siyaset adamı
Cezayir Eski Devlet Başkanı
Cezayir’in Fas sınırında küçük bir köy olan Maghnia’da çiftçi bir babanın yedi çocuğundan biri olarak 1918 yılında dünyaya geldi. Ailesi onu ilk olarak yerel bir Fransız okuluna kaydettirdi. Lise yıllarında okulunu yarım bırakarak orduya katıldı. 1944 yılında Fransız ordusundan üstün hizmet madalyası aldı. Fransa’da bulunduğu bu dönemlerde bir süre Fransa birinci lig takımlarından Olympique de Marseille takımında profesyonel futbol oynadı.
8 Mayıs 1945 günü ikinci dünya savaşının bitişinin kutlandığı zafer törenlerinde Cezayir bayrağı taşınınca Fransız askerleri Cezayir halkının üzerine ateş açmış ve o gün yaklaşık 45 bin kişi katledilmişti. Daha önceden Fransızlar ikinci dünya savaşından galip çıkarlarsa Cezayir’e bağımsızlık vereceklerini vaat etmişlerdi. İkinci dünya savaşı boyunca Fransız sömürgelerinden gelen askerler Almanlara karşı savaşmışlar ve savaş sonrası bağımsızlık isteklerini dile getirmeye başlamışlardı. Fransa bu tür bağımsızlık talepleri engellemek için Cezayir’in Setif kentindeki kutlamalarda sadece Cezayir bayrağı taşındıkları gerekçesi ile sivil halkın üzerine kurşun yağdırdı. Cezayirli yurtseverler ikinci dünya savaşının sona ermesi ve Nazilerin yenilgisini, sömürgeciliğin biteceği şeklinde yorumlamışlardı; fakat 45 bin kişinin öldürüldüğü bu katliam ile sömürgecilikten kurtulmak için Fransızlara karşı kurtuluş savaşı vermeleri gerektiğini anlamışlardı. Setif katliamından sonra Ahmet Bin Bella kendisine teklif edilen subaylık rütbesini ret ederek Cezayir’e dönüp sömürgecilerle mücadele etmeye karar verdi. Artık ülkesinde yaşanan zulmü ve ırk ayrımcılığını daha iyi anlayabiliyordu. Ülkesine döndüğünde ilk olarak Cezayir’deki ulusal hareket olan Halk Partisi faaliyetlerinin içinde bulundu.
BAĞIMSIZLIK MÜCADELESİ
Ahmet Bin Bella Cezayir’e dönüşünden bir süre sonra Messali Hac’ın önderliğindeki Demokratik Özgürlüklerin Zaferi Hareketine (MTLD) katıldı. MTLD hareketinin desteği ile Ahmet Bin Bella Fransız yönetimine karşı silahlı direniş başlatma amacı ile özel bir örgüt kurdu. 1950 yılında Bin Bella bir gurup arkadaşı ile birlikte Oran şehrindeki postane binasına bağımsızlık hareketine para sağlamak amacı ile bir baskın düzenledi. Bu olaydan sonra yakalanan Bin Bella sekiz yıl hapis cezasına çarptırıldı. Cezaevinde geçirdiği iki yılın ardından hapisten kaçarak önce Fransa’ya oradan da Mısır’a geçti. Mısır’da Abdul Nasr’ın desteği ile daha önceden kurmuş olduğu özel örgütü yeniden faaliyete geçirdi. Bir süre Mısır’da kalarak buradan örgütü yönetti.
1954 yılında İsviçre’de yapılan Cezayir Ulusal Kurtuluş Konseyi (FLN) toplantısına katılan liderlerden biri de Ahmet Bin Bella idi. Ahmet Bin Bella’nın kurduğu özel örgüt Cezayir’in bağımsızlığı için başlatılan silahlı mücadeleyi tüm ülkeye yayma kararı aldı. Özel Örgüt Cezayir’i vilayetler temelinde altı bölgeye ayırarak her bir vilayete silahlı ayaklanmayı yönetecek komutanlar atadı. 1 Kasım 1954’de yayınlanan bir bildiriyle Cezayir halkı Fransızlara karşı silahlı ayaklanmaya çağrıldı.
