Osman Kavala Biyografisi
Osman Kavala, 2 Ekim 1957 tarihinde Paris, Fransa’da doğmuştur. Annesinin adı Necla Kavala, babasının adı Mehmet Kavala’dır. İstanbul Robert Lisesi’ni 1975 yılında bitirdikten sonra İngiltere’de Manchester Üniversitesi Ekonomi bölümünden mezun oldu.
Babası Mehmet Kavala‘nın 1982 yılında vefat etmesinin ardından, Kavala Grubu‘nda yönetici olarak çalışmaya başlayan Osman Kavala, Türk-Polonya İş Konseyi, Türk-Yunan İş Konseyi, Center for Democracy in Southeast Europe (Güneydoğu Avrupa’da Demokrasi Merkezi) gibi çeşitli iş ve toplumsal kuruluşların Yönetim Kurulu üyeliklerinde bulundu.
1983 yılında İletişim Yayınları’nın kuruluşuna katıldı. Sonraki yıllarda yürüttüğü çalışmalarda hedeflerine kültürel çeşitliliğin tanınması, kültür sanat diyaloğu ve kültürel işbirliği eklendi.
1985 yılında da Nazar Büyüm ve Selahattin Beyazıt’la birlikte Ana Yayıncılık’ın kurucu ekibi içinde yer aldı. Ana Yayıncılık, Britannica Ansiklopedisi’nin Türkçe versiyonu AnaBritannica’yı, Britannica Compton’s’u ve Temel Britannica’yı yayımladı. Osman Kavala hâlen Aras Yayıncılık’ta yönetim kurulu üyeliği görevi devam etmektedir.
Osman Kavala 1990’ların başından beri birçok sivil toplum örgütünün kuruluşunda ve yönetim kurulunda görev aldı.
1999 depremi ardından önayak olduğu dayanışma faaliyetlerinden sonra aktif iş hayatını bırakıp tamamen sivil toplum alanına yönelen Osman Kavala, Türkiye’de 1990’lardan itibaren gelişmeye başlayan sivil toplum hareketliliğinin önemli aktörlerinden biri oldu.
1984 yılında Cihangir’de açılan ve dönemin ekoloji, toplumsal cinsiyet, kültür ve sanat tartışmalarına öncülük eden Bilim Sanat Kültür Hizmetleri Kurumu’nun (BİLSAK) kurucu üyeleri arasındadır. Ayrıca 1990’larda hayata geçen TEMA Vakfı, Helsinki Yurttaşlar Derneği ve Demokrasi ve Uzlaşma Merkezi’nin kurucularındandır.
TÜRSAK (Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür Vakfı), TESEV (Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı), KMKD (Kültürel Mirası Koruma Derneği) ve Tarih Vakfı gibi kurumların yönetim kurullarında yer almıştır. Kavala ayrıca Uluslararası Af Örgütü‘nün bağışçılarındandır.
Pek çok farklı sivil toplum kuruluşunun oluşumunda ve çalışmalarında yer aldı. 2002 yılında bu alandaki çalışmalarını kültür sanat alanında yoğunlaştırarak, Türkiye’de kültür ve sanatın üretimini, izlenmesini, paylaşımını çoğaltmak, yerel inisiyatifleri desteklemek, kültürel çeşitliliği ve hakları vurgulamak, bölgelerarası ve uluslararası işbirliklerini güçlendirmek amacıyla sanatın değişik alanlarından, iş dünyasından ve sivil toplumdan kişilerle birlikte Anadolu Kültür’ü kurdu. Anadolu Kültür’ün gerçekleştirdiği projelerle toplumsal barış kültürünün yerleşmesini hedefledi.
