X

Bahri Ata

Bahri Ata

akademisyen

İzmit/Kocaeli’de doğdu. ODTÜ’de Tarih alanında Lisans; Boğaziçi Üniversitesi’nde Tarih ve Gazi Üniversitesinde tarih eğitimi alanında Yüksek Lisans; Gazi Üniversitesi’nde tarih eğitimi alanında doktora yaptı. 2017 yılı Ocak ayından itibaren Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, Tarih Eğitimi Anabilim Dalı’nda profesör olarak çalışmaları sürdürmektedir. Alanı ile ilgili olarak değişik resmi ve özel kurumlarda danışman olarak çalışmaktadır. Çalışma alanları ‘Tarih Eğitimi’, ‘Sosyal Bilgiler Eğitimi’, ‘Müze Eğitimi’ ve ‘Bilim ve Teknoloji Tarihi’dir.

Halen pek çok bilimsel dergide hakemlik görevini yerine getirmektedir. Eğitim Klasikleri Dizisinin editörlüğünü sürdürmektedir.

İLETİŞİM

E-posta: [email protected]

YAZI

SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETİMİNDE ÖLÜMARDI [NEKROLOJİ] YAZILARINDAN (VEFAT İLANLARI, VEFEYÂT [OBITUARY] VE İHTİSASAT [EULOGY] ) YARARLANMA

Bahri ATA*
“İnsanlar yaşatarak yaşar birbirini
Ve hayat meşalesini, birbirine devreder koşucular gibi.”
Lucretius (MÖ 99-MÖ55)

Bu bölüm sonunda aşağıdaki kazanımların gerçekleşmesi beklenmektedir:
 Gazete ve dergilerdeki ölümardı [nekroloji] yazıları (vefat ilanları, vefeyât [obituary] ve ihtisasat [eulogy] ) arasındaki farkları kavrar.

 Ortaokul öğrencilerinin biyografi yazımında ölümardı yazılarını (vefat ilanları, vefeyât ve ihtisasat yazılarını) kullanabilmesini sağlar.

 Ortaokul öğrencilerinin kaleme aldıkları ölümardı yazılarını (vefat ilanları, vefeyât ve ihtisasat yazılarını) değerlendirebilir.

Özet
Bu yazının amacı; genelde sosyal bilgiler özelde tarih araştırmalarında, gazete ve dergilerde yayınlanan ölümardı [nekroloji] yazılarının (vefat ilanları, vefeyât [obituary] ve ihtisasat [eulogy] vb.) aralarındaki farkları tam olarak belirledikten sonra, bu türde metinlerin bulunduğu gazetelerden/dergilerden sosyal bilgiler dersinde yararlanmak ve söz konusu türde metinler yazabilmek için gerekli kuramsal çerçeveyi çizmek ayrıca sosyal bilgiler sınıfında yapılabilecek etkinlik önerilerinde bulunmaktır.

GİRİŞ

Sosyal Bilgiler eğitiminde üç geleneksel yaklaşımdan ikincisi, “sosyal bilimler olarak sosyal bilgiler” anlayışıdır. Bu yaklaşıma göre ders işleme, Türkiye’de eğitimbilimcilerin “Araştırma ve İnceleme Yoluyla Öğretim Stratejisi” olarak Türkçeye kazandırdığı “Sorgulama Yöntemini (Inquiry Method) işe koşmayı gerektirmektedir. Ortaokul öğrencisi, bir kez kendi araştırma sorusunu formüle ettikten sonra çözüm için hipotezlerini ileri sürerler, sonra veri toplama aşamasına geçer. Daha sonra verileri analiz eder, hipotezleri test eder, yorumlar ve bulgularını raporlaştırır.