Ahmet Bin Bella Kahire ve Trablus’ta kendisine düzenlenen iki suikast girişiminden kurtulmayı başardı. Ekim 1956’da Fas yolculuğu sırasında uçağı Cezayir açıklarında çevrildi ve bazı arkadaşları ile birlikte tutuklanarak cezaevine konuldu. Ahmet Bin Bella 1956’dan 1962’ye kadar Fransa’da cezaevinde tutuldu; fakat kendisi Cezayir ve Mısır’daki Ulusal Kurtuluş Cephesi ile temaslarını sürdürmeye devam etti.
1962 yılına gelindiğinde yedi yıldan fazla süren Cezayir Kurtuluş Savaşı sonunda Fransa yenilgiyi kabul ederek Cezayir’de bağımsız bir devlet kurulmasına onay vereceğini açıkladı. 19 Mart 1962’de Fransa ve Cezayir Ulusal Kurtuluş Cephesi karşılıklı ateşkes ilan ettiler. Yedi buçuk yıl süren Cezayir Bağımsızlık Savaşında bir buçuk milyon Cezayirli hayatını kaybetti. Fransızlar, Cezayir’in bağımsızlığını kabul etmek zorunda kalıncaya kadar binlerce okulu, köyü yakıp yıktılar, on binlerce hayvanı boğazlarken, 400 bin üzüm bağını yerlerinden söktüler. Kısacası, Fransız emperyalizmi halkın direnişini bastırmak için, cana, mala her şeye saldırdı, yaktı, yıktı, katletti. Yaşanan savaş sonrası Fransız askerleri tarafından talan edilen Cezayir viraneye dönüşmüştü. Her şeye rağmen zafer kazanılmış ve Cezayir’de 132 yıl süren Fransız sömürgeciliği sona ermişti.
BAĞIMSIZLIK SONRASI CEZAYİR
Hapisten çıkarak Cezayir’e dönen Ahmet Bin Bella, Haziran 1962 yılında kurulan sosyalist hükümetin Başbakanı seçildi. 27 Eylül 1962’de Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti ilan edildi. Ahmet Bin Bella Cezayir’in ilk Cumhurbaşkanı oldu. 1963 yılında yeni anayasa kabul edildi. Ahmet Bin Bella ülkeyi yeniden yapılandırmak Fransız yerleşimcilerin Cezayir’den ayrılmasını koordine etmek ve aynı zamanda kendisine karşı yükselen muhalefeti göğüslemek zorunda kalıyordu.
Bin Bella toplam bütçenin çeyreğini eğitime ayırdı. Ülkenin kalkınması için eğitilmiş nitelikli insana ihtiyaç olduğunu biliyordu. Aynı zamanda tarım reformu yaparak Fransız yerleşimcilerin elinde bulunan büyük toprakların kamulaştırıp halka dağıtılmasını sağladı. Ülkede özyönetim anlayışını geliştirmek ve yerel yönetimlerin ülkedeki etkinliğini arttırmak için gerekli adımları attı.
Ahmet Bin Bella, anti-siyonist kardeş Arap devletleriyle işbirliğini geliştirmeye özel bir önem verdi. Kendisi İsrail devletini hiçbir zaman meşru kabul etmedi. Tıpkı Cezayir’den Fransızların kovulduğu gibi bir gün Filistin’den de Yahudilerin çıkarılacaklarına tüm kalbi ile inandı ve bunun gerçekleşebilmesi için elinden gelen gayreti gösterdi.
Bağımsızlık sonrası Fransa ile ilişkileri politik olarak belli düzeyde sürdürmeye devam etti. Afrika ve Asya kıtalarındaki emperyalist güçlere karşı Afrika-Asya antiemperyalist birliği komitesi kurulması için çalışmalarda bulundu. Ahmet Bin Bella, Güney Afrika, Angola, Zimbabwe, Güney Batı Afrika ülkelerindeki antiemperyalist mücadelelere destek verdi. 50’li yılların başında gizli, sağlam bir örgüte önderlik ederek Kasım İhtilalinin gerçekleştirilmesini sağlayan Bin Bella, 60’lı yılların ortalarında, Afrika-Asya dayanışma grubunu oluşturarak emperyalist dünya düzenine karşı, tüm dünyadaki ezilmişlerin kurtuluşuna destek olmaya çalışıyordu.
