Oliver Cromwell Biyografisi
İngiltere‘nin yönetim biçimini krallıktan Cumhuriyet’e çevirmiş ama 1650’den 1658 yılında ölünceye kadar Devlet Koruyucu Lord unvanı ile ülkeyi tek başına idare etmiştir.
Oliver Cromwell, 25 Nisan 1599 tarihinde Huntingdon, İngiltere’de doğmuştur. 16. yüzyılda, kiliseye ait mallara el koyarak zenginleşmiş bir ailenin çocuğuydu. Büyük babası, Anglikan kilisesinin kuruluşunda büyük rol oynamış ve 1540’da kafası kesilerek idam edilen VIII. Henry’nin güçlü bakanlarından Sir Thomas Cromwell’di. Oliver Cromwell, yüksek tahsilini Cambridge Üniversitesi‘nde yapmıştır. İngiliz devletinin resmi Protestan mezhebi dışında daha koyu dinsel ve yasama kaidelerine uymaya çalışan Püriten mezhebine bağlı olup çok dindar bir kişi idi.
Oliver Cromwell, bir süre sonra, resmi İngiliz kilisesine ve Katolikliğe yönelen Saray’a karşı ortaya çıkan Püritenler mezhebinin şiddetli taraftarlarından oldu. 1628’de Hungtington’dan Londra Parlamentosu’na üye seçilerek siyasal hayata atıldı. Kısa zamanda büyük ün kazandı. Fakat bu Parlamento 1629’da feshedildi. Cromwell babasının çiftliğine çekilip çok dinsel inanış gösteren bir kırsal centilmen olarak yaşamaya başladı.
1640’ta sonradan Uzun Parlamento adı verilecek Parlamento’ya Cambridge Üniversitesi mebusu olarak seçildi. “Uzun Parlamento”da, Püritenlerin lideri olarak yer alan Oliver Cromwell’in önderliğinde Püritenler İngiliz Kralı kral I. Charles’e karşı kesin mücadele açmışlardı. Bu Parlamento kralın istediği vergileri arttırmayı kabul etmediği için krala karşı düştü ve Ocak 1642’de Parlamento ile Kral I. Charles‘in çekişmeleri bir İç Savaş’a dönüştü. Ülke Parlamento taraftarı ve Kral taraftarı olarak ikiye ayrıldı. Kendisi de Parlamento hizmetinde subay olarak askerliğe başlamıştı. İç savaş başlayıp kralın ordularıyla parlamentonun orduları karşı karşıya geldiğinde Cromwell, doğu kontluklarının savunmasını üstlendi. Kral ve şövalyelerine karşı büyük başarılar kazanacak olan Püritenler ordusunun temeli sayılan “Ironsides”ı (demir saflar) kurdu.
Cromwell’in düşmanı ve koyu mutlakiyetçi olan Clarendon kontu, bu ordudan “disiplini, cesareti, itaati, üstün yetenekleriyle bütün dünyada görülen en güçlü ordu” diye söz eder.
Gerçekten de Cromwell’in askeri birliklerinde sıkı bir disiplin vardı: görev başında uyuyan bir nöbetçiye rastladı mı, olduğu yerde kurşuna diziyordu. Bir asker mızrağını ya da tüfeğini olsun, silahını yitirir ya da bir yerde unutursa, hemen idam ediliyordu. Cromwell kent ve köy halklarına, sebebi ne olursa olsun, kötü davranmayı askerlerine yasaklamıştı. Bir meyve ağacına en küçük bir zarar vermek, en ağır cezaya çarptırılmak için yeterli sayılmaktaydı.
Siyaset yaşamı birçok çelişki ile doludur. Kurmuş olduğu parlamentoyu askerlere verdiği emirle dağıttırmış, dinde inanç özgürlüğünü savunurken, dine hakaret edenlere işkence uygulanmasına izin vermiştir.
Köylülerin ve her meslekten zanaatkarların (usta, kalfa, çırak) Cromwell planına uygun olarak kurulmuş olan “yeni model ordu”ya katılmaya hakları vardı. Kralcı ordunun bütün subayları soylu sınıftandı; parlamento ordusunun subaylarına gelince, kimisi eski kunduracı ustası ya da arabacı, kimi de gemi serdümeniydi. Bununla birlikte, aralarında küçük ya da orta toprak sahipleri de vardı. Cromwell’in ordusu küçük toprak sahiplerinden, köylülerden ve zanaatkarlardan oluşan bir “halk ordusu”ydu.