Sosyal bilgileri oluşturan disiplinlerden biri de “tarih”tir. Sosyal bilgiler öğretmeni, ortaokul öğrencilerine basit olarak tarihçilerin nasıl çalıştığını göstermelidir. Üstelik diğer konuların tarihinin yazımına nazaran biyografi yazarlığı üzerinden tarihçilik mesleğini göstermek çok daha kolay olabilir. Üzerinde çalışılan kişinin hemen vefatının arkasından yazılan, olayın güncelliğini ve yazarın düşüncelerini, duygularını ve tanıklığını yansıtan ölümardı yazılarının gözden geçirilmesi, biyografisi yazılan kişinin, şahsiyetinin daha iyi tanınmasını sağlar. 2003’te İhsan Sungu üzerine yazdığım makalede, “İhsan Sungu’nun Ardından” kısmı için, vefatının arkasından onunla ilgili bir yazı bulabilmek için Ulus, Cumhuriyet, Tanin, Akşam gibi dönemin gazetelerini taramıştım. Böylece Nahid Sırrı Örik, Halil Fikret Kanad, Nurullah Ataç’ın ölümardı denemelerine ulaştım ve bu kişilerin İhsan Sungu ile dostluklarını keşfettim ve rahmetli Sungu’nun hususiyetlerini bu yazılar üzerinden anlamaya çalıştım.

Canbek’e göre (2001:110) nekrolojik (ölümardı) denemelerde amaç anma değil, güncel bir ölüm olayının hemen arkasından düşüncelerin ve duyguların paylaşımıdır. Oruç (2010:323), biyografileri; yazım tekniğine göre bilimsel biyografi, biyografik roman, nekroloji, otobiyografi, monografi ve portreler şeklinde sınıflandırdığını belirtmektedir. “Sosyal Bilgilerde Sözlü ve Yazılı Edebiyat İncelemeleri” adlı üniversite lisans öğrenimi için yazılmış bir ders kitabında da nekroloji yazıları, biyografi çerçevesinde ele alınmaktadır (Er ve Körükcü, 2016:314). Burada Er ve Körükcü (2016:314), edebiyatta bir biyografi türü olarak nekroloji (ölümardı) yazılarına dikkat çekmişler ve bu türden yazı yazanlara “nekrologist” dendiğini belirtmişlerdir. Arkeolojide antik kent mezarlarına “nekropol” adı verilmektedir. Eski Yunanca “nekropolis” yani “ölüler kenti” anlamına gelmektedir. Nekroloji sözünün dilimize Fransızcadan geçmiş olması muhtemeldir. Hilmi Yavuz, bu türden yazılara biyografiye (yaşam öyküsü yazısı) karşı, nekrografi (ölüm öyküsü yazısı) olarak adlandırılmasının daha doğru olduğunu belirtmektedir. Mengi (2016:163-167), edebiyat araştırmalarında göz ardı edilen nekrolojik yazılarının karakteristik özelliklerini incelediği ve Türk edebiyatındaki yerini ortaya koyduğu makalesinde nekroloji yazılarını; anıya/paylaşıma dayalı nekroloji, portresel nekroloji, eleştirel nekroloji, eklektik nekroloji olarak sınıflamaktadır. Çetin-Baycanlar’ın (2005) de belirttiğine göre nekroloji yazılarında kişinin sadece olumlu yönleri değil, zaman zaman olumsuz özelliklerinden de söz edilebilir.

Anglo-Sakson dünyada ise gazetelerde yayımlanan bu türden yazılara obituary ve eulogy adları verilmektedir. Obituary ve eulogy yazılarının birer metin türü olarak “ölümardı yazısı” başlığı altında incelenmesi uygun görülmektedir. Tarih ve edebiyat yolları birbirinden ayrı disiplinler olsa da tarihçi de bu metin türlerini, bilimsel araştırmasında kendi meslekî bakış açısıyla elbette kullanabilir. Öncelikle iyi bir tarihçi, bu yazı türlerinin temel özelliklerini bilmekte ve kendi metinin inşasında tam künyesini vererek, dikkatlice kullanmaktadır. Sosyal bilgiler öğretmeni, öğrencilerine tarihçilerin bu metinlerden nasıl yararlandığını somut olarak göstermelidir. İşte bu çalışmada, bu türden yazılardan yararlanma için genel bir çerçeve çizilecektir.

Not: Prof. Dr. Refik Turan ve Doç. Dr. Hakan Akdağ (2017) Sosyal Bilgiler Öğretiminde Yeni Yaklaşımlar III, ss. 116-129, Ankara: Pegem Akademi.

Kategoriler: B