ilkbaharında 1. Galatasaraylılar Yurdu Resim Sergisi’ne iki resmi ile katıldı.
Hüseyin Avni Lifij, 1917 yılında Harbiye Nezareti (şimdiki Milli Savunma Bakanlığı) Nazırı Enver Paşa‘nın emriyle Şişli‘de eski bir konakta kurulan “Şişli Atölyesi”nde (İbrahim Çallı, Ömer Adil, Ali Cemal Ben’im, Ali Sami Boyar, Cevat Bey, Feyhaman Duran, Hikmet Onat, İsmail Hakkı Bey, Mehmet Ali Laga, Mahmut Bey, Namık İsmail, Ruhi Arel, Sami Yetik, Şevket Dağ, Diyarbakırlı Tahsin gibi) başka ressamlarla birlikte savaş resimleri yaptı.
1917 sonbaharında İstanbul’da Galatasaraylılar Yurdunda açılan “Savaş Resimleri ve Diğerleri” Sergisi’ne, 20 resim ile katıldı.
1918 yılında Viyana‘da sergilenen “Savaş Resimleri ve Diğerleri Sergisi”ne 18 resim ile katıldı. 1921 yılında Türk ressamlar Cemiyeti Tarafından düzenlenen 4. Galatasaray Resim Sergisi’ne üç resim ile katıldı.
Hüseyin Avni Lifij, 11 Temmuz 1919 tarihinde heykeltıraş Nijat Sirel’in kız kardeşi ressam Harika Sirel ile nikahlandılar. O sıralar salgın olan İspanyol gribi nedeniyle 25 Mart 1922 yılında tören yaparak evlendiler. Ekim 1922’de Bursa‘ya Mustafa Kemal Paşa’yı karşılamak için giden öğretmenler arasında Hüseyin Avni Lifij ile birlikte eşi Harika ve eşinin kardeşi heykeltıraş Nijat Sirel’de bulunuyordu. Mustafa Kemal Paşa, Avni Lifij’i Ankara‘ya götürdü ve Erkanı Harbiye’de dört ay misafir etti. Hüseyin Avni Lifij, Ankara‘ya bu ilk ziyaretinde Mareşal Mustafa Fevzi Çakmak‘ın portresini gerçekleştirdi.
1924 yılında Sanayi-i Nefise Mektebi Alisi Tezyini Sanatlar öğretmenliğine atandı. Ölümüne kadar Sanayi-i Nefise Mektebi Alisi Tezyiniye Muallimi olarak görevde kaldı.
Hüseyin Avni Lifij’in 160 x 128 cm ebadındaki “Mareşal Fevzi Çakmak Mesaide” tablosu halen Resim ve heykel müzesindedir. Bu tablonun bir hikayesi vardır ve bu hikaye Mareşal Mustafa Fevzi Çakmak ile ressam Hüseyin Avni Lifij’in bir gün Bursa‘da karşılaşmalarıyla başlar. Ressamı, Mareşal ile tanıştıran Mustafa Kemal Paşa‘dır. “Bu zatın “Kara gün” ve “Ak gün” diye iki tablosu var.” diyen Atatürk, Mareşal Çakmak’a onun çalışmalarını gösterir Çakmak’da takdirlerini gizlemez. Bu sıralarda Lifij onun bir portre taslağını hazırlar. Aylar sonra Hüseyin Avni Lifij, Ankara‘ya gittiği zaman bu tabloyu Mareşal’a götürür. Çok beğenir Mareşal ve Atatürk‘e gösterir. Atatürk, Afet İnan‘ın fikrini alır. Afet İnan tablonun bir müzeye verilmesini ister. Atatürk‘ün uygun bulmasıyla tablo o dönem Topkapı sarayı müzesine verilir.
Hüseyin Avni Lifij’in Karagün adlı tablosu, alegorik bir yorumla tarihi bir konuyu ele alınır. Kompozisyonda Kurtuluş Savaşı sırasında düşmanın yakıp yıktığı bir köy kalıntısı içinde, ön planda giysileri parçalanmış ve tecavüz edilmiş izlenimi veren yarı çıplak ve öldürülmüş bir kadın bedeni, kilim üzerinde resmedilmiştir. Kadın figürünün başucunda, Anadolu’nun yerel sanat anlayışıyla üretilmiş ve işlenmiş bir beşik üzerinde, anneye doğru sırt aşağı uzanmış ölü çocuk figürü yer almıştır. Çocuğun ölü bedeninin üzerinde bulunduğu beşiğin ayağına, sivri ve keskin gagalı, kanatlarını heybetle iki yana doğru açmış, kuyruğu beşik üzerinden arkaya doğru uzanan bir kartal yerleştirilmiştir.
Hüseyin Avni Lijij resimlerinde parlak bir ışık yerine gizemli bir akşamüstü ışığı yeğlemek suretiyle şiirsel bir atmosfer yaratmaya çalışmıştır. Özellikle yağlı boya tablolarında kullandığı kırmızı, turuncu ve sarı tonlarla anlatımını güçlendirmiştir.
Hüseyin Avni Lifij, 2 Haziran 1927 tarihinde İstanbul’da Laleli’de Harikzedegan Apartmanı’ndaki odasında kalbinde meydana gelen bir rahatsızlıktan dolayı 41 yaşında ölmüştür. Mezarı, Pierre Loti Tepesinde bulunmaktadır.