Rudyard Kipling

Rudyard Kipling Biyografisi

1907 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanmıştır.

Rudyard Kipling, 30 Aralık 1865 tarihinde Mumbai (Bombay), Hindistan’da bir İngiliz ailenin oğlu olarak doğmuştur. Tam adı Joseph Rudyard Kipling’dir. Babası John Lockwood Kipling bir sanat okulunun müdürüydü. Annesinin adı Alice Macdonald’dır. Teyzelerinden ikisi ünlü ressamlar Sir Edward Burne Jones ve Sir Edward Poynter ile evliydi. Rudyard Kipling, yerli dadısından gayet güzel Hintçe öğrenmişti. Ayrıca, Hindistan’da yaşayan hayvanlara dair çeşitli masallar, hikâyeler dinlenmişti. Altı yaşına geldiği zaman, Hindistan’ın ikliminin İngiliz çocuklarının sağlığına iyi gelmeyeceğini düşünen anne ve babası onu İngiltere’de Southsea’de yaşayan bir ailenin yanına gönderdi. Küçük Kipling’in bu ailenin yanında geçirdiği altı yıl, bedensel ve zihinsel baskılarla doluydu. Kipling orada yaşadığı korkuları sonradan “Baa Baa, Black Sheep” (1888; Mee Mee, Kara Koyun) adlı öyküsünde dile getirdi.

Sonunda gerçek anne ve babası onu bu eziyetli yaşamdan kurtarıp, İngiltere‘nin Güney Batı bölgesinde Devon’daki Westward Ho’da bulunan United Services College’da yatılı okula gönderdi. Yatılı öğrenci olarak okuduğu yıllar da Kipling üzerinde derin bir etki bıraktı. Yapıtlarında, özellikle de zengin bir düş gücünün ürünü olan Stalky & Co (1899) adlı öyküsünde bu okulu baskı, dayak ve insanların sürekli rahatsız edilmesi gibi olumsuz özelliklerine karşın İngiliz eğitiminin yüce amaçlarını gerçekleştiren bir kurum olarak anlattı.

İlk tahsilini İngiltere‘de yaptıktan sonra 1882 yılında 17 yaşında iken Hindistan‘a döndü. Babası Lahor müzesine müdür tâyin edilmişti. Rudyard Kipling, Lahor’da «Lahor Sivil ve Askeri Gazetesi»nde gazeteciliğe başlayıp, genç yaşta yazıları ile kendini kabul ettirdi ve yedi yıl gazetecilik yaptı. İlk şiir ve hikâyelerini bu gazetede yayınladı. Babasının önemli bir resmi görevi olmasa da, ailesi Hindistan‘daki İngilizler arasında önemli bir yer edinmişti. Bu sayede Kipling, Hindistan’daki yüksek sınıftan İngilizlerin yaşamını her yönüyle inceleme olanağını buldu. Bir yandan da, çocukluğundan itibaren ilgi duyduğu Hintlilerin yaşamını derinlemesine gözledi.

Hafif şiir türündeki yapıtlarını ve kısa anlatılarını, çalıştığı gazetelerde yayımlamaya başladı. Departmental Ditties (Bölgesel Şarkılar) adlı şiir kitabı 1886’da, Plain Tales from the Nills (Dağların Basit Öyküleri) adlı öykü kitabı ise 1888’de yayımlandı. 1887-1889 arasında da altı yeni öykü kitabı basıldı.

24 yaşında iken 1889 yılında basın görevlisi olarak Burma, Çin, Japonya ve ABD‘ni gezdikten sonra İngiltere‘ye dönüp Londra‘ya yerleşti. 1889’da İngiltere’ye döndüğünde, ünü çoktan oraya ulaşmıştı ve bir yıl içinde dönemin en parlak düzyazı ustalarından biri kabul edildi. 1892’de Barrack-Room Ballads (Kışla Baladları) adlı şiir kitabının çıkmasıyla ünü bir kat daha arttı.

1892’den başlayarak dört yıl ABD Vermont’ta yaşadı. ABD‘de kaldığı dönemde Kipling birçok yapıt yayımladı. Yazarın ünlü orman çocuğu Mogli karakterini yarattığı Orman Kitabı (Jungle Books) bu dönemde yazıldı. Bunlardan The Light That Failed (1890; Sönen Işık) adlı romanı, kör olan ve sevdiği kadın tarafından terk edilen bir ressamın öyküsünü konu alır. Captains Courageous (1897; Korkusuz Kaptanlar), serüven duygusunu yakalayabilmesine karşın, aşırıya kaçan betimlemeleri yüzünden başarısız bir roman sayılır.

