Mikhail Bakunin Biyografisi
Mikhail Bakunin, tanınmış bir Rus devrimci ve kolektivist anarşizm kuramcısıdır. Anarşist düşünürlerin ilk kuşağının temsilcilerindendir.
Mikhail Bakunin, 30 Mayıs 1814 tarihinde Rusya, Tver Guberniyası’nda, Moskova’nın kuzeybatısında, Torzok ve Kuvşinovo arasındaki Piramukhino köyünde aristokrat bir ailenin oğlu olarak doğmuştur. Tam adı Mihail Aleksandroviç Bakunin’dir. Babası Alexander Bakunin, annesi Varvara Bakunin’dir. 14 yaşına kadar Moskova’nın Kuzeybatısı’nda, Torzok ve Kuvşinovo arasındaki Piramukhino köyünde büyüdükten sonra 1828 yılında Sankt-Peterburg’a giderek Topçuluk Üniversitesinde askerî eğitim almaya başladı. 1832 yılında mezun olduğunda teğmen olarak Rusya İmparatorluk Muhafız Alayı’na atandı.
Mikhail Bakunin, asker olarak Minsk’e, Gardinas’a, Litvanya’ya gönderildi ve 1835 yılında askerlik görevinden ayrılarak felsefe okumak için Moskova’ya gitti. Moskova’da eski üniversitelilerden oluşan bir grupla arkadaşlık kurdu ve ardından sistematik bir idealist felsefe çalışmasına başladı. Georg Wilhelm Friedrich Hegel, Friedrich Schelling, Johann Gottlieb Fichte’in felsefesi ile ilgilenmeye başlayan Mikhail Bakunin, o dönem modern bilimin başkenti sayılan Berlin’e 1840 yılında gitti.
Berlin’de “Sol Hegelciler” adı verilen radikal öğrencilerle karşılaştı ve onlara katıldı. Berlin’deki sosyalist harekete dâhil oldu. Daha sonra da 1844 yılında Paris’e giderek orada Proudhon ve George Sand’le tanıştı ve Polonyalı sürgünlerin lideriyle tanıştırıldı. Paris’te Karl Marx, Ludwig Feuerbach, Arnold Ruge ve Mikhail Bakunin, Deutsch-Französische Jahrbücher gazetesini kurdular. Paris’ten İsviçre’ye seyahat etti. Burada bir süre kalarak sosyalist hareketlerde faâl olarak bulundu.
Mikhail Bakunin İsviçre’deyken, Rusya hükûmeti tarafından Rusya’ya çağrıldı ve çağrıyı reddetmesi üzerine mallarına el konuldu. 1848 yılında Paris’e döndüğünde, Rusya’ya karşı ateşli bir saldırı başlattı ve bu Bakunin’in Fransa’dan sürülmesine neden oldu. 1848’in devrimci hareketleri kendisine demokratik bir kampanyaya katılma fırsatını verdi ve 1849 Mayısındaki Almanya’da Dresden ayaklanmasına katılması nedeniyle tutuklandı ve Saksonya’da ölüm cezasına çarptırıldı. Bununla birlikte idam hükmü ömür boyu hapse çevrildi. Avusturya hükümetinin talebi üzerine Bakunin Avusturya’ya iade edildi. Tekrar ölüm cezasına çarptırıldı ve yine cezası ömür boyu hapis cezasına çevrildi. Avusturya’dayken ciddi dayak ve işkence gördü. 1950 yılında Rusya’ya iade edilerek Rus yetkililere teslim edildi. Mikhail Bakunin Rusya’da çeşitli cezaevlerinde hapsedildikten sonra 1855 yılında doğu Sibirya’ya gönderildi.
Mikhail Bakunin Sibirya’da iken Amur bölgesine gitmek için izin istedi ve 1861 yılının Haziran ayında gittiğinde de kaçmayı başararak Japonya’ya, ardından da 1861 yılında Amerika Birleşik Devletleri‘nden İngiltere’ye geçti. Daha sonra da geri kalan yaşamını batı Avrupa’da, özellikle de İsviçre’de sürgünde geçirdi.
Mikhail Bakunin, 1858 yılında Sibirya‘da Polonyalı tüccar bir ailenin on sekiz yaşındaki kızı Antonina Kwiatkowska ile evlendi.
Mikhail Bakunin hapisten sonra, Bakunin politik çalışmalarının büyük çoğunluğunu yazdı ve anarşist teorisini daha da pekiştirdi ve rafine etti. Bakunin hapishaneden kaçışından sonra tartışmasız bir şekilde güçlendi. Tüm insanların ruhunu özgürleştirmek, eşitlik ve özgürlük elde etmemesi için caba harcadı.
