John Constable Biyografisi
John Constable, “Constable Country” diye de bilinen evinin bulunduğu bölge Dedham Vale’in manzara resimleriyle tanınır. Natüralizm akımının İngiliz manzara ressamıdır.
John Constable, kendi döneminde hiçbir öğretiye tam anlamıyla teslim olmamış; sanat için alışılmadık pratikler ve pek tanıdık olmayan terimlerle kendi sanatını tarif etmiş bir ressamdır.
John Constable, 11 Haziran 1776 tarihinde İngiltere’de Suffolk’taki East Bergholt köyünde doğmuştur. Çocukluğu, babasının Dedham ve Flatfort değirmenleri çevresinde geçti. 17 yaşındayken babasının değirmenlerinde çalışıyor, fakat, resim yapmaya da büyük ilgi duyuyordu. Oğlunun da ailenin geleneksel mesleğini yürütmesini isteyen babası, Constable’ın ressam olma arzusuna karşı çıktı. Fakat sonunda o da bu işe razı oldu. 1795’ten sonra Londra’ya sık sık gitti. 23 yaşında 1799 yılında Londra’ya giderek (Royal Academy of Art) Kraliyet Sanat Akademisi’ne öğrenci olarak girdi. Burada ressam Joseph Farington’un ve Benjamin West‘in öğrencisi olan Constable, hocasından ve amatör bir ressam olan Sir George Beaumont’dan daima cesaret aldı.
Thomas Gainsborough, Thomas Lawrence, Joshua Reynolds tarzında bazı portreler yaptı, tarihsel resmi ya da dinsel konuları denedi, ama tekrar hemen peyzaja döndü. Bu dönemde Peter Paul Rubens, Salomon van Ruysdael ve özellikle Claude Lorrain gibi ustaların yapıtlarını inceledi. Bu ustaların John Constable üzerinde önemli etkileri oldu, ama Constable bu etkiyi çok kişisel bir tarzda yorumlayarak, havanın ve ışığın titreşimleri, rüzgâr, bulutlar ya da dalgaların köpüğü gibi devingen öğeleri tual üzerinde saptamak yeteneğiyle janr (genre) resminin yasalarını değiştirmeyi başardı.
Okulda, öğretmeni ressam olan Sir George Beaumont, O’na Claude Lorrain’in bugün Ulusal Galeri’de bulunan Agar adlı eserini gösterdi. Bu eser, Constable’ın ruhunda büyük bir izlenim yarattı ve ileriki yıllarda meydana getirdiği birçok kompozisyonda Claude’in resim kompozisyonu tarzına sadık kaldı.
John Constable, Suffolk’tayken John Dunthorne adında başka bir amatör ressamla birlikte resimler yaptı ve Londra’ya gelişinin ilk yıllarında evini Philip Reinagle ile paylaştı; yine Philip Reinagle’ın yardımıyla Salomon van Ruysdael’in bir eserini satın alarak kopya etti. Constable’ın sipariş alarak yaptığı ilk eser, 1801 yılında meydana getirdiği East Bergholt’a ait bir manzaradır. Bir aralık yok olan bu eser daha sonra bulunarak 1956 yılında Victoria ve Albert Müzesi’nde sergilenmiştir. Sanatçı, Akademi’de çalıştığı ilk yıllarda yaz tatillerini çoğunlukla East Bergholt’ta geçirmekteydi.
1801 yılında Derbyshire’a gitti ve 1802 yazında Kraliyet Sanat Akademisi’nin yazlık sergilerine katılmaya başladı. 1802 yılında bu kurumun yıllık sergisine katıldı. Ertesi yıl gemiyle Londra’dan Deal’e gitti; seyahati sırasında deniz yaşamını canlandıran kompozisyonlar oluşturdu.
John Constable, sanat hayatının başlangıcında hemen bir peyzaj ressamı ününü kazanmadı; önceden bazı portre siparişlerini kabul etti, mihrap tabloları ve Joshua Reynolds‘un eserlerinin kopyalarını yaptı. 1806 yılının sonbaharında Göller Bölgesine bir seyahat yaptı; ancak kötü hava şartları, puslu dağlar O’na ilham vermedi ve daha çok tanıdığı ve sevdiği yerler olan Suffolk, Salisbury, Brighton, Hampstead’e çekilmeye karar verdi.
