Unvan
Prof. Dr.
Doğum Tarihi
1 Temmuz 1940
Ölüm Tarihi
7 Aralık 2007
Şehir
Konya
Ülke
Türkiye
Burç
Yengeç
1 Temmuz 1940’de Konya’da annesi Meliha Hanım ve Ali Öktem’in evliliğinden dünyaya gelir. Anne Meliha Öktem Balkan’lar dan Türkiye’ye göçen bir ailenin kızıdır. İleriki yıllarda diş hekimi olan abisi, milli binici olan ablasından sonra ailenin en küçüğü olan Meliha hanım resim sanatına son derecede yetenekli olduğu halde toplumsal koşullar nedeniyle ressam olmak yerine veteriner olmayı seçmiştir. Baba Ali Öktem’de veterinerdir. Tankut Öktem yedi yaşına gelinceye dek ailesiyle Muş’ta yaşar. ‘Üç yaşıma kadar köyde tek çocuk olarak doğa ve hayvanlarla mutlu bir şekilde yaşadım.Üç yaşımda çocuk görünce çok aşırmıştım; kendimi dünyadaki tek çocuk zannediyordum’ ifadesini kullanan sanatçı üç yaşından sonra çocukluğunun büyük bir bölümünü Edirne’de Yahudilerin çoğunluğunu oluşturduğu Yahudi mahallesinde geçirecektir. Anne ve babasının meslekleri nedeniyle Anadolu’yu kent kent dolaşmaları küçük yaşta gözlem yetisinin gelişmesine neden olur. Bu kentlerde karşılaştığı değişik tipler,yüzler daha sonra kariyerinin doruk noktasında anıt eserlerinde gerçekleştireceği toplu figürlerde ortaya çıkacak ve bu bedenler,yüzler sanatçının gözlem depolarından ve anılarından doğup ellerinde somutlaşacaktır. Çok sonraki söyleşilerinde ‘Ailemin görevinden dolayı onlarla birlikte gittiğim köylerde yıllarca süren izlenimlerim; halkımdaki tüm erdemlerin kaynağını köylü sınıfında görmeme neden olmuştur.İnsanların birbirlerini sevmesini,kıskanmamasını,el ele kardeşçe yurt sevgisi ile dolu olarak yaşamalarını ve aile bağını en önde gerçek olarak görmelerini arzulamam,kahramanlığı ve yurt uğruna varılan şehitlik mertebesini inanmam 1970-80 döneminde başladığım ve bugüne kadar sürdürdüğüm figuratif anıt çalışmalarımın nedeni,konularım ve kompozisyonlarımın seçiminde başlıca etken olmuştur’ diyecektir.
İki yaşında eline çizim kalemini alan Tankut Öktem’in yeteneğini ilk keşfeden annesi Meliha hanımdır. Atatürk sevgisini , Kurtuluş Savaşı anılarını ona aktaran da yine annesidir.Üç yaşında zatürreye yakalanan Tankut Öktem’e dişçi dayısı hasta yatağında oynaması için yatağının başına hamurdan yapılmış bir askercik heykeli ve birazda hamur bırakır.Tankut Öktem hamuru ellerinde eğip bükerek yeni bir askercik formu yaratır.Bu beceri tüm ailenin dikkatini çeker.Oğlunun doğuştan taşıdığı yetenek annesi Meliha hanımı çok mutlu eder.Oğlunda gözlemlediği ilk olgu; doğuştan taşıdığı bilgi ve yetenektir. Örnek vermek gerekirse ; bu denli küçük yaşta bir atın, kaplanın oranlarını çok iyi hesaplayabilmekte, atların kaslarını adelelerini hiç kuşku duymadan elindeki hamurda yeniden yaratabilmektedir.
Dört yaşında ciddi olarak resim yapmaya başlayan küçük sanatçı; eğitimine Edirne İstiklal ilk okulunda başlar.1953’de beşinci sınıf ögrencisi olan Tankut Öktem; 3’üncü Çocuk Kütüphanesi ilkokullar arası düzenlediği resim yarışmasında katılır ve ödüllendilmekle kalmayıp tüm jürinin büyük ilgisini çeker.Sanatçı için okulun arşivlerine şu not düşülür ‘Tankut Öktem’in yaptığı resim ilkokul çocuklarının seviyesinden çok yüksek görülerek kendisinin üstün başarılı sayılmasına karar verilmiştir’.Küçük sanatçı onüç yaşındayken Edirne Türk Amerikan Derneği Lokalinde bir resim ve heykel sergisi açar.Bir hafta sürecek olan bu serginin haberi Edirne yerel gazetelerinde övgü dolu sözlerle yer alır.
Sayfalar: 1 2 3 4 5 6 7