Joseph von Hammer Biyografisi
Tarihçi, Doğu bilimci, diplomat. Osmanlı Tarihi denince Joseph von Hammer ismi akıllara gelir.
Joseph von Hammer, 9 Haziran 1774 tarihinde Graz, Avusturya’da bir memurun oğlu olarak doğmuştur. Hammer’in soyadı ailesinin Prens Eugen’in yanındaki hizmetiyle ilgilidir. Von Purgstall soyadı ise bu ailenin kendisini evlât edinmesi sebebiyle sonradan alınmıştır. Tam adı Joseph von Hammer-Purgstall’dır. 1789 yılında 15 yaşındayken Viyana‘daki İmparatorluk “Oryantalizm (Doğu Bilimleri) Akademisi”nde öğrenim görmeye başladı ve on yıl boyunca diplomatik tercüman eğitimi gördü. Bu süre zarfında Türkçe, Arapça, Farsça dillerinin yanı sıra İtalyanca, Fransızca, Latince ve Yunanca da öğrendi. 1799 yılına kadar süren eğitiminin sonunda “lisan talebesi” olarak, Papa’nın temsilcisi “Baron Herbert” in maiyetinde elçilik tercümanı olarak İstanbul’a gönderildi.
1 Temmuz 1799 tarihinde Varna’dan bir yelkenli ile Karadeniz’e açılan Hammer beş gün sonra, İstanbul Boğazı’ndan şehre girdiğinde duygularını şu şekilde belirtir:
Dil öğrenmeye yatkın bir kişilik olan Joseph von Hammer, 1799 yılında ilk kez İstanbul’a geldi.
Joseph von Hammer, yedi tepe üzerine kurulmuş imparatorluk şehrini (die Kaiserstadt) tanımaya çalışırken kendisine iki kişi yardımcı olmuştur. Bu kişilerden ilki İstanbul’un modern anlamda ilk topografik haritasını çizmiş olan Fransız mühendisi François Kauffer diğeri ise saray bahçesinin Alman bahçıvanı Ensler’dir. Hammer, Ensler sayesinde aynı tarihlerde Osmanlı sarayında bulunan devrin meşhur Fransız ressamı Ignaz Melling ile de tanışma fırsatı bulmuştur. Böylece gerek Topkapı Sarayı’na gerekse Boğaziçindeki yeni saraylara girme imkanına sahip olmuştur. Hammer İstanbul’da bulunduğu sürede Arapça ve Grekçe öğrenirken aynı zamanda Bahçekapı’daki Sultan I.Abdülhamit Kütüphanesi’ndeki el yazmaları üzerinde de çalışmış ve burada 500 kadar yazma toplamıştır.
Osmanlı topraklarında bulunduğu sırada Joseph von Hammer 1800 yılından itibaren görevli olarak seyahatler yapmaya başlamıştır. İlk seyahatini Posta Tatarı kıyafeti ile Çekmeceler, Silivri, Tekirdağ üzerinden Çanakkale’ye yapan araştırmacı Truva’yı da ziyaret etmiş, buradan Sakız Adası ve Rodos’a geçmiştir.
1802 yılında Avusturya elçisi Baron Stürmer’in maiyetinde sefaret sekreteri olan Hammer, bu görev sırasında Osmanlı Devleti’ni ve Mısır’ı tanıma ve birçok eser toplama fırsatı bulmuştur. Türkçe, Farsça ve Arapça eserlerin yanı sıra Hammer Mısır’da şark papirüsleri ve eski şark kaynaklarına da ilgi göstermiş, özellikle “Binbir Gece masalları”ndan Almanca’ya çeviriler yapmıştır.
Hammer’in İstanbul’daki ikameti 7 Mayıs 1806’da bugünkü Moldova’ya ve Romanya’nın Moldova’ya komşu olan Boğdan’da Yaş şehrine Avusturya Konsolosu olarak tayiniyle son bulduysa da o, Doğu dünyasından hiçbir zaman kopmadı. Bir yıl içinde diplomatik görevinin sona ermesinden sonra Hammer, tercümanlık göreviyle Viyana’da bulunduğu sırada Avrupa merkezlerine gezilere çıkmış, verimli geçen bu süreçte baş tercümanlığa yükselmiştir. Viyana’ya döndükten sonra doğuya bir daha gitmemekle birlikte şarkiyatçılarla temasını sürdürmüştür.
Viyana’da dış işleri danışmanı olduğu sırada 1807 yılında Arşidüşes Maria Louise refakatinde Paris’e gitmiş, orada Fransa’nın tanınmış şarkiyatçı zümresi ile yakın temas kurmuş, devrin ünlü Fransız şarkiyatçısı Silvestre de Sacy ile tanışma fırsatı bulmuştur. 1807 yılında tekrar Avusturya, Viyana’ya döndü.
1814’te saray tercümanı olarak “Hofrat” rütbesi aldı. 1817’de İstanbul’daki elçiliğe tayinini istediyse de Avusturya Başbakanı Prens Klemens von Metternich bu talebi geri çevirdi. Metternich, çok takdir ettiği Hammer’in diplomatlıktan ziyade araştırma ile meşgul olmasını istiyordu.
Onun bu isabetli teşhisi sonraları Friedrich Engels’in dahi takdir ettiği bir tarihçinin ortaya çıkmasına sebep oldu.
1822 yılında İstanbul ve Boğaziçi (Constantinopolis und der Bosporus) hakkında iki ciltlik eserini yayınladı.