Rudyard Kipling, 1892’de, başarı kazanamayan aşk öyküsü The Naulahka’yı (1892) birlikte yazdığı ABD‘li yayımcı ve yazar Wolcott Balestier‘in kız kardeşi Caroline Balestier ile evlendi. ABD’ye taşınan çift, dört yıl Caroline’nın Vermont’taki evinde oturdu. Çalıştığı gazete adına 1899’da Güney Afrika‘da Boer Savaşı’nı gazeteci olarak izledi. 1902’de İngiltere‘de Sussex’teki Burwash’ta bir ev satın aldı ve ölümüne değin orada yaşadı.

1901 yılında yayımladığı “Kim” adlı romanı onu bütün dünyaya tanıttı. Bu eser, Hindistan’ın toplum hayatını, dini âdetlerini, özelliklerini, çeşitli törelerini büyük bir ustalıkla anlatır.

1907‘de Nobel Edebiyat Ödülünü alan Rudyard Kipling, sonraki yıllarda sömürgecilik yanlısı görüşlere daha da yakınlaştı. Bunda, Kipling’e Güney Afrika‘da bir ev hediye eden Güney Afrikalı devlet adamı ve elmas zengini Cecil Rhodes‘la kurduğu dostluğun da payı vardı. Sömürgeciliği savunmasının ardındaki temel neden ise her İngilizin, hatta her beyazın dünyanın uygar olmayan halklarına Avrupa kültürünü götürmesi gerektiği inancıydı. Bu görüşleri dönemin liberal düşünceleri ile bağdaşmayınca, Rudyard Kipling giderek toplumdan koptu. Öldüğünde, pek çok kişi tıpkı Kral V. George gibi Kipling’in de İngilizleri temsil etmekten uzak kaldığı görüşündeydi.

İngiliz dilini ustalıkla kullanması, Hindistan‘daki hayatı yazılarında konu alması, romantizmle, realizmi birleştirmeyi başarması ona 1907 yılındaki Nobel Edebiyat Ödülünü kazandırdı. İki kez şövalyelik ödülüne layık görüldüğü halde kabul etmedi.

Rudyard Kipling, Birinci Dünya Savaşı başladığı zaman siyasetle yakından ilgilendi. Kadınların seçim hakkına sahip olmalarını istemiyordu. Siyasi davranışları yüzünden pek çok düşman kazandıysa da herkes onun yazarlıktaki ustalığını gene kabul ediyordu. Kipling, tek oğlunun bu savaşta ölmesine pek üzülmüştü. Savaşta ölenler için yazdığı bir şiir İngiltere’de ün saldı.

Eserlerinde ilk göze çarpan özellik mizahla korku ve dehşeti birbirine büyük bir ustalıkla bağlamasıdır. Kipling’in okurları gülmek ve korku hislerini ayın anda duyar. Yazarın en güzel şiirleri «Seven Seas» (Yedi Deniz), «Five Nation» (Beş Millet), «The Years Between» (Aradaki Yıllar) «Songs For Youth» (Gençler İçin Şarkılar) adındaki kitaplarda toplanmıştır.

Rudyard Kipling, çocuklar için birçok kitap yazdı. Tüm yazılarında hayata ve insanlara duyduğu bağlılık ve hayranlığı hissettirmeyi bildi. Yarattığı tiplemeler ve öyküler sayesinde, insan yaşamının en derin öğelerini bir portre gibi betimlemeyi başardı.

‘Orman Çocuğu’ ilk kez 1894 yılında yayımlandı. Bir yıl sonra da öykünün devamı geldi. Bu kitaplar Maugli’nin tiplemesini ve maceralarını günümüze değin en güzel şekilde taşıyan örnekler olarak kabul edilir.

Kitaplarındaki öğeler bu kadarla da bitmez. Hepsini sayılsa, tüm Walt Disney filmlerine yetecek kadar malzeme oluşturur. Fil Tomai, Ayı Balo, Kara Panter Bagera, Kaplan Sirhan, Ormanlar Çocuğu Mogli ve Hint Faresi Riki-Tiki-Tavi unutulmaz tiplemelerinden birkaçıdır.