1863 yılında eşi Antonina Kwiatkowska da Irkutsk’dan Londra‘ya geldi. 1864’te İtalya‘ya giderek Floransa‘ya yerleştiler. Bakunin Floransa‘da geçirdiği bir yıl boyunca rahat ve aylak bir yaşam sürdü. İtalyan milliyetçiliğinin ateşli bir taraftarı olarak geldiği İtalya‘dan ayrılırken artık devrimci bir anarşistti.
Floransa‘da iken İtalyan anarşist Carlo Gambuzzi ile karısı sevgili oldu çocukları oldu ama Mikhail Bakunin hiç kıskanmadı. Ölümüne kadar karısının ve Gambuzzi’den olan çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamak için uğraştı.
Mikhail Bakunin, 1869 yılında Sosyal Demokratik Birliği kurdu. Ancak Birinci Enternasyonal organizasyonuna katılması kabul edilmeyince dağılarak bu birliği oluşturan çeşitli guruplar şeklinde Enternasyonal’e ayrı ayrı katıldılar.
1870 yılında Mikhail Bakunin Lyons’taki başarısız bir ayaklanmaya önderlik etti. Ayaklanma daha sonra Paris Komünü için örnek teşkil etti. Karl Marx ve Georg Wilhelm Friedrich Hegel daha sonra bu komünü onayladılar ve onu proletarya diktatörlüğünün bir örneği olarak tanımladılar; bununla birlikte Karl Marx Lyons’taki ayaklanmanın erken ve maceracı bir ayaklanma olduğu görüşündeydi. Çünkü başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Aynı zamanda da Mikhail Bakunin’in önderliğinde olması böyle bir değerlendirmeyi getirebilirdi.
Mikhail Bakunin’in 1872’deki Lahey Kongresi’nde Karl Marx’ın üstün gelmesiyle Enternasyonal’den tasfiye edilmesi, Marksist düşüncenin devletin nihâî çözülmesinden önce kurulmasını öngördüğü işçi devleti görüşü ile Mikhail Bakunin’in böyle bir ara basamağa gerek olmadığına dâir görüşü arasındaki uyuşmazlığın açık bir temsili oldu.
Mikhail Bakunin, Karl Marx’ın (dehâsını kabûl ederek) yaptığı sınıf çözümlemesini ve kapitalizme ilişkin öne sürdüğü ekonomik teorilerini kabûl etmekle birlikte, Devlet ve Otorite hakkındaki görüşlerini de son derece âciz, yetersiz buluyordu. Karl Marx’ın küstah ve kibirli olduğunu ve yöntemlerinin komünist devrimi tehlikeye atacağını düşünüyordu.
“Bakunin, Yahudi kökenli olduğu için Karl Marx’a saldırarak anti-semitist olduğunu da açığa vurdu” diyenler de vardır. Fakat ilginç olan Marx’ın redaktörlüğünü yaptığı Neue Rheinische Zeitung’da Bakunin’in Rus ajanı olduğunu iddia eden bir haberin ciddi imiş gibi yayınlanması ve Avrupa‘da tüm burjuva basınının ve bunlara hâkim Yahudi kökenlilerin bu sözde haberi sık sık tekrarlamaları karşısında Bakunin anti-semitist sayılabilecek ifâdeler de kullanmıştır. Bu haber özellikle Marx’a çok yakın Utin (daha sonra Çar’dan özür dilemiş ve Rusya‘da yaşamasına izin verilmiştir) tarafından sürekli gündemde tutulmuştur.
Mikhail Bakunin’e göre “Siyasal iktidar olarak adlandırılan her şeyi ilkesel ve pratik düzlemde tamamen lağvetmek zorunludur. Zira siyasal iktidar varolduğu sürece yöneten ve yönetilen, efendiler ve köleler, sömürenler ve sömürülenler her zaman olacaktır.” Bakunin yapıtlarında, devrimci de olsa her türlü iktidarın kalıcı olma sevdasına düştüğü oranda halka ihanet edeceğini ileri sürmüştür.
Mikhail Bakunin, 1873 yılında İsviçre’de Lugano’da bir köşeye çekildi ve 1 Temmuz 1876 tarihinde İsviçre’nin Bern şehirinde 62 yaşında ölmüştür.
Kitapları :
1842 – The Reaction in Germany
Moskova’da Anarşizm
Anarşizm
Marksizm, Özgürlük ve Devlet
Devlet ve Anarşi
Tanrı ve Devlet
Bakunin Marx’a Karşı
Çeviri :
1836 – Gymnasial Lectures (Georg Wilhelm Friedrich Hegel’in kitabı Almancadan Rusçaya çevrildi)