Sadi Işılay Biyografisi
Türk müziğinin önemli besteci ve kemancısıdır.
Sadi Işılay, 5 Kasım 1899 tarihinde İstanbul‘da doğmuştur. Annesinin adı Vasfiye’dir. Rumeli’den göç ederek İstanbul’a yerleşen babası perukâr İsmail Efendi Lâleli’de işlettiği sazlı kıraathanesinde keman çalardı aynı zamanda bir köşesinde berber olarak çalışırdı. Dükkânın arkasını da “meşkhane” durumuna getirirerek “Lütfipaşalılar” adını vermişti. Adı geçen meşkhanede Şekerci Cemil Bey, Hafız İsmail, Kemani Tatyos Efendi, Ahmet Rasim, Kanuni Şemsi Bey gibi dönemin ustaları toplanarak meşk ederlerdi. Sadi Işılay bu sanatkârların arasında ilk musiki zevkini tatmış oldu. Çocuktaki bu yeteneği fark eden bu sanatkârlar ona bir keman hediye ettiler. Böylece altı-yedi yaşlarında pratik olarak keman çalmaya başladı. Sadi Işılay, keman çalmayı küçük yaşta babasını ve öbür sanatçıları dinleyerek, kendi kendine öğrendi. 8 yaşında, babasının kıraathanesindeki sazların arasına katılacak düzeye geldi. Gülşen-i Maarif ve Vefa Lisesi’nde okudu.
Sadi Işılay, 12 yaşında Muallim İsmail Hakkı Bey’in İstanbul’un Koska semtinde açmış olduğu “Musiki Osmani” adındaki Osmanlı Musikî Cemiyeti’ne keman öğrencisi olarak girdi. Şehzade Dr. Ziyaettin Efendi’den özel dersler aldı. Tanburi Cemil Bey‘den ve Bestenigâr Ziya Bey‘den fasıl müziği bilgisi edindi.
1911 yılında Sultan Mehmet Reşat‘ın Rumeli gezisine katılan saz sanatçılarının Selanik‘te verdikleri konserde yer aldı. 1922 – 1926 yılları arasında İzmir‘de bağımsız çalıştı. Üç yıl Paris‘te kaldı. Bir mihracenin davetlisi olarak Münir Nurettin Selçuk’la 1932’de Hindistan’a, Perihan Altındağ Sözeri ile İran’a gitti. Mısır, Suriye, Irak, Kıbrıs gibi ülkelerde on kadar konser verdi. Ud da çalardı. Udu, kemanı ve sesiyle plaklar doldurdu.
Sadi Işılay, askerlik görevini Kurtuluş Savaşı yıllarında jandarma olarak yaptı. Savaşın bitiminden sonra 1922-1926 yılları arasında İzmir’de çeşitli okullarda musiki öğretmenliği yaptı. Daha sonra İstanbul’a yerleşen Sadi Işılay, o yılların tanınmış ses sanatkârı “Deniz Kızı Eftalya” ile evlendi. Bundan önce de kısa süren bir evliliği olmuştu.1928 yılında eşi ile birlikte Paris’e gitti.1932 yılına kadar yaşadığı Paris’te konserler verdi, çeşitli Avrupa şehirlerini dolaştı, kısa metrajlı filmler çevirdi. Bu konserlerin bir bölümüne Sadettin Kaynak da katıldı.
İstanbul’a dönüşünden sonra Belediye Konservatuarı’na Reşat Erer’den boşalan kadroya tayin edildi. On yedi yıl süre ile “İlmi Kurul” ve “İcra Heyeti”nde çalıştı. 1950’den sonra İstanbul Radyosu’nda keman sanatkarı olarak yayınlara katıldı. Çeşitli İstanbul gazinolarında çalıştı. Bir ara kendi adına bir gazino çalıştırmayı denedi.
Sadi Işılay, 30’un üzerinde filmin fon müziğini besteledi. Hasret (1944), Köroğlu (1945), Damga (1948), Beklenen Şarkı (1953), Son Beste (1955), Vurun Kahpeye (1964) gibi filmlerin müziklerini hazırladı. 1948 yılında “Unutulmayan Sır” adlı filmdeki Nene Gerek adlı bestesiyle o yıl en başarılı besteci seçildi. İstanbul Radyosu’nda sanatçı olarak, İstanbul Konservatuarı’nın Yürütme Kurulu ve Türk Musikisi Sanat Kurullarında, TRT Repertuar Kurulunda üye olarak yer aldı.
Sadi Işılay, dönemin ünlü ses sanatçılarının hemen tümüne kemanıyla eşlik etti.
Sadi Işılay, bestekarlığa 1928’de segah makamındaki “Ruhunda ölen nağmede sevda sesi var mı?” güfteli şarkısını besteleyerek başladı. Bundan sonra besteleri birbirini izledi. Saz ve sözlü eser olarak başarılı örnekler verdi. Bir gazete röportajında eserlerinin sayısının altmışı geçtiğini söylemiş olmasına rağmen bilinen eserleri bir peşrev, iki saz semaisi, iki medhal, iki sirto,bir oyun havası, otuz şarkıdan ibarettir. Taksim ve oyun havaları plağı yapmış, film müziği bestelemiştir.
Sadi Işılay, 4 kez evlendi. 3 çocuğu oldu. Gazeteci, yazar Ali Sirmen, Sadi Işılay’ın torunudur. Bir diğer torunu olan Emir Işılay‘da 2002’den itibaren Hollywood‘da film müzikleri besteciliği yaşamını sürdürmüştür.
Daha önce de kısa süren bir evliliği olan Sadi Işılay, ses sanatkârı “Deniz Kızı Eftalya” ile evlendi. Eftalya’dan sonra ses sanatkarı Mualla Gökçay’la evlenmiş, son evliliğini Nezihe Hanım’la yapmış, bu evlilikten üç çocuğu dünyaya gelmiştir.
1960 yılında bir ameliyat geçirmişti; 1967 yılında kısmi felç oldu. Yapılan tedavilere rağmen fazla bir düzelme olmadı.
Sadi Işılay, 11 Mart 1969 tarihinde İstanbul’da 70 yaşında ölmüştür.
En bilinen eserleri :
Ruhumda ölen nağmede sevda sesi var mı ?
Bir kır çiçeğinden daha tazesin
Manada güzel, ruhta güzel, tende güzelsin
Bende hicran yarasından da derin bir yara var
Yolları gurbete bağlayan dağlar
Sultaniyegah sirto
Muhayyerkürdi saz semaisi