Komşu ülke Fas ile yaşanan sınır antlaşmazlığını çözümledi. Ahmet Bin Bella yönetimi esnasında ülkesindeki günlük basit sorunları çözmek yerine daha çok uzun vadeli planlar yapmaya gayret gösterdi. Zamanla yönetimine karşı muhalefet sesleri yükselmeye başladı. Temmuz 1964’de Biskra’da Albay Şâbanî’nin başını çektiği bir isyan çıktı. Bin Bella bu isyanı bastırdı. Daha sonra Albay Bumedyen’in yönettiği bir hükümet darbesi ile 1965 yılında sürpriz bir şekilde görevden alındı ve yargılanmaksızın hapsedildi. 1980 yılına kadar 15 yıl boyunca cezaevinde kaldı. Cezaevi hayatı boyunca sürekli kitap okuyan ve kendini yetiştiren Bin Bella daha önceden ılımlı sol çizgide iken cezaevinde uzun araştırmalar ve tetkikler sonunda İslami bir düşüncede karar kıldı. Cezaevi hayatı sonrası Fransa ve İsviçre’de ikamet ederek siyasal mücadelesini devam ettirdi. 1990’da ülkesine döndü.
AHMET BİN BELLA CEZAEVİNDE
Bumedyen tarafından yapılan darbe sonrası yargılanmaksızın cezaevine konulan Ahmet Bin Bella kendi deyimi ile hücresini bir sınıfa çeviriyor. Binlerce kitap okuyarak entelektüel yönünü geliştirmeyi ihmal etmiyor. Ömrünün yirmi iki yılını hapishanelerde geçiren Bin Bella hapishane hayatının, kendi ifadesi ile mihnet döneminin bütün olumsuzluklarına mukavemet etmiş ve bu uzun vakitten örnek alınması gereken şekilde istifade etmesini bilmiştir.
Hapishane hayatında çeşitli bilim dalları başta olmak üzere kültür, felsefe, edebiyat, iktisat, sosyoloji gibi konularda binlerce kitap okumuştur. Okuduklarına ek olarak sürekli tefekkür halinde bulunmuş ihtilal ve iktidar sürecinde yaşadığı tecrübeleri, görüşlerini tekrar gözden geçirerek sonrasında bu tecrübelerden uygun ve yerinde olanları benimsemiş kalanını da terk etmiştir. Hapishaneyi bir medreseye çevirmesini bilmiş hapisten sonraki hayata hazırlık için ilim ve irfan tahsiline koyulmuştur.
Ahmet Bin Bella hapishanede müspet olabilecek hiçbir imkânı kaçırmamıştır. Mesela bedeninin tembelliğe ve uyuşukluğa düşmesini, akılının çalışmaz hale gelmesini, iradesinin zayıflamasını sağlayacak hiç bir fırsata yer vermemiştir. Bunun için hapishane hayatı boyunca sürekli spor yapmıştır. Aynı zamanda düzenli bir şekilde okuma ve düşünme yoluyla zihni spora; ibadet etmek, namaz kılmak ve Kur’an okumak suretiyle de ruhi riyazete devam etmiştir. Ahmet Bin Bella’nın hapishanede iken evlenmiş olması, belki de onun hayata verdiği önemi, idealinin derinliğini, devrimci ümitlerinin ve çilelerinin müspet yönünü ortaya koyar.
Hapishanede dil öğrenmeye günde en az iki saatini ayıran Ahmet Bin Bella Arapça, Fransızca, İspanyolca, İtalyanca, Almanca ve İngilizce dillerini hâkim bir şekilde konuşabiliyor. Hapishane hayatında sosyalizm ve marksizmi tam manası ile anlayarak bu düşünce akımlarını tenkit etmiş ve kendi içinde sarih İslami bir çizgiye ulaşmıştır. Bunun böyle oluşu O’nun hapishane hayatında sürekli tefekkür halinde olması ve sürekli Kur’an ile hem hal olmasındandır. Kendisi hapishanede Kur’an-ı Kerim’in tamamını ezberlediğini ama zamanla hafızasında tutma güçlüğü çektiği için bir kısmını unuttuğunu ifade diyor.