İngiltere de tarihteki ilk profesyonel İngiliz ordusunun oluşmasını sağladı ve kırmızı renkte sembol olan üniformalarının başlangıcını yapan oldu.
Cromwell ordusunun savaşa katılmasıyla, olayların seyri değişecek ve generalliğe yükselen Cromwell, ilk zaferini 1644’te kazanacaktır. Köylüleri askeri eğitimden geçiren parlamento yanlılarının lideri Cromwell, kralın süvari birliklerine karşı bu orduyu çıkararak, soylu kesimin askeri üstünlüğünü kırdı. Mayıs 1646’da kralın bulunduğu Oxford kenti kuşatıldı. Uzun savaş yıllarından sonra, 1648 ağustosunda Cromwell, kralın bütün ordularını yenilgiye uğratıyor ve kesin askeri zafere ulaşıyordu. Ocak 1647’de kral I. Charles, parlamento kuvvetlerine esir olmasına karşın ordu ile parlamento arasındaki anlaşmazlıklardan yararlanmaya, bunlarla ayrı ayrı görüşmeler yapmaya çalıştı. 1648 yılında parlamento, I. Charles‘ın yargılanmasına karar verdi. Parlamento üyeleri Charles’ı ülkenin sorunlarından sorumlu tutuyor ve ülkeden kaçarak dış askeri müdahaleyi kışkırtmakla suçluyordu.
Charles’ın ”vatana ihanetten” ve ”İngiliz toplumuna karşı suç işlemiş” olmaktan yargılanmasına karar verildi. Ancak I. Charles, onu yargılayacak mahkemenin yasal olmadığını iddia etti ve ”Bir kralı yargılayabilecek üst makam yoktur” savını öne sürdü. Kralın uzlaşmaz tutumu onu yargılayan parlamentoda bölünmeye yol açtı.
Bazı parlamenterler ılımlı bir monarşi idaresi istiyorlar ve krala yumuşak davranılması gerektiğine inanıyorlardı. Başlarında Cromwell’in bulunduğu bir diğer taraf ise, kralın vatanına ihanet ettiği için idam edilmesi gerektiğini savunuyordu. Sonunda özellikle Cromwell’in baskısıyla 27 Ocak 1649 tarihinde I. Charles ölüm cezasına çarptırıldı. 30 Ocak 1649 tarihinde I. Charles idam edildi.
I. Charles 30 Ocak günü Londra’da Whitehall Sarayı’nın avlusunda boynu vurularak idam edildi.
Cromwell İngiltere’de duruma hakim olduktan sonra önce İrlanda’ya, sonra da İskoçya’ya yöneldi. Halk yavaş yavaş Cromwell’in diktatörlük yönetimine alışmaya başlamıştı.
1651 yılında II. Charles İskoçya’da krallığını ilan etmiş ve yeni topladığı ordusuyla Cromwell üzerine saldırmıştı. İki tarafın ordusu Worcester yakınlarında karşılaştı. İskoçyalılar büyük kayıplar verdi. Cromwell’in zaferi kesindi.
Oliver Cromwell’in bu son zaferini Parlamento büyük bir sevinçle karşıladı. 1651 yılında Londra’ya döndü ve ordunun başkomutanı, devletin başı olarak kendine yüksek bir maaş bağlandı ve Whitehall Sarayına yerleşti.
Ancak ülke, devrimin hemen ardından şiddetli bir anarşinin içine düşmüştü. Devletin mali durumu bozulmuş, işsizlik artmış, mahkemelerde yirmi üç bin dava birikmişti. Cromwell ile parlamento arasındaki mücadele yeniden başladı. O, parlamentonun yalnızca bir yürütme organı olmasını istiyordu. Aslında anlaşmazlığın asıl sebebi, gene din konusuydu. Cromwell tam bir din özgürlüğü istiyor, parlamento ise presbiteryen ortodoksluğun tanınması konusunda ısrar ediyordu.