Etrafımızdaki insanların taşıdığı pek çok özelliği bu hayvan tiplemelerinde bulabiliriz. Ama hepsinin kendine özgü yanları olduğunu da gözardı edemeyiz. Bu kitaplardan alınacak en önemli ders ise şudur: Orman büyük, yavru ise küçüktür.

Yaşadığı devirde, doğunun eşsiz zenginliklerini tabiatın güzelliklerini ve hayvanlar alemini açık bir dille anlatmış, okuyucuyu büyük ustalıkla yazılarına bağlamıştır. Şiir ve romanlarının yanında zamanın en usta hikâyecisi olarak tanınan Kipling, küçük hikâye sanatını çok iyi biliyordu.

Kipling’in sağlığında eleştirmenlerce giderek daha az beğenilmesinde siyasal tercihleri üzerine oluşan yargıların da payı olmuştur.

Rudyard Kipling, 18 Ocak 1892 tarihinde Amerikalı Caroline Balestier ile Amerika’da evlendi. Josephine Kipling, Elsie Kipling ve John Kipling adlarında üç çocuğu oldu. 1892 yılında doğan Josephine Kipling adındaki kızı 6 yaşındayken 1899’da tifodan ve 1897 yılında doğan John adındaki oğlu ise I. Dünya Savaşı sırasında savaşta 18 yaşında 27 Eylül 1915 tarihinde öldü.

1922’de Saint Andrevvs rektörü oldu. Birçok üniversite fahri doktorluk unvanı verdi.

Hayatını yazı yazmakla geçiren İngiliz hikâyecisi Rudyard Kipling, 18 Ocak 1936 tarihinde Middlesex Hospital, Londra, İngiltere’de 71 yaşında beyin kanaması sonucu ölmüştür.

Rudyard Kipling’in 1894 tarihli Ormanlar Kitabı adlı eseri ilk kez 1942′de Zoltan Korda tarafından beyazperdeye taşındı. Film, dört dalda Oscar’a aday oldu.

Orman Kitabı’ndaki öykülerden biri olan Orman Çocuğu Mogli, Walt Disney tarafından 1967 yılında animasyon olarak sinemaya uyarlandı.

2016 yapımı “Orman Çocuğu” filminde ailesini kaybeden bir erkek çocuğunun vahşi ormanın derinliklerinde bir ayı, bir siyah panter ve bir kurt sürüsü tarafından büyütülmesinin hikayesini anlatır. Filmin yönetmenliğini Jon Favreau yaparken, uyarlama senaryo ise Justin Marks’a ait ve Bill Murray, Ben Kingsley, İdris Elba, Lupita Nyong’o, Scarlett Johansson, Giancarlo Esposito, Christopher Walken gibi oyuncular rol almıştır.

2018 yapımı “Orman Çocuğu Mogli” filminde yönetmenliği Andy Serkis yaparken rolleri Rohan Chand, Andy Serkis, Christian Bale, Benedict Cumberbatch, Cate Blanchett, Jonathan Rhys Meyers paylaşmıştır.

Eserleri :
– Dilek Evi
– Korkusuz Genç
1886 – Departmental Ditties (Bölgesel Şarkılar) (şiir kitabı)
1888 – Baa Baa, Black Sheep” (Mee Mee, Kara Koyun)
1888 – Plain Tales from the Hills (Dağların Basit Öyküleri)
1888 – Wee Willie Winkie ve Diğer Çocuk Hikayeleri
1988 – The Phantom Rickshaw
1988 – The Man Who VVould Be a King (Kral Olmak İsteyen Adam)
1890 – The Light That Failed (Sönen Işık)
1891 – Life’s Handicap (Hayatın Zorlukları)
1892 – Barrack-Room Ballads (Kışla Baladları) (şiir kitabı)
1893 – Many Inventions (Çeşitli Buluşlar)
1894 – Jungle Book (Orman Çocuğu)
1895 – The Second Jungle Book ( İkinci Orman Çocuğu Kitabı)
1896 – The Seven Seas (Yedi Denizler) (şiir kitabı)
1897 – Captains Courageous (Korkusuz Kaptanlar)
1898 – The Day’s Work (Günlük İş)
1899 – Stalky & Co
1901 – Kim
1902 – Just So Stories (Öylesine Hikâyeler)
1904 – Traffics and Discoveries (Seyrüsefer ve Keşifler)
1906 – Puck of Pook’s Hill (Pook Tepesi’nin Perisi)
1909 – Actions and Reactions (Eylemler ve Tepkiler)
1910 – Rewards and Fairies’s (Ödüller ve Periler)
1912 – Songs from Books (1912; Kitaplardan Şarkılar) (şiir kitabı)
1917 – A Diversity of Creatures ( Çeşitli Yaratıklar)
1919 – The Years Between (1919; Aradaki Yıllar) (şiir kitabı)
1926 – Debits and Credia ( Borçlar ve Krediler)
1932 – Limits and Renewals (Sonlar ve Başlangıçlar)
1939 – Hortlak Rikşav – Çeviri: Halikarnas Balıkçısı
1988 – Soldiers Three (1888; Üç Asker),