Sanat ve estetik yönü çok gelişmiş olan Ahmet Bin Bella tiyatrodan, sinemaya; şiirden, Türk musikisine; resimden, mimariye kadar geniş bir sanat alanına ilgi duyuyor. Ahmet Bin Bella’nın hayatını ve sömürgeciliğe karşı verdiği mücadeleyi anlarken, Üstad Sezai Karakoç’un Tunuslu küçük bir kızın ağzından Fransız sömürgeciliğine karşı binlerce kilometre öteden şiirle verdiği tepkiyi burada ifade etmeden geçmemeliyiz.
HAKKINDA YAZILANLAR
Ahmet Bin Bella
Bekir Dilekçi
Dünya Bülteni
Batı dünyasının günümüzdeki gelişmişlik düzeyinin arkasında sömürgeleştirdikleri ülkelerden getirdikleri yeraltı zenginlikleri vardır. Bu gün bile batılı ülkelerin sanayileri hala Afrika’nın önemli madenlerine bağımlıdır. Afrika ülkeleri tüm dünyadaki kobaltın yüzde 90’ına, krom yataklarının yüzde 80’ine ve altının yüzde 50’sine sahiptir. Bu madenlerin dışında tüm dünyadaki uranyum ve petrol yataklarının üçte birinin Afrika kıtasında olduğu düşünülürse sömürgeci devletlerin milyonlarca insanın kanına girerek Afrika kıtası üzerinde sömürge imparatorlukları kurmalarının gayesi daha iyi anlaşılabilir.
İngiltere’den sonra dünya çapında en büyük sömürge imparatorluğunu kuran ülke Fransa’dır. Fransa sömürgecilik tarihinde Afrika kıtasına yönelen ilk devlettir. Afrika’da Senegal ile başlayan Fransız sömürgeciliği 17. ve 18. yüzyılda neredeyse Afrika’nın tamamında etkisini göstermiştir.
Fransa’nın Cezayir’i 1830 yılında işgal etmesiyle başlayan Cezayir’deki Fransız sömürgeciliği, sadece değerli madenlerin Avrupa’ya taşınmasını amaçlamıyordu. Fransızlar Cezayir’i Fransa’nın bir vilayeti gibi görüyor ve bu topraklara tamamen yerleşme maksadı ile geliyorlardı. Altyapı, mimari ve kültürel olarak Cezayir’de küçük bir Fransa oluşturmak istiyorlardı. Bu nedenle Fransa Cezayir’de sömürgecilik siyasetini en katı şekilde uygulamaya başladı. Cezayir’de Fransız varlığı oluşturmak için Fransız göçmenlerin bölgeye göç etmesi teşvik edildi. Cezayir halkına karşı uygulanan asimilasyon sistemli şekilde hayata geçirildi. Resmi dil olarak belirlenen Fransızca dışında başka bir dil konuşmak ve Arapça eğitim görmek yasaklandı. Cezayir halkı ikinci sınıf vatandaş yerine konuluyordu. Sömürgeciler halkın öz kimliğini ve kültürel dinamiklerini yok ederek Cezayir’deki Fransız yerleşimini kalıcı hale getirmeye çalışıyorlardı.
Cezayir’de yüz yıldan daha fazla kalan Fransızlar, katı sömürü politikalarına ve toplu katliamlarına rağmen istedikleri amaca ulaşamadılar. Cezayir’de sömürge devleti kurulduktan sonra direniş hareketleri hiçbir zaman eksik olmadı. 20. yüzyıla gelindiğinde direniş hareketleri çeşitli isimlerde örgütlenmişti. Bu örgütlerden biri de Ulusal Kurtuluş Cephesi (FLN) idi. Ahmet Bin Bella, Fransa’ya karşı verilen kurtuluş savaşında FLN’ne içindeki en önemli liderdi.
VEFAT-HABER
Ahmed Bin Bella hayatını kaybetti
12 Nisan 2012
Cezayir’in ilk Devlet Başkanı Ahmed Bin Bella 96 yaşında hayatını kaybetti. Haberin ardından Devlet Başkanı Abdülaziz Buteflika 8 gün yas ilan etti.
Cezayir’in ilk Devlet Başkanı Ahmed Bin Bella’nın öldüğü bildirildi. Haberin ardından ülkede 8 günlük yas ilan edildi.
Cezayir resmi haber ajansı, Bin Bella’nın 96 yaşında hayatını kaybettiğini duyurdu. Ajans, eski devlet başkanının ölüm nedeni hakkında bilgi vermedi.