Martin Luther Biyografisi
Martin Luther, Din Devrimi’nin önderi, Protestan dininin doğuşunda dinamik bir güç oldu. Özgür bir dinin kurulmasında güçlü bir etken olan Luther’in hayatı ve eserleri, Batı tarihinde yaratıcı güçlerin doğuşunda önemli rol oynamıştır.
10 Kasım 1483‘de Almanya‘nın Eisleben şehrinde doğdu. Erfurt Üniversitesi‘nde hukuk eğitimi alırken atlattığı bir ölüm tehlikesiyle ruhunun kurtulması konusunda kuşkulara kapılarak eğitimini yarıda bırakıp Erfurt’taki bir manastıra girdi. Burada ilahi birliğe ulaşmak için kullanılan bedene eziyet yöntemini denedi. Fakat bu yöntem ona bir çıkaryol göstermemişti; kafasını kurcalayan sorular yine karşılıksız kalmış, hatta onu pençesinde kıvrandıran sorunlar azalacağına daha da artmıştı. Sonraları bu dönem için, ”Eğer bir keşiş manastır hayatıyla cennete ulaşabilseydi, ben bunu fazlasıyla yerine getirmiş olacaktım” diyecekti.
Luther, 1507 yılında papaz oldu. 1508 yılında yeni kurulan Wittenberg Üniversitesi‘nde felsefe konferansları veriyordu. Ertesi yıl, derslerinin konusu Kutsal Kitap‘taki yazıların açıklanmasıydı ve anlattıkları geleneğe tam anlamıyla uygun değildi. Hıristiyanlık dininin Avrupa‘da kuruluşundan bu yana, tarihte 16. yüzyılda görüldüğü ölçüde bir dinsel yozlaşmaya rastlanmamıştı. İtalyan Rönesansının ve onu izleyen büyük hareketlerin tam bir bozulma gösterdiği bu dönemde, kuzey Avrupa’da bir yeniden doğuş hareketi baş gösteriyordu. Sadaka ile geçinen ruhban sınıfının büyük ülküleri amaçlarından sapmıştı. VI. Alexander ve II. Julius gibi papalar dinsel nüfuzlarını dünya işlerinde kullanıyorlardı.
1510 yılında Roma‘ya giden Luther, burada yüksek mevkilerde gördüğü yolsuzluklar sonucu Kiliseyle çatışmasının temellerini hazırladı. Bundan yedi yıl sonra 1 Kasım 1517‘de teoloji profesörü Luther, Wittenberg Üniversitesi’nin kapısına kilisenin parayla günahlarını affetme yetkisine karşı çıkan doksan beş maddelik tezini astığında, tutumu herkesin ilgisini çekmeye başladı. Lutherin karşı çıktığı, Kilisenin günahları affetme yetkisi değil, endülüjans adı altında dinin bir ticari araç haline gelmesiydi. Luther’in eleştirilerinin hedefi olan John Tetzel adlı bir din adamı Luther’i dinsizlikle suçladı. Luther’le Tetzel arasında başlayan tartışmanın yankıları, çok geçmeden Vatikan‘a ulaştı. Papa önce bu olaya aldırış etmese de çatışmalar Avrupa’nın çeşitli yerlerinde yayılmaya başlayınca bu kayıtsız tutumundan vazgeçmek zorunda kaldı.
Bir süre sonra John Eck adlı bir profesör, Luther’i açıkça suçladı. Luther ise görüşlerini savunmaya ve tezini daha da geliştirmeye devam etti. Artık Luther din devriminin temeli olan dinsel inancın kişinin yaptıklarıyla yargılanamayacağını ileri sürüyordu.
Luther’e göre insanın günah işlemesi kaçınılmaz bir olaydı. Kişi bunu bilmeli ve Tanrının sonsuz merhametine sığınmalıydı. Ruhunun kurtulacağına inancı olan bir insan er geç kurtuluşa erişecekti.