Sanatçı, o çağda en geçerli konular olan tarih, din ve efsaneye ilgisiz tutumuyla geleneklere karşı çıktı ve doğrudan doğruya model olarak, açık havada resim yapan ilk ressam ününü kazandı.
Suffolk’taki Langham Kilisesi başpapazı olan Salisbury Piskoposu 1811 yılında Constable’ı yanına davet etti; bu ziyaret sırasında sanatçı ve piskoposun torunu, aynı zamanda yardımcısı olan John Fisher arasında derin bir dostluk doğdu. Constable, 1809 yılında Eest Bergholt başpapazı doktor Rhudde’un torunu Maria Bicknell’i tanımış ve genç kıza aşık olmuştu. Fakat Maria’nın ailesi, bu iki gencin evlenmesine izin vermemişti. Uzaktan uzağa devam eden bu aşk, nihayet kızın anne ve babasının ölümü üzerine 1816 yılında evlenmeleriyle sonuçlandı. John Fisher, genç çifti balayılarını geçirmek üzere Dorset’e Osmington’a davet etti. Constable, burada aralarında tanınmış «Weymouth Koyu» (Londra’daki Ulusal Galeri’dedir) da bulunan, ilham kaynağı deniz olan mutlu çalışmalarını verdi.
Sanatçı, uzun süren nişanlılık devresinde sık sık Suffolk’a seyahatler yapmıştı ve birçok yeni fikirler toplamıştı. Daha sonraki yıllarda meydana getirdiği kompozisyonlarda bu fikirlerinden yararlandı. Bu yıllarda morali çok düzgün olan Constable, sanatının en verimli ve en mutlu dönemine girdi.
1817 yılında Kraliyet Sanat Akademisi için yaptığı «Flatford Değirmeni» adlı eserinden sonra Akademi için her yıl büyük boyutlarda bir eser yaptı. 1819 yılında Akademi’ye üye oldu, fakat «Akademik» olması için on yıl beklemesi gerekmekteydi. Bu arada gün geçtikçe ünü artıyor; yabancı ülkelerde de tanınıyordu.
Saman Arabası adlı tablosu-1821
John Constable’ın National Gallery’de bulunan 1821 yılında yaptığı “Saman Arabası” adlı tablosu 1824 Paris yıllık sergisinde ressama altın madalya ve büyük bir ün sağladı. Resimde basit bir köy sahnesini betimliyor: Nehri geçen bir saman arabası.
Constable, yeşil renklerin, yapraklar üzerinde oynaşan yağmur yansımalarının eşsiz bir ustası sayılır. Titiz bir gerçeklikle coşkun bir romantizm kişiliğinde birleşir. Bu iki eğilim denkleştiği zaman ortaya ölmez eserler koyar.
Psikoposluk bahçesinden Salisbury Katedralinin Görünüşü (1823, Victoria and Albert Museum), Atlayan At (1825, Victoria and Albert Museum), Buğday tarlası (1826, National Gallery), Hadleigh Şatosu (1829).
Hadleigh Şatosu -1829
1814 yılında Hadleigh Şatosunu ziyaret etti ve kalenin bir çizimini yaptı. Daha sonra 1829 yılında bu çizimlerden istifade ederek yağlıboya tablosunu yaptı.
John Constable’in, 1802’de “Dedham Vale”, 1816’da “Wivenhoe Park” ve 1821’de “The Hay Wain” (Saman Arabası) adlı tabloları en ünlü ve en değerli İngiliz eserleri arasında sayılsa da, hiçbir zaman maddi olarak başarılı olamamıştır.