Taraflar arasındaki anlaşmazlık, parlamentoda bir yasa tasarısını görüşülmesi sırasında patlak verdi. Bu yasa, parlamentonun devamıyla ilgiliydi. Yasanın çıkmasına engel olmak isteyen Cromwell, bunu başaramayacağını anlayınca, parlamentoya gelip uzun bir söylev verdikten sonra silahşörlerini içeri çağırdı; komutanlarına parlamento başkanının asasını göstererek “kaldırın şu saçma şeyi!” emrini verdi; ve parlamento üyelerine hakaret edip, onları kovdu; yasa tasarısını yırtıp attı. Parlamento binasının kapısına da şöyle bir ilan astırdı: “Bu bina mobilyasız olarak kiralıktır”. Böylece “Uzun Parlamento” sona ermişti.
Cromwell ülkeyi tek başına, istediği gibi yönetmeye karar vermişti. Devletin sivil bir devlet olmasını, seçilmiş bir parlamento bulunmasını, parlamentonun vergiler koymasını, yasalar çıkarmasını ve kuvvetli bir yürütme organı olmasını istiyordu.
İngiltere, İskoçya ve İrlanda’nın bağımsız kiliselerinin gösterdiği adaylar arasından istediği 150 kişiyi seçti, bunları toplantıya çağırdı. Ancak parlamentonun da ömrü uzun olmayacak; bir süre sonra kendiliğinden dağılacaktı. 1653 yılında Cromwell, “İngiltere, İskoçya ve İrlanda’nın koruyucu lordu” ilan edildi; böylece ülkenin mutlak hakimi oldu. Cromwell kısa zamanda, İngiltere’de düzeni kurdu. Katoliklik ve piskoposluk taraftarlığı dışında din özgürlüğünü sağladı.
Cromwell’in en büyük amacı, Kuzey Avrupa’da bir protestan ülkeler birliğini gerçekleştirmekti. İsveç’le de iyi ilişkiler kurdu; Danimarka ve Portekiz’le olan anlaşmazlıklarını çözüme bağladı; İngiliz donanmasına eski gücünü yeniden kazandırdı. İspanya donanmasına ağır bir darbe indiren İngiliz donanması, Akdeniz ve Hint Okyanusu’ndaki eski üstünlüğüne Cromwell döneminde kavuştu.
1657 yılında Cromwell’e kral unvanı teklif edildi, ama ordusunun muhalefeti yüzünden o, bunu reddetmek zorunda kaldı. 1658, Cromwell yönetiminin en parlak yılıydı. Bununla birlikte sağlığı iyice bozulmuştu. 1658’de büyük zaferinin onuncu yılında öldü.
Oliver Cromwell, zengin bir tüccarın kızı olan 1620 yılında Elizabeth Bourchier ile evlendi. Richard Cromwell, Henry Cromwell, Bridget Cromwell, Elizabeth Claypole, Frances Russell, Mary Cromwell, Frances Cromwell, Robert Cromwell, Oliver Cromwell, James Cromwell adlarında çocukları oldu.
İrlanda’ya yaptığı bir seferden sonra sağlık durumu kötüleşmiş ve en sevdiği kızı Elizabeth’in kanserden öldüğü Ağustos 1658’de Oliver Cromwell sıtmaya yakalanmış, 3 Eylül 1658 tarihinde tarihinde de Whitehall Sarayı, Londra, İngiltere’de 59 yaşında ölmüştür.
Uzun yıllar İngiltere’yi tek başına yöneten Cromwell, İngiltere’nin ilk ve son diktatörüydü. Savunduğu ve uğrunda savaştığı en büyük ilke, dinsel inanışı ve özgürlük olmuştur.
Oliver Cromwell’den sonra Oliver Cromwell’i oğlu Richard Cromwell Devlet Koruyucu Lord unvanını alarak takip etmiştir. Fakat kısa bir müddet sonra onun ülke idaresi yeteneğinin çok az olduğu görülmüş ve ülkenin bir siyasal, ve ekonomik karmaşalık gölgesi altına girdiği anlaşılmıştır. Bunun üzerine Commonwealth rejiminin İskoçya’ya gönderdiği vali olan General Monck monarşiyi tekrar geri getirme kararı ile İskoçya’dan ordusuyla gelip Şubat 1660’ta Parlamento’yu feshedip Richard Cromwell’i görevinden feragat ettirmiştir.
İdam edilmiş olan kral I. Charles’ın oğlu II. Charles Londra’ya 23 Nisan 1661 tarihinde gelip taç giymiştir.