Vatikan artık Luther’e aldırmazlık edemezdi. Papa Leo, 1520 yılında bir bildiri yayınlayarak Luther’in görüşlerinin yanlış olduğunu ileri sürdü ve altmış gün içinde görüşlerinden vaz geçmezse aforoz edileceğini bildirdi. Luther bildiriyi halkın gözü önünde yaktı ve Papa’ya açıkça karşılık verdi. Böylece Papa’nın yetkisini sıfıra indiren ilk hareket yapılmış, Din Devrimi başlamış oldu.
Alman Kralı Şarl, Luther’i yargılamak üzere Worms’da bir kurul kurdu. Luther, kurul önünde düşüncelerini cesurca savundu ve asla geri adım atmayacağını kesin bir dille ifade etti. Luther’in hakkında ölüm cezası çıkarıldı fakat Luther’in ortadan kaybolmasıyla işler büsbütün alevlendi. Kimileri onun öldürüldüğünü ileri sürdü ve böylece Luther’den yana olanların katolikliğe karşı savaşı güçlendi. Gerçekte Luther Saksonya Elektörü olan yakın bir arkadaşının Wartburg’daki şatosunda saklanıyordu. Burada bir yıl kadar saklanan Luther, zamanını çoğunu okuyarak ve yazarak geçirdi. Luther bu sürede Kutsal Kitap’ın latinceden almancaya çevirisini tamamladı. Yazılarında, dinsel törenlerin yolsuzluğu, manastır yaşantısının zorlukları ve günah çıkarmanın saçmalığını anlattı.
Eski inancın bazı yanlarının bütünüyle terkedilmesi gerektiğini düşünüyordu. İnancı içinde taşıyan herkesin din adamı olabileceğini ve din adamlarının da evlenmesinde bir sakınca olmadığını savunuyordu.
Luther, Wartburg’dan ayrıldığında artık görüşleri Alman prensleri ve halk tarafından benimsenmişti. 1525 yılında Köylüler Savaşı başladı. Savaşın asıl nedeni ekonomikti ama dinsel başkaldırmanın da etkisi büyük oldu. Köylüler Luther’i yanlarında bulacaklarını umuyorlardı fakat düşündükleri gibi olmadı ve Luther onları bu savaşta yalnız bıraktı.
Din Devrimi artık politikaya karışmaya başlamıştı. 1526 yılında Speyer Kurulu yeni görüşlere bir dereceye kadar hoşgörüyle davranılmasına karar verdi. Ne var ki üç yıl sonra bu kara geri alındı ve Lutherciler bu yeni kararı protesto ettiler. Böylece ‘Protestan’ sözcüğü doğmuş oldu.
Artık çatışmaların merkezi Luther’in görüşlerinden çıkmış, protestan prensler ve kilise arasında iktidar savaşına dönüşmüştü.
Wittenberg’e yerleşen Luther, 1525 yılında yeminini bozarak soylu bir aileden gelen rahibe Catherine von Bora‘yla evlendi. Luther, sağlığının bozulmasına aldırış etmeden son yıllarını da durmadan çalışarak geçirdi. Ömrünün sonuna kadar Vatikan’la anlaşmaya yanaşmadı. Uzlaşmaya varmanın kendi ilkelerinden fedakarlık etmek olduğunu iyi biliyordu.
Martin Luther, 1546 yılında altmış üç yaşında öldü. Son dakikalarında hala savunduğu inanca sadık kalıp kalmadığı sorulunca evet cevabını verdi. Cesedi göz kamaştırıcı bir cenaze töreniyle Wittenberg’e getirildi ve yirmi dokuz yıl önce kapısına tezini astığı kiliseye gömüldü. Luther, Din Devriminin en büyük kişisi ve Ortaçağ dünyasını çağdaş uygarlığa ilerleten en büyük harekete yol gösterici oldu.