Hammer’i, Doğu ve Türk Tarihi açısından önemli kılan özellikler, üç Şark dili; Türkçe, Arapça, Farsça yanında Yunanca ve Latince de dâhil on kadar Batı dilini çok iyi bilmesi, konuşması ve yazabilmesiydi. Hammer, Batı’da modern şarkiyatçılık ve Türkoloji’nin öncüsü olarak kabul edilebilir. Hammer eserlerinde bazen taraflı, eksik ya da yanlış bilgiler vermekle birlikte Doğu arşivlerinin yanı sıra edebi kaynakları, yazmaları ve Avrupa arşivlerini birlikte kullanan, sentez niteliğinde çalışmalar yapan bir tarihçidir.
Hammer 1835’te Purgstall ailesine vâris oldu ve “Freiherr” unvanını aldı.
Avusturya‘ya Paris’den döndükten sonra ülkesinde saray müşavirliği yaptı, imparatorluk akademisinde başkan seçildi. 1847 yılında Bilimler Akademisi’nde Şark Şubesi’nin kurulmasını sağlamış ve bu bölümün başkanı olmuştur. Burada yayınları ve tebliğleri ile etkin faaliyetlerde bulunmuş, tercümeler yapmış ve Osmanlı Devleti ve doğu tarihçiliğinde yeni bir dönem başlatmıştır.
1835 yılında politikayı bırakıp kendini tamamen tarih çalışmalarına verdi. Birçok Avrupa hükümdarı, Hammer’e nişanlar göndermiş, Osmanlı Padişahı II. Mahmut Han, onu “Nişan-ı İftihar” ile taltif etmiştir. Joseph von Hammer, Osmanlı Devleti’nde Sultan I. Abdülmecit zamanında sadrazam Koca Mustafa Reşid Paşa sayesinde 26 Mayıs 1851 tarihinde kurulan Encümen-i Daniş‘e seçilen bilim adamlarındandır.
İslam kavimlerini en iyi tanıyan ve dünyaya tanıtan Şarkiyatçı olarak kabul edilen Joseph von Hammer, deyim yerindeyse “Almanca yazan bir Doğulu”ydu. Doğu dillerine ve kültürüne ait “Evliya Çelebi Seyahatnamesi”, “Katip Çelebi‘nin Cihannüma”sı, “Hafız Divanı” başta olmak üzere birçok önemli eseri Almancaya kazandırdı, Türk ve Osmanlı Tarihi üzerine yaptığı çalışmalar büyük yankı uyandırdı.
Joseph von Hammer’in 1830 yılının Eylül ayında Hainfeld Şatosu’nda tamamladığı “Geschichte des Osmanıschen Reiches-Osmanlı Devleti Tarihi” adlı eseri, onun evrensel bir imparatorluğun Venedik, Avusturya, Almanya, İngiltere, Roma ve Fransa arşivlerindeki kayıtlarını takip ederek oluşturduğu oldukça hacimli bir Osmanlı Tarihi sentezidir. Arap, Fars ve Türk kaynaklarının da geniş ölçüde kullanıldığı bu eser, Almanca olarak, Osmanlı Devleti‘nin kuruluşundan, 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması‘na kadar geçen olayları ihtiva etmektedir.
Ancak Hammer, 1774-1856 arasındaki Osmanlı Devleti’nin hareketli tarihi üzerine hemen hiçbir şey söylememiştir.
Osmanlı seyahatnamelerini Avrupa’ya tanıtan ilk kişi Hammer olmuştur. Evliya Çelebi’nin Seyahatnâmesinin İstanbul’dan bahseden ilk cildi ile ikinci cildinin bir kısmını Narrative of Travels in Europe-Asia and Africa in the Seventeeth Century by Evliya Efendi adı ile İngilizce’ye çevirmiş ve 1834 tarihinde bir önsöz yazdığı tercümesi yayınlanmıştır.
Yine Katip Çelebi’nin Cihannümâ nüshasının Rumeli ve Bosna kısımlarını Almanca’ya çevirmiştir.
Joseph von Hammer, 23 Kasım 1856 tarihinde Viyana, Avusturya’da 82 yaşında ölmüştür.
Joseph von Hammer’in ölmeden evvel mezar taşını yaptırmış olması onunla ilgili ilginç noktalardan biridir. Mezar taşına kur’an ayetlerinin yanı sıra Arapça, Farsça ve Türkçe beyitler de yazdırmıştır.
Doğu dillerine ve kültürüne ait önemli eserleri Almancaya kazandırarak büyük yankılar uyandıran ünlü tarihçinin kabrinde yazan ismi “Yusuf Bin Hammer”dir. Kabir taşını kendisi çizmiş ve İstanbul’daki ulemaların mezar taşlarından etkilenmiştir. Mezar taşının üstünde yazanlar “Hüvelbaki” diye başlar, “Rahman olan Allah’ın merhametine sığınan üç dilin tercümanı müverrih Yusuf bin Hammer” diye biter.
Eserleri :
1812 – Vassâf Tarihi ve Hâfız Divânı (Diwan des Hafis)
1815 – Osmanlı Devleti’nin İdari Tarihi (Des Osmanischen Reichs Staatverfassung und Staatverwaltung)
1822 – Constantinopolis und der Bosporus (İstanbul ve Boğaziçi)
1825 – Baki divanı
1830 – Geschichte des osmanischen Reiches (Osmanlı Devleti Tarihi)
1834 – Narrative of Travels in Europe-Asia and Africa in the Seventeeth Century by Evliya Efendi
1843 – 1845 – İlhanlılar Tarihi (Geschichte der Ilchane)
1856 – Kırım Hanları Tarihi (Geschichte der Chane der Krim unter Osmanischer Herrschaft)