Gezi Notları ve Diğer Eserleri:
1899 – From Sea to Sea ( 2 cilt; Denizden Denize)
1920 – Letters of Travel (Gezi Mektupları),
1937 – Something of Myself for My Friends Known and Unknown (ölümünden sonra-Tanıdık Tanımadık Dostlara Kendimden Bir Şeyler).

ADAM OLMAK
çevrende herkes şaşırsa bunu da senden bilse
sen aklı başında kalabilirsen eğer
herkes senden kuşku duyarken hem kuşkuya yer bırakır
hem kendine güvenebilirsen eğer
bekleyebilirsen usanmadan
yalanla karşılık vermezsen yalana
kendini evliya sanmadan
kin tutmayabilirsen kin tutana

düşlere kapılmadan düş kurabilir
yolunu saptırmadan düşünebilirsen eğer
ne kazandım diye sevinir, ne yıkıldım diye yerinir
ikisine de vermeyebilirsen değer
söylediğin gerçeği eğip büken düzenbaz
kandırabilir diye safları dert edinmezsen
ömür verdiğin işler bozulsa da yılmaz
koyulabilirsen işe yeniden

döküp ortaya varını yoğunu
bir yazı-turada yitirsen bile
yitirdiklerini dolamaksızın dile
baştan tutabilirsen yolunu
yüreğine sinirine dayan diyecek
direncinden başka şeyin kalmasa da
herkesin bırakıp gittiği noktada
sen dayanabilirsen tek

herkesle düşüp kalkar erdemli kalabilirsen
unutmayabilirsen halkı krallarla gezerken
dost da düşman da incitemezse seni
ne küçümser ne de büyültürsen çevreni
her saatin her dakkasına
emeğini katarsan hakçasına
her şeyiyle dünya önüne serilir
üstelik oğlum adam oldun demektir

Rudyard KIPLING

Çeviri: Bülent Ecevit

Şiirin (şairin dilinde) orijinali:
IF
If you can keep your head when all about you
Are losing theirs and blaming it on you;
If you can trust yourself when all men doubt you,
But make allowance for their doubting too;
If you can wait and not be tired by waiting,
Or, being lied about, don’t deal in lies,
Or, being hated, don’t give way to hating,
And yet don’t look too good, nor talk too wise;
If you can dream – and not make dreams your master;
If you can think – and not make thoughts your aim;
If you can meet with triumph and disaster
And treat those two imposters just the same;
If you can bear to hear the truth you’ve spoken
Twisted by knaves to make a trap for fools,
Or watch the things you gave your life to broken,
And stoop and build ’em up with wornout tools;
If you can make one heap of all your winnings
And risk it on one turn of pitch-and-toss,
And lose, and start again at your beginnings
And never breath a word about your loss;
If you can force your heart and nerve and sinew
To serve your turn long after they are gone,
And so hold on when there is nothing in you
Except the Will which says to them: “Hold on”;
If you can talk with crowds and keep your virtue,
Or walk with kings – nor lose the common touch;
If neither foes nor loving friends can hurt you;
If all men count with you, but none too much;
If you can fill the unforgiving minute
With sixty seconds’ worth of distance run –
Yours is the Earth and everything that’s in it,
And – which is more – you’ll be a Man my son!

Rudyard KIPLING