Sinan Yağmur

Doğum Tarihi

1965

Şehir

Kırşehir

1965 yılında Kırşehir’de dünyaya geldi. İlk, orta ve lise öğrenimini burada tamamladı. 1984 yılında Kırşehir İmam Hatip Lisesinden mezun olduktan sonra Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde üniversite öğrenimine başladı. 1990 yılında fakülteden mezun oldu ve aynı yıl Selçuk Üniversitesi Kelâm ve İslâm Felsefesi Ana Bilim Dalında lisansüstü öğrenimine başladı.

1991 yılında Kadınhanı İmam Hatip Lisesinde öğretmen olarak göreve başladı. Yağmur buradan sonra; Konya İmam Hatip Lisesi ve Meram Dr. Ali Rıza Bahadır İmam Hatip Lisesinde idareci, Naciye Mumcuoğlu Lisesinde Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni olarak görev yaptı. Aile içi iletişim ve eşler arası sevgi köprüsü konulu konferanslar verdi. Evli ve iki çocuk babası olan Yağmur, hâlen yazı çalışmalarını sürdürmekle birlikte bazı TV kanallarında eğitim programlarına katılmakta ve kitap söyleşileri düzenlemektedir.

Sinan Yağmur çeşitli gazete ve dergilerde yayımlanan yazılarıyla edebiyat ortamına adım atmıştır. Mevlânâ, Mesnevi ve Dede Korkut’tan derlemeler yapmış seçkiler hazırlamıştıır. Araştırma, inceleme ve eğitim konulu ilk yayınlarından sonra Yağmur, deneme havasında din ve tasavvuf eksenli olarak aile, kadın, erkek, annelik, babalık ve çocuk eğitimi konulu kitaplar kaleme almış ve yayımlamıştır.

2010’dan sonra yine aynı minvalde din ve tasavvuf konulu roman yazmaya yönelmiştir. Aşkın Gözyaşları olarak bilinen ve zamanla beş dizi seriye dönüşen romanlarıyla da üne kavuşmuştur. Aşkın Gözyaşları 1 / Tebrizli Şems (2011) ve Aşkın Gözyaşları 2 / Hz. Mevlana (2012) adlı serinin ilk romanlarında Mevlânâ ve Şems’i yeniden yorumlamış ve bu yönelişi “17 Aralık 1984’te, üniversite imtihanları başvurumdan bir gece önce bir rüya gördüm. Sislerle kaplı bir yeşil kubbe vardı. Sislerin ardından bir kol uzandı ve bana ‘Beni yaz’ dedi. O gecenin Şeb-i Aruz gecesi olduğunu, o kubbenin de Mevlana’nın türbesi olduğunu sonradan anladım. Sınava Konya’da girdim ve Mevlana’nın türbesinde ‘Ya Rabbi bana burada okumayı yaşamayı ve son nefesimi burada vermeyi nasip et’ diye dua ettim. Duam kabul oldu, Konya’da yaşamaya başladım. Sonrasında Şems görünmeye başladı bana. Onlarla birlikte çıktığım içsel yolculuklar sonrasında yazdım kitapları. Haklısın; ben yazmadım bana yazdırıldı. Ben sadece bir kuryeyim. Mevlana ve Şems insanları kucaklamak istiyor. İnsanlar Mevlana’nın deryasında, Şems’in aydınlığında üşüyen sol yanlarını ısıtmak istiyor. Bunun için yazdırdılar bana bu kitapları.” şeklinde dile getirmiştir. Yağmur, yaptığı söyleşi ve kitap tanıtımlarıyla eserlerini tanıtmış ve tasavvuf eksenli romanlar kaleme almaya devam etmiştir. Yazdığı romanların birçoğu ilk romanları gibi Aşk’a Yolculuk, Aşkın Meali ve Hüzün Yanığı adlarıyla kaleme alınmış ve seri hâlinde yayımlanmış romanlardır. Romanlarında ana tema din ve tasavvuf eksenli olmakla birlikte kurgu; Mevlânâ, Yunus Emre ve Veysel Karani gibi tarihî şahsiyetler üzerinedir. Karslı ve Özdağan tarihî şahsiyetler üzerine kurgulanan rommanları şöyle değerlendirmişlerdir: ” Sinan Yağmur, Aşkın Gözyaşları Hz. Mevlâna kitabının sonundaki teşekkür bölümünde Tebrizli Şems kitabının okurdaki yansımaları hakkında şöyle yazmıştır: ‘Sayısız mesajlar, mektuplar, telefonlar geliyor: Hocam ne yaptınız siz? O dönemi yaşadınız, sonra öldünüz, tekrar dirilip de mi yazdınız? Nedir bu tesirli sırrın hikmeti? Sorular… Tebrikler… Teşekkürler… Gözyaşları… Dualar…’ Bab-ı Esrar ve Aşk romanlarında da Mevlânâ’dan aktarılan metinler, romanın kurgusallığının önüne geçerek okurdaki gerçeklik duygusunu kuvvetlendirir. Romanların kurgusallığını perdeleyen bir başka husus her üç romanda da kitap sonunda kaynakçaya yer verilmiş olmasıdır. Romanların kaynakça bölümü yazarın kitabı yazarken harcadığı emeği ve kitaba verdiği önemi de gösterir. Ancak bu romanlar söz konusu olduğunda bir taraftan kaynakça ile yapılan gerçeklik gösterisi bir taraftan romanlardaki kurgusallık vurgusu okurdaki kafa karışıklığını artırır. Bu kafa karışıklığı içinde okur, zihnindeki Mevlânâ’nın peşine düşer.” Yağmur’un romanlarının eğitici yönü daha ön plana çıkar. Klişe imajların postmodern teknikle harmanlanması romanların popülerliğini arttırır ama edebi değer açısından bu romanlar klasiklere yaklaşmaz. Yazarın 2019’da İmam-ı Azam Ebu Hanife Bir Hukuk Şehidi adıyla yayımlanan romanı da yine aynı çizgide bir tarihî şahsiyet üzerine kurgulanmıştır. Kaleme aldığı romanlarıyla Sinan Yağmur, günümüzün popüler yazarları arasında değerlendirilmektedir.