Anadolu Kültür’ün ilk girişimi olan 2002‘de faaliyetlerine başlayan Diyarbakır Sanat Merkezi (DSM) İstanbul’dan ve Avrupa şehirlerinden sanatçıların ziyaret ettiği, yerel sanatçılarla tanıştığı, ortak projeler tasarladığı herkese açık bir mekân oldu. DSM, Diyarbakır’da sanat üretmek isteyen insanların profesyonel destek aldığı ve bağlantılar kurduğu önemli bir platform haline geldi. 2005 yılında açılan Kars Sanat Merkezi ise, 2009 yılındaki kapanışına kadar, kentin çok amaçlı tek salonu olarak sadece Kars için değil Türkiye, Ermenistan, Gürcistan ve Azerbaycan için bir kültürel iletişim ve etkinlik merkezi olarak hizmet verdi.
Osman Kavala, ana uğraşı olan ve 2017 yılında 15. yılını dolduran Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanlığı’nın yanısıra Açık Toplum Vakfı, TESEV, TEMA Vakfı, Tarih Vakfı, Diyarbakır Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü, Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür Vakfı gibi pek çok sivil toplum örgütünde kurucu üye, yönetim kurulu üyesi veya danışma kurulu üyesi olarak bulunuyor.
Osman Kavala, bu ülkenin sorunlarına duyarlı bir birey olarak, farklı görüşte insanları tartışma platformlarında bir araya getirip ortak çözüm arayışının yolunu açmak, toplumsal ve uluslararası çatışmalara, barışa ve insan haklarına dayalı demokratik çözümler üretmek üzere çalıştı.
Osman Kavala, Anadolu Kültür, Diyarbakır Sanat Merkezi, Kars Sanat Merkezi, DEPO, Kültürel Miras Koruma Derneği gibi kurumlarda ve faaliyetlerde görevler üstlendi.
Osman Kavala, medyada kendisiyle ilgi haberlerde ‘Kızıl Soros’ lakabıyla gündeme gelmektedir.
Osman Kavala, 19 Ekim 2017 günü Gaziantep dönüşü İstanbul‘da Atatürk Havalimanı’nda gözaltına alındı. Gaziantep‘ten uçakla İstanbul‘a dönen iş adamı Kavala’ya, İstanbul Emniyet Müdürlüğü ekipleri tarafından Atatürk Havalimanı’nda gözaltı işlemi yapıldı.
15 Temmuz darbe girişimine ilişkin gözaltına alınan Osman Kavala, 1 Kasım 2017 günü ”Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme” ve ”Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs etme” suçlarından tutuklandı.
Osman Kavala, 18 Şubat 2020‘de Gezi davasından beraat etti ancak aynı gün 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili bir soruşturmadan TCK’nın 309. maddesinden gözaltına tekrar gözaltına alındı. Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ndeki sorgulamasının ardından tutuklanma talebiyle Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edildi. Çağlayan’da bulunan İstanbul Adalet Sarayı’na getirilen Osman Kavala 19 Şubat 2020 günü tekrar tutuklandı. Tutuklu iken ayrıca 9 Mart 2020 tarihinde ise TCK’nın 328. maddesinden (“devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla, gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temin etmek”) suçundan bir dava daha açılıp tutuklanmasına karar verildi.
20 Mart 2020 tarihinde TCK’nın 309. maddesinden yapılan suçlama ile yapılan duruşmada beraat etti. Ancak hakkında TCK’nın 328. Maddesinden açılan davanın olmasından dolayı tahliye olamadı.
Osman Kavala, 1 Kasım 2017 tarihinden itibaren kesintisiz olarak Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunmaktadır.
Osman Kavala, yazar Tarık Buğra’nın kızı Ayşe Buğra ile evlidir.
Osman Kavala, Türkiye’de risk altında olan kültürel mirasın korunmasına yönelik çabaları nedeniyle 2019 yılında Avrupa Arkeoloji Mirası Ödülü’ne layık görülmüştür. Yine 2019 yılında, İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi’nin demokratik toplum çalışmalarına katkıda bulunan ve ifade özgürlüğüne yönelik baskı altında olan kişilere verdiği Ayşenur Zarakolu Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülü’ne layık görülmüştür.