Süleyman Seyyid Biyografisi
Askerî okullarda toplam 36 yıl resim dersi vermiş olan natürmort ve peyzaj ustası Süleyman Seyyid, Türk resim sanatının ilk kuşak ressamları arasındadır.
Süleyman Seyyid, 1842 yılında İstanbul’da doğmuştur. Babası Anadolu Maltepesi eşrafından Hacı İsmail Efendi’dir. Sedef kakma ustalarından Süleyman Ağa dedesi olur. Doğduğu vakit büyükbabasının adı konmuştur. Gençlik yıllarında Esseyid Süleyman ismini kullanmıştır. Harbiye Mektebi’nde okurken Süleyman’ı da terk ederek Seyyid ismini kullanmıştır. İlk ve orta öğrenimini Maltepe ve Maçka Askerî okullarında tamamladıktan sonra Harbiye Mektebi’ne girdi. İdadi ve Harbiye’de iken yaptığı karakalem ve suluboya etütleri ile hocaları Maltalı ressam Joseph Schranz ve Fransız Pierre Ques’in dikkatini çekmiştir.
Süleyman Seyyid, 1862 yılında Harbiye Mektebi’nden teğmen olarak mezun olduktan sonra Paris’deki Mekteb-i Osmani’ye gitmiştir. Mekteb-i Osmani (1857-1874 yılları arasında açık kalan) yurt dışında açılmış ilk ve tek okuldur. Süleyman Seyyid, 27 Eylül 1862 tarihinde 15 öğrenci ile beraber gittiği Paris’te önce Pension Verdot’ta kalmıştır.
Süleyman Seyyid, Fransa’da Paris Guzel Sanatlar Okulu’na da gitmiştir. Bir süre Robert Flari ve Gustave Boulanger atölyelerinde çalışan Süleyman Seyyid daha sonra Alexandre Cabanel’in atölyesinde yaklaşık 8 yıl kadar çalışmıştır. Bir yıl da Roma’da çalıştıktan sonra İstanbul’a dönmüştür. Süleyman Seyyid Paris’teki ilk yıllarında hocalarının da etkisiyle tarihsel olayları resmetmeye yönelmiştir.
Süleyman Seyyid, 1871 yılında İstanbul’a döndükten sonra Harbiye Mektebi’nde önce Fransızca öğretmenliğine başlamıştır. Okulun resim hocası Abraham Bey’in vefatı üzerine Şeker Ahmet Paşa ile birlikte Harbiye Mektebi resim öğretmenliğine atandı ve Ressam Osman Nuri Paşa’nın yardımcılığını yaptı.
Baltacı Mehmet Paşa’nın Prut Savaşı’nı anlatan bir tablo yapan Süleyman Seyyid, eserini iki yılda tamamlamıştır. Bu tabloyu Serasker Hüseyin Avni Paşa aracılığıyla Abdülaziz’e sunmuştur. Abdülaziz eseri çok beğenmiş ve kendisine bir nişan ile 500 lira vermiştir. Ayrıca tablonun Seraskerlik Dairesinde Zat-ı Şahane odasına asılmasını emretti. Ancak Hüseyin Avni Paşa tabloyu Paşalimanı’nda ki yalısına yollar, Süleyman Seyyid Bey bu olaya çok üzülür ve bir daha resim sunmayacağına yemin eder.
Otoportre
Süleyman Seyyid, Harbiye Mektebi’nde kısa bir süre çalıştıktan sonra, Şeker Ahmet Paşa’yla öğrenciliklerinden itibaren olan fikir ayrılıkları nedeniyle okuldaki görevinden istifa etti. 1880 yılında Kuleli Askeri İdadisi’ne tayin oldu. 1884 yılında da askeri tıbbiye resim öğretmenliğine tayin oldu ve 1910 Senesine kadar 26 sene bu okulda öğretmenlik yaptı. Miralaylık rütbesine kadar yükselmiştir. Askeri mekteplerde toplam olarak 36 yıl hocalık yapmıştır. Bu neden ile subaylar ve doktarlar arasında iyi tanınan bir sanatçıdır.
Bu görevlerinden başka hayatını kazanabilmek için zengin ailelerin çocuklarına Fransızca ve resim dersleri verdi. Ayrıca sanat üzerine yazılar yazdı, İstikbal ve Osmanlı gazetelerinde makaleleri yayınlandı ve çeşitli gazetelerde çevirmen olarak çalıştı. Perspektifle ilgili olarak “Fen-i Manazır” adında 800 sayfalık resimli bir eser hazırlamışsa da yayınlanamamış ve akibeti meçhul kalmıştır.