Kral II. Charles yeniden tahta çıkınca, babasının idamının öcünü gayri-insanî uygarlık dışı bir şekilde almıştır. Sembolik olarak babası kral I. Charles’in idam edilmesinin 12. yıldönümünde, 30 Ocak 1661’de Oliver Cromwell’in gömülmüş cesedi Londra’nın Anglikan katedrali olan ve ünlü İngilizlerin mezarlarının bulunduğu “Westminster Abbey Katedrali” içindeki mezarından çıkartılmıştır. Cromwell’in cesedi zincirlere bağlanmış ve türlü işkencelerin ardından suçluların idam edildikleri Tyburn’da asılıp halka gösterilmiştir. Sonra Oliver Cromwell’in başı kesik cesedi işaretlenmemiş bir çukura atılmıştır. Aynı zamanda bu uygarlık dışı barbar muamele, I. Charles’ın idamına karar veren mahkemenin üyeleri olan Amiral Robert Blake, başhakim John Bradshaw ve Cromwell’in damadı General Henry İreton’un cesetlerine de uygulanmıştır.
Oliver Cromwell’in kesik başı ise bir kazığa geçirilmiş ve İngiltere Parlamentosu binasının en eski kısmı olan Westminster Hall’un çatısının tepesinde çakılmıştır. II. Charles’in hükümdarlığı süresince 1685’e kadar burada kalmıştır. Bundan sonra kazığa geçirilmiş Cromwell’in kafası birkaç kere el değiştirmiştir. Örneğin 1814’te Josiah Henry Wilkinson adlı bir kişi Cromwell’in kazığa takılı kafasının sahibi olmuştur. Ancak 1960’ta Cromwell’in kazığa takılı kafası bir mütevazı bir merasimle Cambridge Üniversitesi, Sidney Sussex Koleji bahçesinin bir köşesine gömülmüştür.
Cromwell’in Sözleri :
Sizi alkışlayanlara aldanmayın, asıldığınızda daha çok alkışlayacaklardır.
Daha iyi olmaya çalışmayan iyi olarak da kalamaz.
Tanrıya güven ama barutunu da kuru tutmaya bak.
Oliver Cromwell’in yapıyı 20 Nisan 1653 günü Rump Parlamentosu adıyla anılan birbirleriyle hizip çatışmaları ile vakit geçirip hiçbir siyasi karar alamayan, hatta yeni parlamento üyelerini seçimi konusunda bile bocalayan Parlamentoyu 40 tüfekli asker eşliğinde aşağıdaki sözlerin ardından feshetmiştir:
Acele edin ve defolup gidin. Oturumunuzu sonlandırmaya geldim. Meclisi yaptığınız her icraat ile kirletmenize ve şerefsizleştirmenize artık kalıcı bir son vermeye geldim. Siz ki fitneci, fesatçı, meclis üyeleri, siz ki iyi bir hükümet olmak dışındaki her şeysiniz! Kiralık sefil yaratıklar, zavallılar, ülkenizi en küçük şahsi çıkar adına satılığa çıkaranlar, birkaç kuruş için Tanrı’ya ihanet edenler, içinizde bir parça da olsun erdem kalmadı mı? Bir parça vicdan da mı yok? Atım kadar bile dindar değilsiniz! Altın sizin yeni Tanrınız olmuş! Satılığa çıkarmadığınız bir değer bile kalmadı. Ulusunuz adına iyi bir şey düşünemez misiniz? Sizi çıkarcı sürüsü, bulunduğunuz bu kutsal meclisi, varlığınızla kirletiyorsunuz! Tanrının kutsadığı bu meclisi, ahlak yoksunu davranışlarınızla hırsızların ini haline çevirdiniz! Halkın size verdiği yetkiyi kötüye kullandınız. Halkın umutsuz dertlerine çare olmalıydınız, kendiniz halka en büyük dert kaynağı oldunuz! Ama ülkeniz beni asırlardan beri temizlenmemiş bu ahırı temizlemeye çağırdı! Bu gücü de bana Tanrı verdi. Bu şeytan ocağını yönetmeye geldim. Vay halinize! Şimdi derhal defolun! Acele edin rüşvetin köleleri! Acele edin, gidin! Süslü saltanat eşyalarınızı alın ve defolup gidin!