1819 yılında yaptığı “The White Horse” (Beyaz At) adlı tablosu sanatçının üslubunu tam olarak ortaya koyar. Hareketli kıvrımlar ve gerçekmiş gibi renklendirdiği sahne ile ressam, sanat tarihine adını yazdırmayı başardı. Tabloda, Suffolk ile Essex, eyaletleri arasında Stour nehri üzerinde bir kır manzarasını betimlenmiştir. Aynı yeri Saman Arabası tablosunda farklı açıdan resmetmiştir. İncelikle düşünülmüş gökyüzünün karanlıktan aydınlığa açılan rengi, kümelenmiş bulutlar, çimenler ve ağaçların verdiği düzen hissi eserde huzur dolu bir atmosferi yaratır. Constable kendinden önceki klasik peyzaj tekniğinin dışına çıkmış, simetrik bir görüntü elde etmekle uğraşmamıştır. Sıra dışı renk tekniği ile, hafızasında kalan çocukluğunun geçtiği yerleri resmetmeye çalışmıştır.
The White Horse (Beyaz At) – 1819
1824 yılında Arrowsmith adında bir Fransız, John Constable’in üç eserini Paris’teki Resmi Sergi’de sergiledi ve sanatçı, bu eseriyle altın madalya kazandı. Aralarında Eugene Delacroix’in de bulunduğu birçok Fransız sanatçısı Constable’ın eserlerinden etkilendiler. Fransız ressam Eugene Delacroix, Constable’ı “İngiltere’nin yüzaklarından biri” olarak nitelendirdi.
John Constable, madalyayı almak için Paris’e gitmeyi reddetti ve İngiltere’den hiç ayrılmadı. Bu arada çok sevdiği karısı, tüberküloza yakalandı. Aile artık yaz aylarını Maria’ya havası iyi gelir ümidiyle Hampstead’de geçiriyordu. 1824’de Maria, Brighton’a bir seyahat yaptı; fakat bütün bunlar amansız hastalığa fayda etmedi ve Maria, 1828 yılında yedi çocuğunu ve sanatçıyı ümitsizlik içinde bırakarak öldü.
Eserleri Fransa‘da, memleketi olan İngiltere‘de gördüğünden daha fazla ilgi gören John Constable, 52 yaşında Royal Akademi’ye üye seçilene kadar kuruluşun üyesi olamadı.
John Constable, 1816 yılında Maria Bicknell ile evlendi. 7 çocuğu oldu. Eşi 23 Kasım 1828 tarihinde tüberküloz’dan öldü. 1828’de karısı ölünce çocukların sorumluluğunu tek başına üstlenmek zorunda kalan ressam yaşamı boyunca geçim sıkıntısı çekti. Genç yaşta yitirdiği karısının acısını hiç unutamadı.
John Constable tarafından yapılan eşi “Maria Bicknall” tablosu – 1816 Resim Londra’daki Tate Britain Gallery’de segileniyor.
Bağlı bulunduğu İngiliz ekolünün öteki temsilcilerinden çok daha büyük bir ustalıkla ülkesinin ıslak kırlarını ve çok kere kapalı, kurşuni göğünü canlandırmıştır. Louvre müzesinde Köşk ve Gök kuşağı (taslak) adlı iki eseri vardır.
Constable, İngiltere’nin natürel güzelliklerini de tatmak amacıyla 1832 yılında yarı boyanmış resimlerin röprodüksiyonlarından oluşan bir koleksiyon yayımladı ve 1835 yılında Kraliyet Enstitüsü’nde manzara resminin tarihi ile ilgili bir konferans serisi düzenledi. Bu arada Kraliyet Sanat Akademisi’nde resim dersleri verdi.
John Constable, 31 Mart 1837 tarihinde Londra, İngiltere’de 61 yaşında ölmüştür.
2012 yılında John Constable’ın 1824 yılında yaptığı “The Lock” adlı tablosu, Londra‘da yapılan açık artırmada 22,4 milyon sterline (63 milyon 392 bin TL) satıldı.
The Lock adlı tablosu – 1824
John Constable’in tablolarından bazıları :
Weymouth Körfezi (1816) – Louvre Müzesi, Paris
Ftatford Değirmeni ( 1817) – National Galery, Londra.
Beyaz At (1819) – Frick Koleksiyonu, New York
Mısır Tarlası (1826) – Ulusal Galeri, Londra
Brighton Kumsalı (1824-1827) – Albert Museum, Londra
Dedham Ovası (1828) – Ulusal Galerisi, İskoçya Edinburgh
Hadleigh Şatosu (1829) – Paul Mellon Koleksiyonu, Virginia