Süleyman Seyyid’in meslektaşları arasında en sevdiği kişi, kendisinin yetiştirdiği ünlü manzara ressamı Hoca Ali Rıza Bey’dir.
Süleyman Seyyid Genç Kız Portresi
Süleyman Seyyid, aynı dönemde ressam olan arkadaşları Osman Hamdi Bey ve Şeker Ahmet Paşa’dan farklı bir kişiliğe sahiptir. Ne Şeker Ahmet Paşa gibi sarayla yakın ilişki kurmuş ne de Osman Hamdi Bey gibi batı hayranı olmuştur. Öğrencileri tarafından ona verilen filozof gibi isimler farklı biri olduğunun kanıtıdır.
Süleyman Seyyid, çok sayıda natürmort ve konularını güzellik kaynağı olarak gördüğü Üsküdar’dan seçtiği manzara resimleri yapmıştır. Çamlıca, Kısıklı, Bulgurlu, Hekimbaşı, Dudullu, Kayışdağı, Alemdağı, Fenerbahçe gibi yerler onun için esin kaynağı olmuştur.
Süleyman Seyyid Kavunlar ve İncirler
Süleyman Seyyid, Beylerbeyi Sarayı civarında Nuh kuyusu sokakta büyük ahşap bir evde oturmaktaydı. Çamlıca, Kısıklı, Bulgurlu, Alemdağ, sürekli filozof isimli beyaz renkli eşeğine binip resim yapmaya gittiği yerlerdi. Beyaz renkli eşeğinin üzerinde bir heybesinin içinde uzun bir ip, siyah bir şemsiye, bir koyun postekisi, boya takımı ve yiyecek bulunurdu. Beğendiği bir manzarayı görünce postekisinin üzerine oturur saatlerce resim yapardı. Ancak Üsküdar’la ilgili resimlerinin çok azı günümüze ulaştı. 1910 yılında albay rütbesi ile emekli oldu ve Sarıyer’e taşındı
Süleyman Seyyid de Hoca Ali Rıza gibi maddi düşüncelerden daima uzak olmuş ve sanatın manevi zevkleri için yaşamıştır. Pertev Boyar’a göre, hak ettiği maaşları tahsil edebilmek için uzun süre emek verdiği değerli eserlerini zamanın ileri gelenlerine hediye etmek zorunda kalarak mağdur da olmuş ve hayatta iken yapıtlarından dolayı hiç bir maddi yarar elde edememiştir.
Süleyman Seyyid, 23 Eylül 1913 tarihinde İstanbul’da 71 yaşında ölmüştür. Sarıyer’de Ortaçeşme adını taşıyan mezarlıkta toprağa verildi.
2003 yılında Artı Mezat’ın Müzayedesinde Süleyman Seyyid’in Natürmort tablosu 105 milyara satıldı.
Süleyman Seyyid, Portakallı Naturmort tablosu
Süleyman Seyyid, maddiyata düşkün olmadığından, hiçbir zaman fırçasını para kazanmak için kullanmamıştır. İki yüz kadar eseri olduğu söyleniyorsa da, bunların çoğunluğunun nerelerde ve kimlerde olduğu bilinmiyor. Ancak, İstanbul‘un eski ailelerinin salonlarında Seyyid Bey’in bir natürmortuna tesadüf etmek mümkündür. Müzelerimizde Seyyid Bey’in pek az sayıda eseri vardır.
Süleyman Seyyid Bey’in aile çevresinden ve akrabalarından tanınmış kişiler vardı. Oğlu, Cevat Seyyid Bey ünlü bir doktordu. Babasının kullandığı fırçaya bir aralık özenerek resimler yapmıştı. Ama onun meslek olarak doktorluk dışındaki hobisi fotoğrafla uğraşmaktı. Çeşitli makineler kullanan, usta bir fotoğrafçıydı. Dr. Cevat Seyyid Bey Balkan Savaşı’nda Edirne’nin işgalinde Şükrü Paşa ile birlikte çalışanlardandı. Edirne Hastanesi’nin baştabibi iken, tifüsten öldü.
Süleyman Seyyid, Derviş tablosu